Brezilya dönüşü gazetecilere konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Erdoğan-Esad görüşmesine ilişkin, “Önce istihbarat ve savunma bakanları, sonra dışişleri bakanları, sonra liderler düzeyinde görüşme olur” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Brezilya’nın yeni Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın başkent Brasilia’da düzenlenen yemin törenine katıldı.
Çavuşoğlu, Lula da Silva’nın yemin töreni için gittiği Brezilya’da beraberindeki heyet ile birlikte futbolcu Pele’nin cenazesine de katıldı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dış İstihbarat Hizmeti (FSB) Başkanı Sergey Narışkin’in ev sahipliğinde Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ve Genel İstihbarat Başkanlığı “Muhaberat”ın başındaki Ali Memluk ile 28 Aralık’ta Moskova’da bir araya gelmişti.
Türkiye’ye dönüş sırasında ziyarete ilişkin konuşan Çavuşoğlu, Suriye ile ilgili üçlü görüşmeye dair şunları söyledi:
Ocak ikinci yarısı dışişleri bakanları seviyesinde görüşme olacağını söylemiştiniz, tarih netleşti mi? Hangi gelişmeler oldu ki Dışişleri Bakanları seviyesinde görüşme kararı alındı? ABD’den olumlu-olumsuz tepki aldınız mı? ABD İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği hatırına ses çıkarmıyor olabilir mi? YPG konusunda, SDG içinde rahatsızlık…
ABD’den bize “bunlarla neden görüşüyorsunuz ya da ne oluyor” diye herhangi bir şey gelmedi. Ama böyle bir normalleşmeye karşı olduklarını da anlıyoruz. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün bir basın mensubunun sorusuna verdiği cevaptan da bunu görüyoruz. Ama yıllardır izlenen politikaların bir neticeye varmadığını ABD’nin de görmesi lazım. Sonuçta bu iç savaşı durdurmak lazım. Bunun yolunun da muhalefetin hilafına olmayacağını söylüyoruz. Yani muhalefete rağmen bir normalleşme ya da görüşme olmaz. Zaten görüşmelerin amacı bu. Suriye’de temel hedefimiz, kalıcı bir istikrarı, barışı tesis etmek, terörden arındırmak, sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü korumak. Muhalefet ile rejimin Anayasa Komitesi dahil yürüttükleri müzakerelerden bir sonuç almak. Bunun için doğrudan temaslarımızın da faydalı olacağını düşünüyoruz.
Gazetecilerin diğer sorduğu sorular ve Çavuşoğlu’nun yanıtları şöyle:
ABD, Türkiye’ye YPG ile ilgili yeni öneriyle geldi mi?
Yok. ABD, bize YPG ile ilgili yeni bir öneriyle gelmedi. Gelmesine de gerek yok. Zaten 2019 mutabakatımız var. Ortak açıklamamız var, onun yükümlülüklerini yerine getirsin yeter. Bir de ABD ile eski Dışişleri Bakanı Tillerson geldiği zaman birlikte açıkladığımız 90 günlük bir Münbiç Eylem Planımız vardı, orada da sonuç sıfır. 2019 Mutabakatına ilişkin Ruslar da sözlerini tutmadılar, Amerikalılar da tutmadı. İkisi de tutmadı. Bu sözlerini yerine getirsinler yeter. Diğer taraftan daha önce yapılan istihbarat düzeyindeki toplantılarda ve Moskova’da yapılan savunma bakanları toplantısında terörle mücadele ve PKK ile ortak mücadele gündemdeydi. Biz geçmişte de, temaslar olmadan önce -benim açıklamalarımı belki hatırlarsınız- terörle mücadelede işbirliği yapabileceğimizi de söylemiştik. Çünkü terör örgütü her iki ülkenin de düşmanı.
Rusya’nın Dışişleri Bakanları toplantısı için bir tarih önerisi oldu ama o tarihlerde biz uygun değiliz. Yeni tarih önerileri üzerinde çalışıyoruz. Diğer taraftan senenin sonunda basınla yaptığımız yılsonu değerlendirme toplantısında bundan sonra yapacağımız üçlü toplantıların iyi hazırlanması gerektiğini söyledim. Yani bunların sonuç odaklı olmaya başlaması lazım. Tarihi belirlersiniz, o tarihe kadar da hangi adımlar atılacak, bunları çalışırsınız. Önümüzdeki dışişleri bakanları toplantısına kadar bu hazırlıkları yapacağız tabii. Uzmanlar düzeyinde görüşmeler olacak. İstihbarat seviyesinde veya savunma bakanları seviyesinde görüşülen konuların somut adımlara dönüştürülmesi için yapılacak çalışmalar var. Dolayısıyla bunlar değişik seviyelerde yapılan bir günlük toplantı, ya da bir kerelik toplantılar olmayacak. Bir üçlü toplantıda Suriye ile ilgili tüm kararların alınması beklenemez. Bunların hepsi aslında, hem güvenin tesis edilmesi hem de önümüzdeki süreçte hassas konularda işbirliğinin somutlaştırılmasına yönelik adımlar.
