Türkiye Barolar Birliği’nin seçim güvenliğine dair yaptığı hazırlıkları anlatan TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Islak imzalı tutanakları eksiksiz olarak edinilmesi güvenliğe ilişkin kaygımızı sandık başı kaygı olmaktan çıkartabilir” dedi ve ekledi: Bizler sandığı önemsiyoruz ve sandığın değiştirebileceğine güveniyoruz.
14 Mayıs seçimlerine 10 gün kala ‘seçim güvenliği’ konusu gündemin ana maddelerinden biri olmaya devam ediyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 14 Mayıs seçimlerine dair “darbe” benzetmesi, Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Son 10 günde girişilecek en pis işleri biliyorum” diyerek uyarılarda bulunması ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in “İçişleri Bakanlığı, YSK’ye paralel bir seçim takip sistemi kurmuş” açıklaması seçim güvenliği tartışmalarını alevlendirdi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, 14 Mayıs seçimlerine ilişkin TBB’nin yaptığı çalışmaları Gazete Karınca’ya anlattı.
‘Seçmenler, sandık kurulu üyeleri ve müşahitler için rehberler hazırlandı’
TBB olarak sandık güvenliğine dair sıkı bir çalışma yaptıklarını vurgulayan Sağkan, 6 Şubat’ta yaşanan depremler sebebiyle çalışmalara geç başlayabildiklerini ifade etti.
“Çünkü önceliğimiz depremzedeler oldu. Ama deprem bölgesinde de seçimler yapılacak ve biz TBB olarak bu konuda da hazırlıklarımızı yaptık. Avukatlarımız deprem bölgelerinde bulunacak” diyen Sağkan, seçim güvenliğine dair yaptıkları çalışmaları ise şöyle özetledi:
Öncelikle biz TBB olarak seçmenlerin haklarına ilişkin bir bilgilendirme yapma ihtiyacı hissettik. Çünkü 2018 seçimlerinde yüzde 2’lik bir geçersiz oy kullanıldığını gördük. Elimizde tam bir istatistiki veri yok ama bunların büyük bir çoğunluğunun hatalı oy kullanmaktan kaynaklandığını gördük. Yüzde 2’nin üzerinde geçersiz oy olması çok önemli bir veri. Bu sebeple seçmenleri bilgilendirmek için bir rehber hazırladık. Bu rehberi, hem internet sitemizde yayınladık hem de tüm siyasi partilere; vatandaşlara ulaştırmaları için gönderdik.
Bu seçimde Türkiye’de yaklaşık 2 milyon parti görevlisinin seçim günü görev alacağını tahmin ediyoruz. Bunlar sandık kurulu üyesi olabilir, müşahit olabilir. 2 milyon kişiye tek tek ulaşıp onlara eğitim vermek kısa zaman dilimi içerisinde çok kolay değil. Bu sebeple bir de müşahitler için rehber hazırladık. Bu rehberde de bir müşahittin bütün görev ve sorumluluklarının neler olduğu yazıyor.
’33 ayrı konuda itiraz ve şikayet dilekçemizin yanında ihbar hattımız olacak’
Sağkan, yaşanabilecek usulsüzlüklere dair şikayet dilekçeleri hazırladıklarını belirterek, “33 ayrı konuda itiraz ve şikayet dilekçelerini hazırladık. Bu dilekçeleri alıp kullanabilmesi için ‘örnek dilekçe’ olarak hazırladığımız rehberlere ekledik. Bunları da müşahitlerine ulaştırsınlar diye siyasi partilere ilettik” ifadelerini kullandı.
‘Seçim güvenliği merkezi kurduk’
TBB Başkanı, sözlerine şöyle devam etti:
Hem online hem fiziki eğitimler olmak üzere eğitim çalışmaları yaptık. Türkiye’deki bütün baroların bu alanda çalışmak isteyen avukatlarından temsilcileri davet ettik ve onlara eğitim verdik. Bu eğitimi alan avukatlar 81 ilde avukatlara dönük kendi eğitimlerini vermeye başladılar. Seçim günü için de seçim güvenliği merkezi kurduk.
