Ekim 2016’dan bu yana cezaevinde tutulan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, HDP seçmeninin sadece ‘oy’ olarak görülemeyeceğini vurgulayarak muhalefete uyarılarda bulundu: HDP seçmeni bir kez daha, ‘mecburiyet’ duygusuyla, oy tercihinde bulunmayabilir. Seçim öyle son dakikalarda yapılan birkaç mitingle kazanılamaz. Muhalefet meydanlara çıkmak için geç kalıyor.
Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, gündemdeki konulara dair açıklamalarda bulundu.
Gerçek Gündem’den Filiz Gazi’nin sorularını yanıtlayan Kışanak, muhalefete bir dizi uyarı ve öneri yaptı.
HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak adı olarak geçtiği hatırlatılan Kışanak, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili süreç, partimiz HDP tarafından yürütülmektedir. HDP’nin Altılı Masa’ya dahil olma veya seçim ittifakı yapma gibi bir talebi olmadığının ve her fırsatta ‘ortak aday’ vurgusu yaptığının altını çizmek gerekiyor” dedi ve ekledi:
HDP’nin bu konudaki tutumu gayet nettir: ‘Muhalefet partileri tek adayla cumhurbaşkanlığı seçimine katılmalı ve ortak adayı belirleme sürecinde HDP’nin kurumsal kimliği muhatap alınmalı.’ Bu eksende bir formül bulunabileceğini düşünüyorum.
‘HDP seçmeni sadece ‘oy’ olarak görülemez’
HDP’nin de HDP seçmeninin de ‘isimlerden’ daha çok ‘yaklaşımlarla’ ilgilendiğini vurgulayan Kışanak, şunları söyledi:
HDP seçmeni, politik taleplerinden azade, sadece ‘oy’ olarak görülemez. HDP seçmenine karşı ‘el mahkum’ siyaseti izlemek de sonuç alıcı bir yaklaşım değildir. HDP seçmeni, HDP’nin politik programında dile getirilen taleplerin gerçek sahibidir; HDP bu taleplerin temsilcisi, tüzel kişisidir. Bu nedenle HDP seçmeninin eşit yurttaşlık, adalet, demokrasi ve barış gibi taleplerini dikkate almayan muhtemel adayların, HDP seçmeninden, seçimi kazandıracak kadar oy alması mümkün değildir.
HDP seçmenini ‘kazandıran’ değil; ‘kaybettiren’ pozisyonda görerek hesap yapmak da bu kez sonuç almayacaktır. HDP seçmeninin oyu; en az diğer tüm partilere verilen oylar kadar değerlidir. Bunu unutmamak ve eğer Altılı Masa’nın adayının bir demokrasi iddiası varsa, HDP’yi bu iddianın yanında konumlanmaya davet etmesi gerekir. HDP seçmeni bir kez daha, ‘mecburiyet’ duygusuyla, oy tercihinde bulunmayabilir.
Altılı Masa’nın HDP ile ilgili tutumu
“Altılı Masa’nın HDP ile ilgili tutumu için düşünüyorsunuz?” sorusuna ise Kışanak, şu yanıtı verdi:
Altılı Masa’nın HDP konusundaki tutumunda eleştirilecek çok yön var. Eleştiriler sadece bu seçim sürecindeki tutumuyla sınırlı da değil. 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana sistematik olarak HDP’nin kurumsal kimliği; HDP’li siyasetçiler, seçimde kazandığı belediyeler ağır bir saldırı altında. HDP’yi hedef alan siyasi operasyonlarda, demokratik hukuk devleti olmanın asgari ilkeleri bile unutuldu. Halkın iradesi hiçe sayıldı. 2016 yılından bu yana belediyeleri kayyum işgali altında. Bu kadar ağır hukuksuzluklar karşısında muhalefet yeterli tepkiyi göstermedi.
Gelinen noktada aynı siyasi operasyonlar diğer muhalefet partilerinin de kapısına dayandı. Yaşayarak bir kez daha tecrübe ettiğimiz gibi; demokrasinin en temel ilkeleri olan düşünce özgürlüğü, örgütlenme, siyaset yapma, seçme ve seçilme hakkı bir kez yara almaya başladı mı sonu gelmiyor…
Bütün bunlar görülüyor ama Altılı Masa hala cumhurbaşkanı adayı konusunda bile HDP ile yan yana durmaktan imtina ediyor. Cumhurbaşkanı 84 milyonun cumhurbaşkanı olacaksa seçim sürecinde bu kapsayıcılığı göstermekten neden uzak durur, anlaşılır gibi değil. Kürtlerin yaşayarak öğrendiği ‘paranteze alınma’ kaygısı neden görülmek istenmiyor.
Geçmişe takılıp kalmanın bir anlamı yok. Önümüze bakabiliriz. Türkiye gerçek manada kritik bir seçime giriyor. Şimdi, ortak, demokratik bir gelecek için adım atma zamanı. Halkın ferasetine güvenip; iktidarın kurduğu ön yargı bariyerlerini kaldırma zamanı.
‘Muhalefet meydanlara çıkmak için geç kalıyor’
Seçimlere birkaç ay kaldığını vurgulayan Kışanak, “Seçmen, bu kadar ağır işsizlik ve yoksulluk sorununa rağmen, 20 yıldan beri iktidarda olan partiden hesap sorma konusunda hala kararsızsa, muhalefetin kendisini ciddi olarak sorgulaması ve harekete geçmesi gerekir. Yapılacak çok şey var. Seçim öyle son dakikalarda yapılan birkaç mitingle kazanılamaz. Muhalefet meydanlara çıkmak için geç kalıyor” diye belirtti.
‘Emek ve Özgürlük bloğunun alacağı oy oranı, acı reçetenin önünde önemli bir bariyer olacak’
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın önceliklerinin ne olması gerektiğine dair de değerlendirmede bulunan Gültan Kışanak, şöyle konuştu:
Emek ve Özgürlük bloğunun temel önceliği; demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, adalete, barışa ve özgürlüklere sahip çıkacak toplumsal tabanı genişletmek olmalı. Ne yazık ki Türkiye’de siyaset; ‘demokrasi, özgürlükler, evrensel hukuk ilkeleri, adalet, toplumsal barış’ gibi demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerinden çok uzak noktalara savruldu. Kutuplaşma, kamplaşma, çete/mafya ilişkilerinin siyasette etkin hale gelmesi gibi son derece büyük sorunlar var. Emek ve özgürlük bloğu seçim sürecinde kutuplaşmayı çözecek, toplumsal tabanını genişletecek bir mücadele yürütmeli.
Ekonomik krizin, ekonomik iflas noktasına geldiği ortada. Yoksulluk ve işsizlik rekor seviyelere yükseldi. Bu nedenle seçimden sonra halkın önüne acı reçete konulacağı bir realite. Emek ve Özgürlük bloğunun alacağı oy oranı, bu acı reçetenin önünde önemli bir bariyer olacaktır. Bunun halka iyi anlatılması gerekir.
Yine savaş politikalarından vazgeçilmesi de emek ve özgürlük bloğunun seçim başarısı ile doğrudan ilgili olacaktır.