Diyanet, depremzede çocuklarla ilgili ‘Evlatlık edilenle evlenme engeli yoktur’ ifadesinin yer aldığı ve gelen tepkiler üzerine sildiği fetvayla ilgili yeni bir açıklama yaptı. Diyanet bu kez de “Çocuk aile bireylerine mahrem olmaz” ifadelerini kullandı.
Maraş merkezli gerçekleşen ve bölgede yaşayan milyonlarca insanı etkileyen depremlerin ardından kaybolan, ailesi yaşamını yitiren refakatsiz çocuklara ilişkin sosyal medyada, “Depremzede çocuklara koruyucu aile” kampanyaları başlatılmıştı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun sitesinde, “Koruyucu aile olmanın hükmü nedir?” ve “Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” soruları yöneltilmişti.
Diyanet bu sorulara, “Dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukuki birtakım sonuçlar doğuran bir evlatlık müessesi kabul edilmiş değildir. Buna göre, evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli doğmadığı gibi, evlatlığın kendi öz anne babasının yerine, evlat edinenlerin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir” yanıtını vermişti.
‘Çarpıtıldı’ iddiası
Gelen tepkiler üzerine bu yanıtı silen Diyanet, yeni bir açıklama yaptı.
Yeni yapılan açıklamada İslam’ın evlat edinme ya da koruyucu aile olma hususundaki yaklaşımını ifade eden Din İşleri Yüksek Kurulu açıklamasının, bazı kişi ve basın organları tarafından çarpıtıldığı ileri sürüldü.
“Koruyucu aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmaması” hükmünün bir kez daha tekrar edildiği açıklamada özellikle ‘öksüz, yetim ve himayeye muhtaç çocukların korunup gözetilmesiyle ilgili Kuran’da pek çok ayetin olduğu’ belirtildi.
Açıklamada şöyle denildi:
Bütün bunlar, Müslümanların bu hususta nasıl bir yaklaşım içerisinde olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda koruyucu aile olmak da elbette son derece değerli ve güzel bir davranıştır. Bununla birlikte İslam, her çocuğun mümkün mertebe kendi öz ailesiyle bağlarının korunmasını ve ailesine nispet edilmesini emreder, anne babası dışında bir kimsenin, her açıdan çocuğu olarak görülmesini doğru bulmaz. (Ahzab Suresi, 33/4)
Nitekim, bir çocuğun gerçek ailesi ile arasında var olan kan bağıyla ortaya çıkan birçok hukuki sonuç, koruyucu aile ve evlatlık ilişkisinde oluşmaz. Koruyucu aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmaması da bu hükümlerden biridir. Bu konuda İslam alimleri görüş birliği içerisindedir. Kaldı ki hiç kimsenin, himayesine aldığı çocuğun kendi soy kütüğü ile ilişkisini kesmeye, ona öz ana babasını unutturmaya hakkı da yoktur.
Dinimiz açısından dikkat edilmesi gereken tek husus, konunun hukuki zeminine özen göstermektir. Mesele bu kadar açık iken konuyu saygısız bir yaklaşımla bağlamından kopartarak çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlamak, iyi niyetle asla bağdaşmayan bir tutumdur. Büyük bir felaketi yaşadığımız, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz ve hep beraber yaralarımızı sarmaya yoğunlaştığımız şu günlerde bu tür yakıştırma ve yaklaşımların kimsenin iyiliğine hizmet etmediği açıktır.