Döviz kurundaki yükselişi durdurmak için devreye konulan teşvik programını sorduğumuz Ekonomist Mustafa Durmuş, “Bu program hem enflasyonu artırma hem de halkın sırtına daha ağır bir yük bindirme sonucunu doğurur. İktidar da umduğunu elde edemez” değerlendirmesinde bulundu.
Haber: Recep Karadoğan
Türk Lirası’nın (TL) döviz karşısındaki hızlı değer kaybı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamanın ardından kısa sürede tersine döndü. Erdoğan’ın “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” adı verilen teşvik programını açıklamasıyla gün içinde 18,50 seviyesini gören Dolar/TL kuru 11,20 seviyelerine geriledi. Dolar, şuan 13 seviyesinde işlem görüyor.
Erdoğan’ın tepki çeken “faiz neden, enflasyon sonuç” açıklaması nedeniyle Merkez Bankası, eylül ayından itibaren her ay bir puan düşürerek politika faizini yüzde 14’e çekmişti. TÜİK’in güvenilir bulunmayan yüzde 21,31’lik yıllık enflasyon oranının altında kalan faiz politikası nedeniyle döviz kurundaki yükselme hızlanmıştı. Döviz kurundaki yükseliş, ithal girdi maliyetlerinin artmasıyla zam olarak her ürüne yansımaya devam ediyor.
Halkın alım gücünün düşmesi nedeniyle dövizdeki hızlı yükselişi durdurmak isteyen Merkez Bankası, piyasalara net rezervi eksilerde olmasına rağmen beş defa müdahale etmiş ancak atılan bu adımlar karşılık bulmamıştı. Erdoğan’ın TL’ye teşvik programı tam da bu sürede geldi. Hazine ve Maliye Bakanlığı, yaptığı yazılı bir açıklamayla teşvik programının ayrıntılarını paylaştı.
Ayrıntılar neler?
Buna göre, sadece gerçek kişiler bu hesabı açtırabilecek. Hesabın faizi en az Merkez Bankası politika faizi kadar olabilecek. Vade dolduğunda elde edilen faiz geliri ile vade boyunca kur değişimi oranı karşılaştırılacak. Hangisi daha yüksek ise o uygulanarak “nema” verilecek. Ayrıca, vade sonunda kur değişiminin faiz oranı üzerinde kalması halinde oluşabilecek fark müşteri hesabına TL olarak yansıtılacak. Bu üründeki gelirden stopaj kesintisi yapılmayacak.
Kişiler, 3, 6, 9 ve 12 ay vadeyle hesap açabilecek. Vadeden önce hesap bozulursa bu hak kaybedilecek ve hesap vadesiz hesaba dönüşecek. Hesabın açıldığı tarihteki TCMB kuru ile hesabın kapatıldığı tarihteki TCMB kurundan düşük olan üzerinden hesap bakiyesi güncellenecek. Dövizin TL’ye çevrilmesi sırasında ve kur farkı hesaplamaları için Merkez Bankası’nın ilan ettiği kurlar kullanılacak. Merkez Bankası her gün saat 11.00’de bu mevduata özel ABD doları döviz alış kuru açıklayacak.
Prof. Durmuş: Düşüşün sebebi programa duyulan güven değil
Çoğu ekonomist bunun adı konulmamış bir faiz olduğunu vurguladı. Peki, bu yöntemle dövizdeki yükselişin durdurulması mümkün mü? Alınan bu karar ne anlama geliyor ve ne tür sonuçlara yol açabilir? Tüm bu soruları Ekonomist Prof. Dr. Mustafa Durmuş’a sorduk.

Durmuş da diğer ekonomistlerin vurguladığı gibi bu programın aslında Erdoğan’ın savunduğunun aksine bir faiz olduğuna dikkat çekti. Bu teşvik programının başarılı olma şansının olmadığının altını çizen Durmuş, döviz kurundaki ani düşüşün açıklanan programa duyulan güvenden kaynaklanmadığını belirtti:
Erdoğan’ın açıklamasından sonra kamu bankalarının çok ciddi ucuz döviz sattığından haberimiz oldu. Bunun ardından döviz piyasasına hakim olanlar da döviz sattı. Böylece ciddi bir satış başladığı için kurda da aşağıya iniş söz konusu oldu.
