Diyarbakır’da 16 gazetecinin tutuklanmasına tepki gösteren HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Kürt basını dün faili meçhullere karşı, cemaatin kumpaslarına karşı susmadı, bugün de susmayacak. Biz özgür basın çalışanlarının her zaman yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti Genel Merkezi’nde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
8 Haziran’da Diyarbakır’da gözaltına alınan 20’si gazeteci 22 kişiden 16’sının bu sabaha karşı tutuklandığını hatırlatan Günay, “Gazetecilerin gözaltına alınması da tutuklanması da iktidarın hakikatlerden korkusunun göstergesidir” dedi.
AKP’nin uygulamalarının Türkiye’yi 90’lı yıllardan daha beter bir karanlığa sürüklediğini belirten Günay, “Kürt gazeteciler sadece bugün saldırıya uğramıyor, 90’lı yıllarda hedef alındılar, katledildiler, 2011 yılında cemaatin hedefinde yer aldılar. Bugün de AKP-MHP faşist iktidarının hedefinde yer alıyorlar. Kürt basını dün faili meçhullere karşı, cemaatin kumpaslarına karşı susmadı, bugün de susmayacak. Gazetecilerin tutuklanmasını şiddetle kınıyoruz, biz özgür basın çalışanlarının her zaman yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Türkiye’deki gündemlerle konuşmasına devam eden Günay, ekonomik krize değinerek şunları söyledi:
Hepinizin malumu Türkiye’de yine çok yoğun bir gündem var, derinleşen krizler, kördüğüm haline gelmiş sorunlar, saldırgan politikalar varlığını koruyor. Halkın gündeminde zamlar, işsizlik, geçinememe sorunu ve kiralardan ötürü barınamama sorunu var. Buna karşılık iktidar halka, halkın değerlerine, toplumsal gerçekliğe yönelik çok bilinçli bir saldırı politikası sürdürüyor. O yüzden halka, biz zevk û sefa içinde yaşarken siz kuru ekmeğe muhtaç halinize şükredin, altı ay dayanın, fedakarlığı sadece siz yapın, ölümlere razı gelin, savaşa destek verin, iktidarın yaptıklarını şatafatını, lüks hayatlarını sorgulamayın diyorlar.
Bu çürümüş, yozlaşmış ve şiddet dilinden başka bir siyaseti olmayan iktidarın tek gündemi savaştır. Bu iktidar uzun süredir halklar ve inançlarla savaş halindedir, doğa ile savaş halindedir, emek ve emekçi ile savaş halindedir, kadınlar ve gençlerle savaş halindedir, sağlıkçılarla savaş halindedir, işçi ile savaş halindedir, düşünen herkesle savaş halindedir. Kendi ülkesine her türlü kötülüğü yapıp, tüm diyalog kapılarını kapattıktan sonra başka yerlerde de savaşın son bulması, çözüm süreci için arabulucu ülke sıfatı ile yer alacak kadar iki yüzlüce bir politika da yürütüyorlar.
‘Tecrit çözümsüzlükte ısrarın somut hali’
“Kürt sorunu; Kürtlerin inkârı, siyasi iradelerinin yok sayılması, kimliklerinden vazgeçmelerini dayatıp şiddet ve asimilasyon politikalarıdır” diyen Günay, şunları söyledi:
Türkiye’de yaşanan hukuksuzluğun, ayrımcı tutumların ve tek adam rejiminin esas kaynağı tecrit politikalarıdır. Tecrit politikaları çözümsüzlükte ısrarın en somut halidir. Bu nedenle diyoruz ki, Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit bir an önce kalkmalıdır. Tecrit politikalarının kalkması evrensel hukuk normlarının gereğidir. İktidar dünyada benzeri olmayan mutlak tecrit ve iletişimsizlik hali ile her gün suç işlemeye devam ediyor. Derinleşen tecrit politikaları ile savaş ve hamaset siyasetinin de körüklendiğini herkes tanıklık ediyor. Ama diğer tarafta da çözüm süreci deneyimi de gösterdi ki; İmralı’nın kapıları açıldığında Kürt sorunun da çözüm ve müzakere güçlenmektedir. İşte tecritle asıl engellenen çözümdür.