Jeofizik mühendisi ve yerbilimci Doç. Dr. Savaş Karabulut, Hatay’da 20 Şubat günü yaşanan depremin 6 Şubat’taki depremden bağımsız olduğunu belirtti. Son depremden sonra odaklanılması gereken yerlere işaret ederek, hasarlı hiçbir binaya girilmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
Hatay’da 20 Şubat günü saat 20.04’te gerçekleşen 6.4’lük depremden üç dakika sonra yaşanan sarsıntıyı AFAD 5.8 büyüklüğünde, merkez üssü Samandağ olarak kaydederken Kandilli ve uluslararası rasathanelerde bu depremin büyüklüğü çok daha düşük kaydedildi.
Saat 20.07’de gerçekleşen deprem, Kandilli Rasathanesi ve Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi verilerinde 3.8 olarak kaydedildi.
Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisi Doç. Dr. Savaş Karabulut, konuya dair Gazete Karınca’ya değerlendirmelerde bulundu.
’20 Şubat depremi 6 Şubat depreminden bağımsız’
Önceki gün Hatay’da meydana gelen depremin, 6 Şubat’ta gerçekleşen depremden bağımsız olduğunu belirten Karabulut, “Jeofizik mühendisleri ve sismoloji çalışan bilim insanları olarak yaptığımız ilk gözlem, depremin mekanizması, yani kırığın olduğu alandaki kırılmanın şekline ilişkindir. Bununla ilgili yapılan çözümlemelerde ise faylanmanın sol yönlü ve ters faylanma bileşeni yüksek bir karaktere sahip olduğu görüyoruz. Ölüdeniz Fayı, Doğu Anadolu Fayı ve Kıbrıs Fayı’nın birleştiği, ‘üçlü eklem noktası’ olarak tanımladığımız alana yakın olmuştur” dedi.
‘AFAD’ın verileri uluslararası verilerle uyuşmuyor’
AFAD tarafından ardı ardına 6.4 ve 5.8 olarak duyurulan depremlere dair düzeltilmesi gerekilen bir hata olduğunu kaydeden Karabulut, “Kandilli Rasathanesi, Amerikan Jeoloji Araştırma Merkezi, Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi ile İtalyan Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü tarafından bu deprem 3.6 – 3.9 aralığında kaydedilmiştir. Dolayısıyla 5.8’lik deprem doğru değildir” bilgisini paylaştı.
‘7.7 olarak kaydedilen depremin büyüklüğü revize edilebilir’
Bölgede yaptıkları gözlemler doğrultusunda ikinci depremin birinci depremden sonra tetiklendiğini kaydeden Karabulut, “7.7 olarak verildi ancak ilk depremin büyüklüğünün 7.7’den daha fazla olduğunu, 8-8.1 büyüklüğüne kadar artacağını belirtmek isterim. Saha çalışmaları sırasında kırılan fayın boyu, genişliği, derinliği üzerinde tekrar net bilgiler alındıktan sonra ancak güncellenebilir. Bu verinin daha da yukarı çıkacağını düşünüyorum” yorumunda bulundu.
Deprem etkinliği yüksek yerler nereler?
Maraş kent merkezine 76 kilometre uzaklıktaki Göksun’dan itibaren Doğu Anadolu Fayı’na paralel, güneye doğru inen birçok fay olduğunu söyleyen Karabulut, “Bunlar, Toprakkale, Savrun, Düzce, Osmaniye, Yumurtalık, Karakars faylarıdır” dedi ve ekledi:
Bunlar güneyde 1998’de meydana gelen Adana Ceyhan-Misis Depremi’nin olduğu alana kadar devam eder. Şunu belirtmekte fayda var, Göksun’un güneybatısındaki deprem etkinliğinin izlenmesi gerekiyor. Saydığım faylar üzerinde depremler olabilecek düzeydedir. Tehlikesi daha yüksek olan, Ölüdeniz Fayı’nın hemen kuzeyindeki, Doğu Anadolu Fayı’nın bittiği yerdeki deprem etkinliğidir. Mevcut depremleri incelediğimizde, Maraş’ın Türkoğlu fayına kadar kırılmıştı. Türkoğlu ile Hatay-Samandağ arasında olan 140 kilometre uzunluğundaki fay hattının daha büyük bir tehlike olduğunu konuşmak gerekiyor.
