Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında evleri basılarak gözaltına alınan gazetecilerden dokuzunun tutuklanması protesto edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturma kapsamında, 25 Ekim’de dokuz kentte çok sayıda gazetecinin evlerine polis baskınları düzenlenmişti.
Baskınlarda Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA muhabirleri Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren, Öznur Değer ile bir dönem MA’da stajyerlik yapan Mehmet Günhan gözaltına alınmıştı.
Gazetecilerden Zemo Ağgöz ve Mehmet Gülhan adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, diğer dokuz gazeteci tutuklanmıştı.
Gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın Ankara bürosunda açıklama yapıldı.
Gözaltına altına alınan 9 gazetecinin tutuklanmasına ilişkin yapılan açıklamaya Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) öncülüğünde Mezopotamya Ajansı’nın (MA) Ankara bürosunda basın toplantısı düzenlendi. “Özgür Basın Susturulamayacak” pankartının açıldığı toplantıya, DFG, MKGP, Basın-İş, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Genel Merkez yöneticileri ve şube yöneticileri, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP PM üyesi Doğan Erbaş, HDP il ve ilçe yöneticileri, Alınteri, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilcisi Tayfun Güngördü, Kamu Emekçiler Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Devrimci 78’liler Derneği, Mustafa Suphi Kültür Merkezi, Devrimci Parti, Karala Dergisi, Kızılbayrak, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), İşçi Meclisleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Ankara Tabip Odası (ATO), Batıkent Yeni Yaşam Derneği, İlmek Kadın Dayanışması, Ankar Düşünce Özgürlük Girişimi, Emekçiler Partisi, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) temsilcileri katıldı.
‘Ankara Emniyeti 4 gün mizansen yaptı’
Açıklamada konuşan MA editörü Özgür Paksoy 9 gazetecinin gazetecilik faaliyetlerinden kaynaklı tutuklandığını belirtti, “Ankara Emniyeti 4 gün boyunca mizansen yaptı. Arkadaşlarımız gözaltına alınırken çektikleri mizansen görüntülerin beraberinde adliyede işkence uygulamaları ve hukuksuzlar silsilesi devam etti. Arkadaşlarımız gazetecilik faaliyetleri, yaptıkları seyahatler ve haberleri suçlama olarak yöneltildi. Birbirlerini tanıyıp tanımadıkları soruldu. Yaptığımız tek şey gazeteciliktir, hakikati topluma yansıtmaktır. Arkadaşlarımız gazetecilik yaptı, her haberlerinin altına imzamızı atıyoruz. Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz” dedi.
‘Gazeteciliklerine operasyon yapıldı’
Gazeteci-Yazar Hüseyin Aykol, dayanışma için herkese teşekkür ederek, “Gerçekleri yazdığımız için sürekli olarak hükümetlerin zulmüne uğradık. Haziran ayında 16 arkadaşımız tutuklandı, hala iddianameleri yazılmadı. 25 Ekim’de de arkadaşlarımızın evleri ve büromuz basıldı. Mesele şuydu; en başta kimyasalla ilgili haberlerdi. Ama esasen arkadaşlarımızın gazeteciliğine operasyon yapıldı. O gün de böyle bir basın toplantısı yapıp bunları anlatmıştık. Biz bu haberleri yapıyoruz, siz bunlara dava açabilirsiniz. Çağırsanız ifade vermeye geliriz. Şimdi de bu kimyasal haberini kim yaptı, nasıl yaptı? Yazan arkadaş da, yazı işleri müdürümüz de gelir ifadesini verirdi. Ancak bir terör operasyonu yapıldı, çelik yelekler uzun namlulu tüfekler. Arkadaşlarımız ‘terörist’ olarak gösterildi” dedi.
9 gazetecinin tutuklanmasına dair senaryonun önceden hazırlandığın dikkat çeken Aykol, şöyle devam etti:
Bu haberi neden yaptın dan ziyade sen şundan para almışsın şeklinde sorular soruldu. Ajansımız yasal bir ajans, çalışanı var, vergi levhası var, çalışanlarımızın maaşları var. Bu para alışverişini örgütsel işleyiş olarak göstermeye çalıştılar. Bahsi geçen paralar da çok büyük paralar değil maalesef. Buradan bir örgüt çıkarmaya çalıştılar. Yarın dava açıldığında serbest bırakılacaklar ama insanlar aylarca yatmış olacak. Benim anladığım şu, arkadaşlarımız seçime kadar içeride tutulacak haber yapmamızı engellemek ya da azaltmak istiyorlar. Bir ülkede 40 gazeteci tutuklansa dünya çapında olay olur. Şu an bizim 40 arkadaşımız cezaevinde, tutuksuz yargılanan 160’a yakın insanımız var. Neredeyse 200 arkadaşımızın üzerinde devletin kılıcı sallanıyor. Bu koşullarda çalışıyoruz ancak halkımız bizden haber almak istediği sürece haber yapmaya devam edeceğiz. 33 yıldır bunu yapıyoruz. Arkadaşlarımızı şehit ettiler, arkadaşlarımızı hapse attılar. Biz hep devam ettik, yine devam edeceğiz. Onlar hep aynı şeyi yapıp değişik sonuç almayı bekliyorlar ama bu olmadı, olmayacak.
