Pandemi krizini fırsata çeviren sermaye tüm doğal yaşam alanlarına saldırılarına aralıksız devam etti. Yaklaşık 3 yılı bulan pandemi; Aslında insanın doğanın bir parçası olduğunu net bir şekilde açığa çıkarmıştır. Doğal yaşam yok olursa insan ve insan dışı canlılar hep birlikte yok oluşa gidecek. Bu bilinçle yaşam alanlarımızı korumamız gerektiğini net bir şekilde anladık. Pandemiden kaynaklı bir araya gelip dayanışma ağlarını öremeyen yaşam savunucuları dört duvar evlere hapsedilirken sermayenin saldırılarının önü açılarak tüm ülke turizm,inşaat ve maden ocaklarının şantiyesine dönüştürüldü. Yıkım, kırım politikaları had safhaya ulaştı.
Yok etmeye karşı mücadele ve yeniden inşa yollarına dair ortaklaşmalar kapitalizme en büyük cevap olacaktır. Ülkenin dört bir tarafında eko-kırımlar aralıksız devam ederken, bir araya gelmek; talan, tahribat ve kırımları konuşup paylaşmak, dayanışma ağları kurmak ihtiyacı çok hayati bir noktaya geldi. Böyle bir noktada ekoloji örgütlerinin özverili buluşması da çok önemli oldu. Katılımcılar kendi yerellerindeki talan-tahribatları ve çözüm yollarını aktarması, yerel mücadele örnekleri için ön açıcı olur. Anlatımı günlere sığmayacak boyutlara varan bu yıkımların kapitalist sermaye ve onun destekçisi iktidarlar olduğu, çözümünde bir araya gelmek dayanışma ağları yoluyla birleşmek olduğu bilinci güçlendirir.
Sermaye dostu bir iktidar, sermayenin sınırsız sömürüsünün önünü açmak için yasa yönetmelik ne varsa sunarak yerel halk ve onların geçimlik tarım-hayvancılık ve yaşam alanlarının yok olmasına neden oldu. Yaşanılan yerdeki mikro ölçekte iklim değişikliği, hava, su ve toprak kalitesinin düşmesi sonucunda göçertilmesi istenmektedir. Doğa, tarih, kültür ve toplumsal hafızanın yok edilerek egemen sistemin verilerinin esas alınmasına karşı durulması böylelikle daha kolay ve sınırsız sömürüsünün önüne geçilebilecektir.
Ülkenin tüm ekoloji örgütlerinin asıl probleminin kapitalist sistem sermayesi olduğu, İktidar eliyle rıza üretme yöntemi farklı olsa da aynı amaçla saldırdığı ve bu bilinçle ortak hareket etmek ve dayanışmak gerekir. Sermaye tüm yaşam alanlarına bütüncül bir sömürü politikası ile saldırmakta buna karşı tüm alanlarda mücadele edilmesi gerekmektedir. Her talan tahribatın olduğu yerde yaşam alanlarını savunanların yükselttiği bir mücadele vardır. Sonra ki yıllarda da düzenli olarak bir araya gelmek ve her yıkıma karşı ortak ses olmak gerekir.
Ekolojiye yönelik saldırıların politik arka planına bakacak olursak; Ekolojinin yaşam bilgisi olduğu ve yaşamı savunmanın politik olduğu, bu nedenle ekoloji mücadelesinin politik olduğudur. Aşırı kar ve endüstriyel politikalara karşı durmadan kaynaklı anti-kapitalist olması gereklidir ve insan dışı yaşama karşı işlenen suçlarında eko-kırım olarak tanımlanması ve yaptırımının olması gerekmektedir.
Bu bilinçle; ortaklaşmak, dayanışmak ve sonra ki süreci beraber örmek, tüm kırımlara hep birlikte karşı durarak yaşamı korumak gereklidir. Binlerce yıl doğa-insan birlikte, barışık bir yaşam sürmüştür. Savaşların en büyük ekolojik tahribatlardır bilinciyle tüm yaşamda barışın etkin olması için mücadele etmek gerekmektedir.