Odaklanmamız gereken yerlerden biri de Amanos kırığı ya da Antakya kırığı olarak isimlendirilen kırıktır. Adana’ya doğru deprem etkinliği artmaya başlarsa, o zaman bunun üzerine konuşabiliriz. Adana üzerine net veri olmadan bununla ilgili konuşmanın faydası yok. Şu an Türkiye’nin herhangi bir yerinde 6 büyüklüğünde deprem olabilir. Kuzeydoğu fay zonunun doğuda kırılmayan segmenti var. Deprem olursa Bingöl Karlıova’ya kadar 7.1 büyüklüğünde deprem olacak bir alan var. Marmara Denizi’nde iki tane var. İzmir’de, Fethiye’de birçok yerde var. Özellikle şu süreçte bunu konuşmak faydalı değil.
‘Çalışmalar yapılmadan, Adana hakkında bilgi vermek doğru değil’
Adana ile ilgili doğrudan veri paylaşmanın uygun olmadığının altını çizen Karabulut, buna dair belirti olmadığını ve sıcaklık, gaz, yer altı sularının çekilmesi gibi pek çok jeofizik parametreye göre değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Jeofizik mühendisi ve yerbilimci olarak konuştuğunu vurgulayan Karabulut, “Biz falcı değiliz, o yüzden bilim insanlarının şehir ismi işaret etmesi kesinlikle kabul edilebilir değil” dedi.
Depremler sonrası enerji yüklemesi ve transferi olacağını söyleyen Savaş Karabulut, asıl odaklanılması gereken yerin Hatay’daki Amanos fayı olduğunu vurgulayarak, “Bu bölgede özellikle 1800’lü yıllarda aktif depremselliğin olduğu, bundan dolayı buraya öncelik verilmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.
6 Şubat tarihli ilk depremde 300 kilometreye yakın bir fay hattının kırıldığını hatırlatan Karabulut, bölgede 7 büyüklüğünde artçı depremin meydana gelebileceğini belirtti ve “Aynı zamanda Antakya’daki kırıkta da 7.5 büyüklükte deprem meydana gelebilir ama tarih – zaman veremeyiz” diye konuştu.
‘Hasarlı hiçbir binaya girilmemeli’
Son depremlerle az hasarlı binaların orta hasarlıya, orta hasarlı binaların ise ağır hasarlıya dönüştüğü uyarısında bulunan Karabulut, “Kuvvetli bir depremde orta ve orta üstü hasarlı binalar da yıkılmaya meyillidir” dedi.
“Yetkililerin ‘eşyalarınızı alabilirsiniz’ demesi kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Bu söylemi reddediyorum” diyen Karabulut, hasar tespit çalışmalarına da dikkat çekerek, şu uyarıda bulundu:
Şu an bölgede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, üniversitelerin ve meslek odalarının ekipleri hasar tespiti yapıyorlar. Hasar tespiti dışarıdan yapılıyor. Artçı bir depremde hasar görebileceği için orta hasarlı binalara bile girilmiyor. Bunlar bilindiği halde çok sayıda binada insanlar vinçle eve girip eşyalarını kurtarmaya çalışıyordu. İnsanlara ‘evlerinize kesinlikle giremezsiniz’ denseydi, güvenlik önlemi alıyoruz, binalara girmek yasak diyerek vinçleri bölgeye sokmasalardı, önceki gün Hatay’da yine enkaz altında kalınmazdı. İnsanlar yine travma yaşadılar. Artık hiçbir binaya insanların sokulmaması gerekiyor.