Diyarbakır Cezaevi’nin kültür merkezi yapılması kararına tepki gösteren 78’liler Derneği, “30 bin kişi bu ülkede işkence gördü ve 30 bin kişinin bir tarafı bu cezaevinde kaldı. ‘Bir daha asla’ diyebilmek için kötülüğün sembolü haline gelmiş olan bu tip yerleri ‘İnsan Hakları Müzesi’ yapmalıyız” dedi.
Diyarbakır’da 1980 yılında açılan Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi, 42 yıl sonra 12 Ekim Cumartesi günü tamamen boşaltılarak kapatıldı. Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlü çevredeki cezaevlerine nakledildi.
Cezaevi, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son yıllarda Diyarbakır’a yaptığı ziyaretlerde sık sık gündeme gelmişti. Cezaevinin anahtarının, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından 15 Ekim’de kente gelecek olan Erdoğan’a verileceği ve Erdoğan’ın da cezaevinin anahtarının, kültür merkezi ve müzeye dönüştürülmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teslim edileceği öğrenildi.
Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu’nun taleplerinden biri cezaevinin İnsan Hakları Müzesi’ne dönüştürülmesiydi. Bu taleple düzenlenen imza kampanyasında 100 bin imza toplanmıştı. Cezaevinin bir hafıza merkezi olmasını hedefliyorlardı.
78’liler Derneği, müzeye dönüştürülmesi istenen Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi önünde açıklama yaptı.
“Diyarbakır cezaevi insan hakları müzesi olmalıdır” pankartının açıldığı açıklamaya, Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların demokratik Partisi (HDP), Mezopotamya Dil ve Araştırma Derneği (MED-DER), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 78’liler Derneği Urfa, Mardin ve Batman temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
‘Toplumsal hafızanın karanlıkta kalması dayatılamayacak’
Açıklamayı okuyan 78’liler Derneği Sözcüsü Celalettin Can, Erdoğan’ın ziyaretine dikkat çekerek, kendisine açık mektup yolladıklarını söyledi. Türkiye’nin en kritik seçime gittiğini belirten Can şunları kaydetti:
Biliniz ki Diyarbakır Cezaevi, Kürtlerin toplumsal hafızasında yoğun acı yüklü sembolik bir yere sahiptir. Kürtlerin uğradığı katmerli haksızlığın, adaletsizliğin ama her şeye rağmen bir halkı halk yapan direniş ruhunun Diyarbakır Cezaevini ‘Kültür Merkezi’ne dönüştürmek, oldu bitti, ‘Unutalım’ demek mümkün değildir. Kültür Merkezi ve benzeri cilalı imajlarla toplumun ilerici güçleri tarafından aydınlatılmaya çalışılan toplumsal hafızanın karanlıkta kalmasının dayatılamayacak. Hakikatlerimizle yüzleşme konusunda Diyarbakır Cezaevi’nin özel ve kritik bir önemi vardır
‘İnsan Hakları müzesi yapılmalı’
Diyarbakır cezaevinin, “İnsan Hakları Müzesi” yapılmasını talep eden Can, “Bu bilgiyi toplumsallaştırmalı, mağdurlardan resmen özür dilemeli ve ‘bir daha asla’ diyebilmek için kötülüğün sembolü haline gelmiş olan bu tip yerleri ‘İnsan Hakları Müzesi’ yapımı üzerinden koruyarak; iyiliğin sembolü haline dönüştürülmelidir. Adalet ve toplumsal barış için bu ülkenin tüm demokrasi güçlerini yok edici karanlıkları var edenleri ve bu karanlıklarda var olanları, insan kişiliğini ve onurunu yok edenleri, insanlık suçu işleyenleri, demokrasinin aydınlığına, gün ışığına çıkarmaktan geçiyor” dedi.
‘Vicdan hakikatin yoluna ışık olursa adalet kazanır’
Erdoğan’ın “duvarlarının dili olsa da konuşsa” sözünü hatırlatan Can sözlerine şöyle devam etti:
Şimdi ‘duvarları’ yıkarak o ‘sesi’ boğmak istiyorsunuz, halkın acılarından öğrenmesini, mazisini, yaşadığı zulmü ve direniş ruhunu canlı tutmasını yerle bir etmek istiyorsunuz. Vicdan hakikatin yoluna ışık olursa, bu topraklarda çoktandır unutulan adalet kazanır; bu memleketin insanı kazanır, büyük İnsanlık kazanır.
‘Diyarbakır Cezaevi bize direnmeyi öğretti’
Dünyanın her tarafında bu tip işkence merkezlerinin müze haline getirildiğini hatırlatan Can, devamla şunları kaydetti:
Niye yaparlar bunu bilir misiniz? Bu ülkedeki kötü insanlar, faşistler bir daha işkence yapmasın işkencesiz bir toplum ortaya çıksın diye. Maalesef Türkiye’de bugün cezaevini değiştirip kültür merkezi yapıyoruz. 30 bin kişi geçti bu cezaevinden. 35 kişi deniliyor ama 60 kişi öldü. 30 bin kişi bu ülkede işkence gördü ve 30 bin kişinin bir tarafı bu cezaevinde kaldı. Size rağmen bu ülkede bu halk sorunları çözecek. Diyarbakır cezaevi bize işkencelere karşı direnmeyi öğretti.
Bugün Türkiye’de Diyarbakır cezaevi müze olsun diye 100 bin imza topladık. Diyarbakır Cezaevi’ni, Kemal Pir’i, Hayri Durmuş’u, Ali Çiçek’i ve Mazlum Doğan’ı unutmayacağız. Hiçbirini unutmayacağız. Onlar toprağın altında değil, onlar bizim ruhumuzda ve bilincimizde yaşıyor. Faşizme karşı direnenleri unutmayalım, unutturmayalım.
Erdoğan’ın sözleri…
Öte yandan Erdoğan bir hafıza merkezi oluşturmak yerine ‘kültür merkezi’ inşası hazırlığında olduklarını açıkladı. Cumhurbaşkanı konuya ilişkin fikrini, “Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muamele ile anılan Diyarbakır Cezaevi’ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz. Böylece Diyarbakır’ın hafızasındaki bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz” sözleriyle ifade etmişti.