Basın Konseyi, Diyarbakır’da gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki göstererek, “Görevini yapan gazeteciye ‘terörist’, habere de ‘terör’ muamelesi yapılmasından acilen vazgeçilmeli” açıklamasında bulundu. Van’daki gazeteciler de meslektaşlarının gözaltına alınmasını “Halkın haber alma hakkına saldırı” olarak nitelendirdi. Emek Partisi de “Sindirme operasyonları derhal son bulsun” çağrısı yaptı.
Basın Konseyi, Diyarbakır’da 20’si gazeteci 21 kişinin gözaltına alınmasına yaptıkları yazılı açıklamayla tepki gösterdi.
Açıklamada, gazetecilerin derhal serbest bırakılması istenirken, kesin kanıtı ortaya konulmadan yapılan suçlamalarla gazetecilerin özgürlüğünden mahrum edilmemesi gerektiğine vurgu yapıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan 20 gazeteci ile ilgili soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılması gerektiğine değinilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
‘Gazetecilere hoyratça davranka ve görevlerinin engellenmesi kabul edilemez’
“Gazetecilerin dün Diyarbakır’da gözaltına alınmasının ardından, bugün de Ankara’da sendikacıların TÜİK önünde yaptıkları eylemi izleyen gazeteciler, polis müdahalesiyle engellenmiştir. Halkın ve sivil toplum kuruluşlarının en demokratik haklarını kullanma isteğine tanıklık eden gazetecilere hoyratça davranmak ve görevlerinin engellenmesi kabul edilemez. Gazetecilerin görevi haberciliktir; halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını savunmaktır. Bu görevini yapan gazeteciye ‘terörist’, habere de ‘terör’ muamelesi yapılmasından acilen vazgeçilmesini talep ediyor; gazetecilerin yasaların güvencesinde görev yapmalarının önemini bir kez daha hatırlatıyoruz.”
Van’daki gazetecilerden de çağrı
Van’da gazeteciler, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Gazeteciler adına açıklama yapan Adnan Bilen, canı pahasına dahi olsa gerçeğin peşinden giden ve bunun için büyük bedeller ödeyen özgür basın emekçilerine yönelik yeni bir saldırı konseptinin devrede olduğunu belirtti. Bilen, şunları söyledi:
“İki gündür gözaltında tutulan arkadaşlarımızın dosyalarına yine bildik yöntemlerden olan ‘kısıtlama kararı’ getirildi ve gazetecilik faaliyetleri kriminalize edilmeye çalışıldı. Çağrıldıkları durumda gidip ifade verebilecek arkadaşlarımızın evleri, büroları basıldı, bir arkadaşımız arama sırasında 10 saat boyunca kelepçeli olarak bekletildi.”
‘İddialar algıyı başka bir yöne çekme girişimidir’
Geçmişte birçok arkadaşlarına yöneltilen ancak sonucu boş çıkan iddiaların bugün tekrar gözaltındaki meslektaşlarına isnat edildiğini ifade eden Bilen, şunları da kaydetti:
“Bu iddialar düzmece ve algıyı başka bir yöne çekme girişimidir. Hatırlanacağı üzere daha bundan 1 buçuk yıl önce kentimizde iki yurttaşın helikopterden atılmasına ilişkin haber yapan gazeteciler gözaltına alındığında da aynı algı oluşturulmuştu. Nihayetinde yapılan yargılama sonunda arkadaşlarımız beraat etti hatta Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdi. O gün de yine yandaş medya ve destekçilerinin eliyle ‘KCK Basın Komitesi’ne operasyon’ başlıkları atılarak, manipülasyon yaratılmıştı.”