Suriye muhalefetiyle Türkiye arasında temas gerçekleşti mi?
Evet oldu. Suriye muhalefeti ile hem Dışişleri Bakanlığı’nda hem de diğer ilgili kurumlarda görüşmeler yapıldı. 3 Ocak’ta öğleden sonra muhalefetin temsilcileriyle ben de görüşeceğim.
Aslında, muhalefet, rejimle epeydir müzakere ediyor. Astana’da müzakere ediyorlar, Cenevre’de müzakere ediyorlar. Ama bugüne kadar bir netice alamadılar. Biz bu anlamda BM liderliğinde devam eden siyasi süreç çerçevesinde karşılıklı bir mutabakattan bahsediyoruz. Bazı radikaller var, “biz hiç barışmayacağız” diyor. Ama müzakere heyeti ne için kuruldu? BM güvenlik konseyinin 2254 nolu kararı çerçevesinde rejim ile müzakere etmek ve uzlaşmak için kuruldu. O süreç zarfında da muhalefetle görüşmüştük, şimdi bu süreçte de yine muhalefet ile görüşeceğiz. Özellikle önümüzdeki süreçte, rejimle siyasi düzeyde yapacağımız görüşmelerden önce muhalefet ile görüş alışverişinde bulunacağız. Biz muhalefetin aynı zamanda garantörüyüz. Dolayısıyla biz muhalefete rağmen bir adım atmıyoruz. Bu süreç, onların hilafına değil. Bir de şöyle bir yorum yapılıyor, “Türkiye rejimle uzlaşacak, dolayısıyla herkesi zorla Esad’a teslim edecek” Öyle bir şey yok, geri dönüşler olur, ama güvenli ve onurlu bir şekilde olması önemli. Ve dönen insanlara gerekli imkanların sağlanması da önemli. Burada BM’nin angajmanı da özellikle çok önemli. Hatta göçten etkilenen AB ülkelerinin ve AB’nin de angajmanı olacak tabii ki.
Savunma Bakanları toplantısı sonrasında göç konusunda Suriye ile işbirliği haberleri yansıdı?
Hem Türkiye’den ve hem diğer komşu ülkelerden Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşleri için rejimle angajmana girilmesi gerekiyor. Diğer komşu ülkeler de böyle düşünüyor. Güvenlik, geride bırakılan malların iadesi, oraya dönüldüğü zaman hangi imkanların sağlanacağı önemli. Eğitim, çocukların eğitimi önemli, sağlık önemli, hayatlarının idame ettirebilmesi için istihdam yaratıcı projelerin gerçekleştirilmesi önemli… Yani uluslararası toplumun rejimle angajmanı bu nedenle önemli. Rejim Suriyelilerin dönmesi konusunda işbirliği yapmak istediğini söylüyor. Ama sosyal medyada ve bazı basın kuruluşlarında yazdığı gibi, “insanları rejime teslim et, rejim ne yaparsa yapsın şeklinde” bir yaklaşımımız yok.
ABD ziyaretiniz ne zaman gerçekleşecek, İsveç’ten iadeler konusunda gelişme var mı? ABD ile NATO genişlemesini görüşüyor musunuz?
ABD’ye ziyaretimiz Ocak ayının 17’sinde başlayacak. Blinken ile görüşmemiz, ayın 18’i saat 13’de gerçekleşecek. Birçok temaslarımız olacak. Belki Houston’a gidip orada Başkonsolosluğumuzun yeni binasının da açılışını yapabiliriz. Epeydir Türkiye’den Houston’a bir ziyaret olmadı. Orada vatandaşlarımız da var. Houston’da yoğun bir FETÖ mevcudiyeti var. Vatandaşlarımızı yalnız bırakmayacağız.
