Genel-İş Sendikası 1 No’lu Şube’de yapılacak seçimde aday olan Nazan Gevher Çam Ay, işçi mücadelesiyle kadın mücadelesini birbirinden ayrı görmediklerini ifade ederek, “Kadın işçi olarak iki kat fazla ezilen bir kesimin, haklarını kazanabilmesi için inisiyatif alması çok önemli” dedi.
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube başkanlığı, yönetimi ve genel kurul delegeleri seçimi 22 Ocak’ta gerçekleşecek.
İşçiler tarafından eleştirilen sendika yönetimine karşı ‘İlkeli Sendikacılık’ anlayışıyla Kadıköy Belediyesi çalışanı Nazan Gevher Çam Ay ve arkadaşları aday oldu.
Nazan Gevher Çam Ay daha önce de DİSK Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube seçimlerinde şube yönetimine aday olan Mor Liste’de yer alıyordu.
Çam Ay ayrıca, DİSK’in Şubat 2022’deki eyleminde ek protokol talebini dile getirdikleri ve DİSK yönetimini eleştirdikleri için şube temsilciliği görevinden alınan işçilerden biri.
Nazan Gevher Çam Ay, yeni bir sendikal mücadele için belirledikleri ilkeleri ve sendikalardaki kadın temsiliyetini Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Tüm dünyada köhneleşmiş sendikal düzene itiraz var’
Sendikaların işçiden nasıl koptuğunu kendi pratiklerinden bildiklerini ifade eden Çam Ay, “İşçilerin iradesi dışında yapılan işleri her gün yaşıyoruz. İşverenin çıkarı uğruna işçilerin enflasyona nasıl ezdirildiğini, işçinin onay vermediği toplu iş sözleşmelerine (TİS) nasıl imza atıldığını, grev fonlarının nasıl boş bırakıldığını, harcamaların şeffaf bir şekilde yapılmadığını görüyoruz, biliyoruz, yaşıyoruz” diyor.
Çam Ay, sendika yönetimlerinin işçiyi temsil etmekten uzak olduğunu ve çözümü ilkeli sendikacılıkta aramak gerektiğini anlatıyor:
Alanlarda görüştüğümüz işçilerin sendikaya güveninin nasıl tükendiğine, o umutsuzluğa şahit oluyoruz. Çünkü işçi, kendisini savunacağını düşünerek sendikaya üye oluyor, temsilcisini gönderiyor ama iradesi hiçe sayılıyor. Onaylamadığı işler yapılıyor. Bu durumda da işçilerin en güçlü örgütlülüğü olması gereken sendikaya inancı kalmıyor. Bu nedenle sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada köhnemiş sendikal düzene bir itiraz var.
Biz belli ilkeler ve program etrafında birleşerek sendikamızın yönetimine aday olduk. Çünkü sendikal mücadelenin içinden geliyoruz ve şimdiye kadar nasıl hatalar yapıldığını gördük. Bu hataların başında siyasi partilerle kurulan bağ geliyor ki bu işçiyi değil, işvereni kollamak anlamına gelir. Çünkü sendika yönetiminin kendini ait hissettiği siyasi parti aynı zamanda sizin işvereninizse bundan işçi sınıfı yararına bir şey çıkmaz. Kaldı ki demokratik bir yönetim iddiasıyla seçimle geldiğiniz halde, işçinin oyuyla seçilen işçi temsilcileri sizi eleştirdiği için disiplin süreçlerinden geçirilip görevden alınıyorsa, eleştirdiğiniz tek adam rejiminin devamı niteliğinde olursunuz. Zaten sendikal mücadelede aktif işçileriz, görevden, sorumluluktan, mücadeleden kaçmadık. Temsilci olduğumuz yerlerde işçilerin hakları için elimizden ne geldiyse yaptık. Bunu yaptığımız için sendikadan uzaklaştırıldık, antidemokratik uygulamalara maruz kaldık.