14 Mayıs’ta sonuçlar açıklanıncaya kadar, devamında da bir olumsuzluk olursa hukuki başvuruları yapmak üzere ihbar hattımızı yakında tüm kamuoyu ile paylaşacağız. Tüm barolarımızla koordinasyon halindeyiz. Bize gelen ihbarları hangi ilde bir sorun varsa oradaki baromuza ve avukat arkadaşlarımıza ileterek sahadaki sorunlara dair birebir müdahil olacağız.
‘Islak imzalı tutanaklar sandık güvenliği kaygılarını ortadan kaldıracaktır’
Kapsamlı bir seçim güvenliği çalışması yürüttüklerini ifade eden Sağkan, “Ancak şunu biliyoruz ki bizim seçim sistemimiz, sandık konusunda güvenliği almakta genel olarak ilk derece yetkiyi siyasi partilerin resmi yetkililerine veriyor” dedi ve şöyle devam etti:
Bu resmi görevliler sandık kurulu üyesi ve müşahitler. Türkiye’de 64 milyon seçmenin olacağını biliyoruz. 190 bin sandıkta oy kullanılacak. Eğer ki siyasi partilerin tamamı bu 190 bin sandıkta sandık kurulu üyelerini ve müşahitleri eksiksiz olarak bulundurursa ve bu resmi görevliler ıslak imzalı tutanakları eksiksiz olarak edinirlerse, ki onların bu tutanakları alma yetkileri var. Güvenliğe ilişkin kaygımızı sandık başı kaygı olmaktan çıkartabiliriz.
Bundan sonra ne tür sorunlar olabilir? İlçe seçim kurullarında birleştirme tutanakların düzenlenmesi ve dijital ortama aktarımda sorunlar çıkabilir. Bu sorunların çözümünü de yine ıslak imzalı tutanaklar eksiksiz olarak elimizde olursa gerekli itirazları yaparak kolaylıkla sağlarız.
‘Bakanların adaylığı her şeyden önce haksız rekabet’
“Yüksek Seçim Kurulu’nun alacağı hukuka aykırı bir karar olursa ne yapılacağı endişesi var” diyerek sözlerini sürdüren Erinç Sağkan, bunun daha önceki seçimlerde de yaşandığını hatırlattı.
Hem mühürsüz oyların kabulüne ilişkin hukuka aykırı kararda hem İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin seçim iptali kararında bu sorunu yaşadı.
Sağkan, kabinedeki mevcut isimlerin AKP’den milletvekili adayı olduklarını da anımsatarak şunları söyledi:
Bugün de baktığımızda bakanların, bakanlıktan istifa etmeden, devletin olanaklarını kullanarak milletvekili seçimine hazırlanmalarına, ki bana göre tamamen hukuka aykırı olan bir uygulama, Yüksek Seçim Kurulu’nun ‘dur’ demediği bir süreci yaşıyoruz. İçişleri Bakanı şu an da mevcut bakan, aynı zamanda seçim günü de dahil olmak üzere ülkede yaşanabilecek olumsuzlukların da önüne geçmek gibi bir görevi olan bir bakan. Ancak İstanbul’dan milletvekili adayı ve bakanlık yetkilerini de kullanarak bir seçim çalışması yürütüyor. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. Her şeyden önce tamamen haksız rekabet. Haliyle Yüksek Seçim Kurulu’nun bu tür olumsuzlukları engellemesi gerekir.
‘Sandığı önemsiyoruz ve sandığın değiştirebileceğine güveniyoruz’
Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarının yargı yoluna kapalı olmasının temel problemlerin başında geldiğine dikkat çeken Sağkan, “YSK kararlarına yargı yolunun kapalı olması maalesef hukuki argümanları elinizden alıyor” dedi ve son olarak şunları söyledi:
Yüksek Seçim Kurulu’nun alacağı kararların en azından hukuka uygun olup olmadığını hukuki değerlendirme çerçevesinde kamuoyuyla paylaşmak da bir hukuk kurumu olarak bizlerin görevi. Bizler de vatandaşlarımızı bu konuda bilgilendirmeye devam edeceğiz. Bizler sandığı önemsiyoruz ve sandığın değiştirebileceğine güveniyoruz.