İsveç ve Finlandiya’nın durumunu biz herkesle görüşüyoruz. En son, Brezilya’da Almanya Cumhurbaşkanı’yla da görüştük. Alman Cumhurbaşkanı’nın “İsveç Dışişleri Bakanı’nın ziyareti sırasında NATO üyeliği konusunda mutabık kaldınız mı” sorusuna cevaben; “evet, anlaştık, ama çok daha fazla adım atmaları gerektiği konusunda anlaştık” dedim. Biz bu durumu, görüştüğümüz herkese de aynı şekilde anlatıyoruz. Ama atılması gereken daha çok adım var. Zaman baskısı Finlandiya ve İsveç’in üzerinde. Özellikle Finlandiya’da önümüzdeki aylarda seçim olacak. Finlandiya için bu süreç daha da önemli. Bizde zaman baskısı yok. Bize kim bu konuyu sorarsa, adımlar atıldığı zaman, taahhütler yerine geldiği zaman üyelik gerçekleşir diyoruz. Sonuçta Amerikalılarla da görüşüyoruz, en son telefon görüşmesinde de Blinken ile bu durumu değerlendirdik.
Madrid’de imzaladığımız ahitnamede ne yer alıyorsa, onlar bunun gereğini yerine getirecek. Sonra biz de gereğini yapacağız. Aslında, biz bir jest yaptık. Bu üçlü ahitnamenin imzalanmasından sonra üyelik müzakere sürecinin başlamasına izin verdik. Sonuçta iki ülke ahitnameyi yerine getirirse meclisimize gider dedik.
Geçen günlerde İsveç Dışişleri Bakanı Billström TBMM’ye de gitti. Mecliste Dışişleri Komisyonu ile de görüştü. O komisyonda, mecliste grubu olan partilerden birer kişi vardı. Komisyon başkanımız Çağatay bey başkanlığında görüşmeler yapıldı. Orada Çağatay bey bu konuyu açtıktan sonra-yani meclisten geçebilmesi için bunların yerine gelmesi gerekiyor dedikten sonra- HDP hariç diğer milletvekilleri “biz de başkanın söylediklerine katılıyoruz, bu partiler üstü bir durumdur” dediler.
Tabi HDP İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmasını istemez, çünkü üye olabilmek için bu iki ülkenin PKK ile mücadele etmesi gerekiyor. HDP milletvekillerinin de daha önce bu ülkelerde atılan adımları uluslararası kuruluşlara şikayet ettiklerini biliyoruz.
Türkiye-Rusya-Suriye üçlü görüşmesinin yeri netleşti mi? Bir de ABD ziyaretinde F-16 konusu konuşulacak mı?
Henüz yer konusu netleşmedi. Tarih konusu da aynı şekilde. Ruslar, önerdikleri tarih için Moskova’ya davet ettiler, Moskova’da yapalım dediler. Alt düzeyde tarih ve yer konusunda görüşmeler devam ediyor. Toplantının önce ön hazırlıklarının yapılması lazım. Henüz tarih de belli değil yer de netleşmedi.
ABD’ye yapacağımız ziyaret marjında, ikili ilişkilerimizi enine boyuna görüşeceğiz. Bizim stratejik mekanizmamız var, stratejik mekanizmanın ilk bakanlar toplantısını New York’ta gerçekleştirmiştik. Bu ikinci toplantıyı Washington’da gerçekleştireceğiz. Bu mekanizma toplantısının amacı mevcut sorunları çözmek için hangi adımlar atacağımızı tespit etmek. İlişkileri farklı alanlarda ileri götürmek için nasıl çalışacağız. Bu sorulara yanıt vereceğiz. Biden’ın Sayın Cumhurbaşkanımıza teklifi de zaten buydu. Ziyaretimde F -16 konusu mutlaka gündeme gelecek. Bu konuda, siyasi tarafta, yani yönetim kanadında bir sorun görmüyoruz.
Bu çerçevede, geçtiğimiz dönemde, AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala ve parlamenter arkadaşlarımız ABD’ye giderek Kongre üyeleriyle rekor sayıda görüşmeler yaptı. Kendilerine teşekkür ediyorum. F-16 konusunda şu anda yönetim düzeyinde bir sıkıntı yok.
‘Erdoğan-Esad görüşmesi olur mu?’
Böyle bir tahminde bulunmak doğru olmaz. En nihayetinde bu Sayın Cumhurbaşkanımızın vereceği bir karar. Ama Cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey vardı: “Aşamalı bir diyalog olacak” şeklinde. Önce istihbarat ve savunma bakanları, sonra dışişleri bakanları, sonra liderler düzeyinde görüşme olur. Önce biz bir görüşelim, sonra bu değerlendirilir.