‘Biz, işçi hareketi yaratmak istiyoruz’
22 Ocak’ta Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube olarak seçime gideceklerini hatırlatan Çam Ay, “Çalışmalarımızı seçimle sınırlı tutmuyoruz. Biz bir işçi hareketi yaratmak istiyoruz, bu nedenle de sadece seçimde oy kullanacak delegelerle değil tüm işçilerle görüşüyor, her biriyle ilişki kuruyoruz” diyor. Çam Ay, bu görüşmelerde işçilerle de paylaştıkları ilkelerini şöyle özetliyor:
İşçi demokrasisini ve sendika içinde demokrasiyi tesis etmek, toplu iş sözleşmelerine işçilerin damga vurması, sendikal organlarda eşit temsil, sendika yöneticisi olunca kendi kadrolarımızda çalışırken aldığımız maaştan fazlasını almamak, işçilerin enflasyon altında ezilmemesi, insanca ücret ve sosyal haklar, sendika aidatlarının aşağı çekilmesi, harcamaların şeffaf olması, siyasi partilerin yörüngesine girmemek, işçi komiteleri ve TİS komiteleri kurmak, seçilenlerin ancak seçenler tarafından geri çağrılması, kurullarda iki dönemden fazla görev yapmamak, grev fonunu hazır tutmak ve miadını doldurmuş sendika tüzüklerini değiştirmek, ilkelerimizin başında geliyor.
‘Kadın işçilerin sendika yönetimlerinde temsiliyeti yetersiz’
Çam Ay, işçi mücadelesiyle kadın mücadelesini birbirinden ayrı görmediklerini ve özellikle sendika yönetimlerinde, kurullarda kadınların olmasını çok önemsediklerini ifade ediyor:
Kadın işçilerin sendika yönetimlerinde görev almaması, dertlerini, sorunlarını duyuramaması, yönetimlerin sadece erkeklerden oluşması ya da göstermelik olarak işlevsiz yerlerde kadınların konumlandırılması büyük mesele. Ama bu sadece bir cinsiyet temsili anlamına gelmiyor, kadın işçi olarak iki kat fazla ezilen bir kesimin, haklarını alabilmesi için inisiyatif alması anlamında çok önemli.
‘Mor Liste ile sesimizi duyurduk’
Dört yıl önce sendikalardaki kadın temsiliyeti ihtiyacından hareketle bir araya gelip o dönemki seçime Mor Liste olarak girdiklerini hatırlatan Çam Ay, şöyle devam ediyor:
Aslında bu, seçilmek için bir adım olmaktan öte ‘biz de varız ve göstermelik işler yapmanıza izin vermeyeceğiz’ demekti ve bunu da başardık. Sadece iki haftada bir araya gelen onlarca kadın, tamamen kadınlardan oluşan bir şube yönetimi listesi oluşturulabileceğini gösterdi. Tabii ki o kısa çalışma bize yönetimi kazandırmadı ama ses getirdi. Gelen yeni yönetim toplu iş sözleşmesi yaparken bizi dinlemek zorunda kaldı.
Ayda bir gün regl iznini, ücretsiz kreş hakkını, İstanbul Sözleşmesi maddelerine uyulması zorunluluğunu böylece TİS’e koydurduk. Ve dört yıl boyunca yürüttüğümüz çalışmaların sonucunda bu seçimlere güçlü bir ittifakla ve birleştiğimiz tüm kesimlerin ortak düşüncesinin sonucu, kadın başkan adayıyla girmeyi başardık. Bu sendikal tarih açısından çok önemli. Özellikle de belediyelerde örgütlü Genel-İş’in tarihi açısından böyle.
‘İşçi sınıfının kadın gücü olarak vardık, varız, var olacağız’
Genel-İş genel merkezi ve şubelerinde çok az kadın yönetici olduğunu belirten Çam Ay, “Oysa kadınlar dünya nüfusunun yarısını oluşturduğu gibi belediyelerde de işçilerin yarısını oluşturuyor. Biz bu gidişata Mor Liste ile bir çomak soktuk, seçimlere bu mücadelede çok önemli rol üstlenmiş bir kadın başkan adayıyla girmemiz bunun devamı” diyor. Çam Ay, en temel ilkelerinden olan ‘eşit temsil’ ilkesini, seçildikten sonra hayata geçireceklerinin altını çiziyor:
İşçi komitelerinde, kurullarda, tüm çalışmalarda kadınlar etkin bir şekilde rol alacak; kadın işçilerin sorunları, önerileri kurdukları komitelerle, ‘belediye işçisinin anayasası’ dediğimiz toplu iş sözleşmesi süreçlerinde tartışılacak, çözülecek ve hayata geçirilecek. Yeni bir sendikacılık anlayışıyla yola çıktık ve bunun en önemli ayağı kadınlar… İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece kararnamesiyle kaldırıldığı, her gün en az üç kadının katledildiği ancak adaletin asla sağlanmadığı bir dönemden geçerken kadın işçiler olarak var olduğumuz alanlarda kol kola omuz omuza mücadele etmeye, birbirimize güç vermeye devam edeceğiz ve bu gidişatı değiştireceğiz. Emek hareketi bundan ayrı değil. İşçi sınıfının kadın gücü olarak vardık, varız, var olacağız!