‘Özgür basın ne sinecek ne de susacak’
Gözaltıların tek amacının AKP tarafından içerde ve sınır ötesinde yürütülen operasyonlardan halkı habersiz bırakmak olduğunu belirten Bilen, “Nitekim birçok sanal medya hesabında, gazetecilerin gözaltına alınması, ‘Kuzey Doğu Suriye’ye yapılacak operasyonun yol temizliği’ olarak ifade edilmesi de bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu operasyonun, Kürtlerin, muhaliflerin sesini, soluğunu kesme amacı taşıdığını iyi biliyoruz. Bilinmesini isteriz k; özgür basın hiçbir baskı, şiddet, savaş politikasına boyun eğmeyecek ve tüm gerçekleri halka ulaştırmak için bedeli ne olursa olsun mücadele edecektir. Hiçbir baskı karşısında susmayan özgür basın, bu algı ve baskı operasyonlarınızla ne sinecek ne de susacak” ifadelerini kullandı.
Gazeteciler için dayanışma çağrısı
Kürt gazetecilere sahip çıkma çağrısı yapan Bilen, şöyle devam etti:
“Söz konusu Kürt gazeteciler olunca köşelerine sinen sözüm ona ‘muhalif’ diye geçinenler bilsinler ki, Kürt gazetecilerine yapılan her müdahale ve sindirme operasyonu sonunda gelip sizi de bulacaktır. Geç olmadan ve bugünden başlayarak, Kürt basınına herkesin sahip çıkması ve ses çıkarması gerekiyor. Ülkedeki tüm halklara, demokratik kitle örgütlerine ve gazetecilere çağırımızdır; Kürt basınına yapılan bu gayri ahlaki duruma karşı sesinizi çıkarın. Gazeteci arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması çağrısını yapıyor, her zaman yanlarında olacağımızı ifade ediyoruz.”
EMEP’te gözaltıları kınadı
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan yaptığı açıklamada, şunları belirtti:
Yüksek enflasyon, TL’nin değer kaybı ve hayat pahalılığını durdurulamıyor. Zenginler daha zengin olurken halk daha da yoksullaşıyor. Tek adam yönetimi baskı ve sindirme operasyonlarıyla süreci yönetmeye çalışıyor. HDP’nin hedefe konması, Kürt gazetecilerin gözaltına alınması da bu sürecin bir parçasıdır. Kürt basını bir kez daha ağır baskı altında. Sınır ötesi operasyon hazırlığındaki hükümet, içeride çıkmaza girdikçe savaş politikalarına sarılıyor. Gazetecilere yönelik gerçekleşen gözaltı furyası ise esas olarak halkın haber alma hakkına yöneliktir. Gazetecilik suç değildir ve gözaltına alınan gazeteciler bir an önce serbest bırakılmalıdır.” denildi. Seçimlerin sıcak gündemini koruduğu bir dönemde HDP’nin de kriminalize edilmek istendiğinin belirtildiği açıklamada “İktidar sözcüleri her ağızlarını açtıklarında HDP’nin kapatılmasından söz ediyorlar. Son günlerde HDP’nin yönetici ve üyelerine yönelik yapılan kapsamlı gözaltı ve tutuklamalar, bu politikanın devamı niteliğindedir. Öyle ki bir dönem çözüm sürecinde yer almış “akil insanlar”, İHD, Mazlum-Der, Göç Der gibi kurum temsilcileri bile ağır suçlamalarla gözaltına alınabiliyorlar. Daha önce kapanmış soruşturmalar, davalar yeniden açılabiliyor.”
‘Gazeteciler serbest bırakılsın’ çağrısı
“İktidarın toplumsal muhalefete yönelik operasyonları tek merkezden ve topyekûn bir kuşatmayla devam ediyor.” denilen açıklama şu ifadelerle son buldu: “Bu nedenle iş, ekmek, özgürlük ve demokrasi mücadelesi de ortaklaşmalıdır. Emek ve demokrasi güçleri, iktidarın böl-parçala-yönet siyasetine prim vermemelidir. Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda da halk güçleri el ele vermelidir. Sindirme operasyonları son bulsun! Kürt gazeteciler serbest bırakılsın!”