‘Ciddi manipülasyon var’
TL’de inanılmaz bir oynaklığın olduğunu söyleyen Durmuş, bunun da ciddi bir istikrarsızlık göstergesi olduğunu ve piyasalar açısından sağlıklı bir durum olmadığını belirtti. “Ve bu da piyasalar açısından hiç sağlıklı bulunan bir durum değildir. Açıklanan program bir teşvik değil zenginlere rüşvet anlamına gelen bir operasyon” diyen Durmuş, sözlerine şöyle devam etti:
Çok ciddi bir spekülasyon ve manipülasyon var. Haberi olanlar en üst sınırdan dolarını bozup 11,20’ye düşen sınırdan yeniden alarak, yerine koyarak büyük bir kazanç elde ettiler. Bu aslında piyasaların manipüle edilmesidir ve bir sürü spekülatif kazanç elde ediliyor. Bu kısmın da araştırılması gerekiyor. Kimler döviz aldı ve sattı kısmı.
‘Etki kısa süreli olur’
Bankalarda 221 milyar dolarlık mevduatın bulunduğunu hatırlatan Durmuş, “Bunun 125 milyar doları bireylere ait. Dolayısıyla buradaki asıl hedef bireyler. Çok zenginlere ‘siz dövizinizi TL’ye çevirip faizinizi alın biz de kuru istediğimiz seviyede tutalım’ demek. Bu, bireysel zenginleşmenin önünü açacak” dedi.
Durmuş, dövizi bu sistemle bir süre durdurulabilme ihtimalinin olduğunu ancak bunun kısa süreli olacağını şu gerekçelere dayandırdı:
Dövize olan talebin çok sayıda nedeni var. Örneğin Türkiye’nin toplam dış borcu 467 milyar dolar. Bunun 255 milyar doları döviz cinsinden. Bunlar geri ödenmek zorunda ve bunların çoğu da kısa vadeli. Finansal kesimin borcu 183 milyar dolar. Bu kadar ciddi borç stoğu durduğu müddetçe ve aynı zamanda Türkiye’nin risklerinin çok yüksek olduğu bir durumda dolara talebin azalması durumu olabilir mi? Dış borç stoku, ülkedeki enflasyon ve ciddi yapısal sorunlar ortadan kalkmadan dolar kurunun bu sistemle istenilen düzeyde tutulması mümkün değil.
‘Enflasyonu daha da artırır’
Durmuş aynı zamanda kur farkının kamu bütçesinden karşılanacak olmasının çok daha ağır faturalarının olacağını söyledi. Bu sistemin Dolar ve TL zenginlerini oturdukları yerden zengin edecek bir sistem olduğunu vurgulayan Durmuş, yoksulları daha da zor günlerin beklediğini şu sözlerle anlatı:
Kur farkını kapatmak için ödeyecekleri parayı nasıl karşılayacaklar? Önlerinde 2 yol var. Birincisi yeni vergi almak ki o alan da çok sınırlandırıldı. İkincisi ise para basma yoluna gidecekler. E para basma yoluna gittiğinizde de alın size bir enflasyon nedeni daha. Bu adım, enflasyonu ve dolarizasyonu daha artırmaya neden olacak.
1970’li yıllarda devreye konulan Dövize Çevrilebilir Mevduat (DÇM) sisteminin ne tür krizlere neden olduğunu hatırlatan Durmuş, kritik bir uyarıda bulundu:
O dönemde o kadar büyük bir döviz kriziyle karşı karşıya kalındı ki Türkiye’ye “70 sente muhtaç” denilmeye başlandı. Bu politika da bizi oraya götürebilir.
‘İktidar umduğunu elde edemez’
İktidarın 2 nedenden dolayı bu yola başvurduğunu belirten Durmuş, “Birincisi başka çaresi yoktu. 18 lirayı aşmış bir dolar vardı. Tepetaklaktı her şey, bir şey yapması lazımdı. İkincisi pratik bir sonuç çıkarmaya çalışıyor. Yani doları biraz aşağı çekerek baskın bir seçim için kullanabilir miyiz hesabı yapılıyor. ‘Bakın biz istediğimiz zaman kuru düşürebiliyoruz’ şeklinde bir güven vererek, ağır sonuçlar ortaya çıkamadan seçimi kazanmanın derdine girdiler” dedi.
Durmuş’a göre, iktidarın hesap ettiği bu planın tutma ihtimali yok:
Bu program, halkın fikrinin değişmesine neden olmaz çünkü halk, enflasyonun ve işsizliğin altında inim inim inliyor ve bu durumu düzeltecek bir politika yok ortada. Aksine daha da ağırlaştıran bir program var.