‘90’lardan beri özgür basın susmadı’
Herkesin üzerinde bir yargı baskısının olduğunu belirten İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Gazeteciler, halka haberleri ulaştırıyor ve biz de bu şekilde gerçekleri öğreniyoruz. Tüm medyayı kontrol altında tutan hükümet, geriye kalan yüzde 5’lik özgür basını da kontrol altına almaya çalışıyor. Sorulan sorulara bakınca tutuklamanın son derece keyfi yapıldığını görüyoruz. Suçlamalar bırakın tutuklamayı soruşturmayı bile gerektirmiyor. Sorulan sorular abesle iştigaldir. Terörle mücadele kanunlarının uygulanmasının hiç bir ölçüsü kalmadı. Geriye kalan insan hakları mücadelesini birlikte sürdürmektir. Biz tutuklanan arkadaşların haberlerinden çok sayıda hak ihlalini öğrendik. Bunların öğrenilmesini istemiyorlar. 90’larda çok sayıda gazeteci katledildi ama özgür basın susmadı. Umarım en kısa zamanda arkadaşlarımızı özgürlüğüne kavuşur” ifadelerini kullandı.
‘Bu saldırının nedeni muhalefeti susturmaktır’
Karanlık bir döneme geçildiğine vurgu yapan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “AKP’nin raporlarında, düşünce ve ifade özgürlüğünün yoğun bir şekilde engellendiği görülüyor. Bu baskı sürecini otoriterleşmeye karşı hep birlikte dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Bir gün önce TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, tutuklandı. Arkasından 9 gazeteci arkadaşın tutuklanması, emek meslek örgütlerini kriminalize edici açıklamalar bir bütündür. Bu saldırıların bir nedeni de muhalefeti susturmaktır, dayanışma içerisinde olamayışımızı kullanıyor hükümet” şeklinde konuştu.
‘Cadı avı başlatılmış durumda’
Cumhuriyetin 100’ncü yılına girerken, 9 gazetecinin tutuklanmasını kınamak için toplandıklarını söyleyen HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Gelen sorulara baktığımız zaman arkadaşların halkın haber alma hakkını savundukları için tutuklandıklarını görüyoruz. Kimyasal silah haberini neden yaptınız diye delil olarak gösterildi. Ama asıl sormamız gereken; ‘Kimyasal gaz kullandı mı?’ Bu sorunun muhatabı da Türkiye Cumhuriyeti devleti hükümeti ve savunma bakanıdır. Sorduğumuz soruyu sormaya devam edeceğimiz, soru şudur, siz bu gazları kulandınız mı? Kullanmaya devam edecek misiniz? Kullanmadıysanız da bağımsız heyetler bölgede araştırma yapsın, bu konu netleşsin. Hem Fincancı hem arkadaşlarımıza karşı bir cadı avı başlatılmış durumda. Bu av saraydan yürütülüyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bizler özgür basın emekçilerine borçlu ve minnettarız.
‘Cevabımız dayanışma olacak’
Türkiye’de gazetecilerin tutuklanmasının yeni bir şey olmadığını kaydeden DİSK Ankara Temsilcisi Tayfun Güngör, “Biz bu ülkedeki tüm ihlalleri bu arkadaşlarımızdan öğrendik onlara teşekkür borcumuz var, onları sahiplenmek durumundayız. Eğer Türkiye’de ekmeğin hakça bölüşülmesini istiyorsak, daha güzel günler istiyorsak, tüm toplumun basınımıza yapılan bu incitici, onur kırıcı, adliye süreçlerine karşı çıkması gerekiyor. Türkiye’de 12 Eylül’de dahil olmak üzere adalet bu kadar yargının sopası olmadı. Arkadaşlarımızı incittiler, onlara haksızlık ettiler, bunları gözlüyoruz. Buna karşı cevabımız dayanışma olacaktır. Gazeteciliğin suç olmadığını buradan bir kez daha ifade ediyoruz” dedi.
‘Buradan suç çıkmaz’
TGS Ankara Şube Başkanı Sibel Hürtaş, “Ortaya çıkanlar bize gösterdi ki bir suç yaratılmaya çalışılıyor. Bu çaba sonuca ulaşamıyor, 16 Haziran’da 16 arkadaşımız tutuklandı hala bir iddianame yok. Hala suç üretemediler. Arkadaşlarımıza sorulan sorular haberleri, evden elde ettikleri deliller de kitap ancak ortada bir gerçek var bu arkadaşlarımız işkence ve kötü muameleye uğradı ve bizim de halkında haber alma hakkı ihlal edildi. Bir kez daha söyleyelim buradan suç çıkaramayacaksınız çünkü gazetecilik suç değildir” diye belirtti.