Afetzedelerin nakdi desteğe ihtiyaç duyduğunu söyleyen depremzede gazeteci Erkan Şirin, deprem sonrası devlet kurumlarının etkin çalışmadığına dikkat çekti. Yetkililerin siyaseti bir kenara bırakması gerektiğini söyleyen Şirin, “İnsanlar eşlerini, çocuklarını kaybetti. Bu artık siyaset üstü bir mesele” dedi.
Maraş merkezli iki büyük deprem sonrası 23 gün geride kalırken, hala birçok bölgede çadır eksiği giderilmedi. Yaşadıkları şehirleri terk etmek istemeyen, hayvanlarını bırakamayan ve gidecek yeri olmayan insanlar deprem bölgesinde sıkıntı yaşamaya devam ediyor.
Başka şehirlere göç edenler ise barınma, işsizlik gibi problemlerle karşı karşıya. Deprem sonrası Antakya’dan ayrılmak zorunda kalan afetzede gazeteci Erkan Şirin ile yaşadıklarını konuştuk.
Deprem sonrası Antakya’dan Ankara’ya taşınmak durumunda kaldıklarını söyleyen Şirin, 6 kişilik bir aile olduklarını ve akrabalarıyla aynı evde kaldıklarını belirtti.
Depremde evlerinin tamamen yıkılmadığını ancak iç duvarlar ve merdivenlerin yıkılmış olduğunu belirten Şirin, AFAD’ın 6 Şubat’taki depremin ardından gelip hasar tespiti yaptığını, bir daha gelmediklerini ve evlerinin kullanılamaz durumda olduğunu ifade etti.
‘Evini, işini kaybeden depremzedelerin nakdi desteğe ihtiyacı var’
Ankara’da teyzesi olduğu için taşınabildiklerini ve herkesin bu konuda şanslı olmadığını söyleyen Şirin, ayni yardımlar konusunda sıkıntı çekmediklerini ancak nakdi desteğe ihtiyaçları olduğunu ifade etti:
Dayanışmanın en büyük örneği sergileniyor gerçekten. Gıda, giyim konusunda yardımlarda herhangi bir noksanlık yok ama depremzedelerin acilen nakdi yardıma ihtiyacı var. Sonuçta her şeyleri, tüm birikimleri enkazın altında kaldı. Bu insanların ayakta durabilmesi için en azından 2 ay nakdi desteğe ihtiyaçları var. Kimi insanlar kiralık evlerde kalmak zorunda. Parası olmadığı için kredi çekmek zorunda kalacaklar. İş bulana kadar çok zorluk çekecekler. Cüzi miktarda da olsa 2-3 ay nakdi yardım olması gerekiyor. Kaymakamlık gibi kurumlara başvurmak gerektiği söyleniyor ancak geç sonuçlanan süreçler ve verdikleri rakam da yeterli değil. O yüzden acilen sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin, kamu kurum ve kuruluşlarının bu konuda ellerini taşın altına koyması gerekir diye düşünüyorum. 11 il kolay değil, 14 milyon insandan bahsediyoruz.
‘Deprem bölgesinden gelenleri işe almayın denildi’
Antakya’da taş üstünde taş kalmadığını ifade eden Şirin, çalıştığı HRT Akdeniz TV’nin binasının da depremde yıkıldığını söyledi. Şirin, “Hatay’da televizyonda muhabirlik yapıyordum. Şimdi işsiz kaldım. Düşünsenize eviniz kullanılamaz halde, iş yerinizi kaybediyorsunuz. Üstüne ailenizden birileri ölüyor. Travmanın boyutunu düşünebiliyor musunuz?” diye sordu.
Suriye’de yaşanan iç savaş sonrası gelen mültecilerden daha kötü duruma düştüklerini belirten Şirin, “Mülteci muamelesi görüyoruz ve inanın daha kötü durumdayız. Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, ‘Deprem bölgesinden gelenleri işe almayın’ diyor. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Başka bir ülkeye gitmiyorum. Sizden bir şey istemiyorum ki, emeğimin karşılığında kazanacağım. Maalesef böyle korkunç cümleler kuruluyor” ifadelerini kullandı.
‘İnsanlara yardım etmesi gereken Kızılay, çadır sattı’
Bölgedeki çadır sorununa değinen ve dört gün dışarıda kaldıklarını belirten Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hatay’ın nüfusu 1 milyon 600 bin, bunun yanında 700 bin de Suriyeli nüfusu var. Ben açıkçası askerin sahaya inmesini, arama kurtarma çalışmalarına katılmasını beklerdim. Buna izin vermediler. Kızılay’ın, insanlara yardımcı olması gerekirken AHBAP’a çadır sattığı ortaya çıktı. Düşünebiliyor musunuz? Devletin bir kamu kurumu gidiyor, para karşılığında bir sivil toplum kuruluşuna çadır satıyor.
Özellikle köylerde inanılmaz çadır ihtiyacı var. İnsanlar barakalarda, brandalarla kendilerine barınma alanı yapmaya çalışıyorlar. Biz de kaldığımız süreç içinde geceleri uyuyamadık, soba yakmanıza rağmen titriyorsunuz. Diğer yardımlar konusunda bir şey diyemem ama çadır noktasında hala sıfır.
‘Can söz konusu, siyaset üstü bir mesele’
Yetkililerin siyaseti bir kenara bırakması gerektiğini vurgulayan Şirin, “Oy kazanacağım kaygısıyla iş yapmaları hiç insancıl değil. İnsanlar eşlerini, çocuklarını kaybetti. Evleri çöktü, tam bir kaos ortamı var. Birbirlerini suçlamanın, yarışmanın hiç sırası değil. Evet, seçimlere 3-4 ay kaldı, biz de gidip oy kullanacağız. Bu yaşananlar onlara seçimde karne olacak. İnsanların canı söz konusu, orada hayata tutunmak için çırpınıyor, zamanla yarışıyorlar. Bu artık siyaset üstü bir mesele” dedi.