HDP’nin düzenlediği ve iki gün sürecek Demokratik Cumhuriyet Konferansı bugün başladı.
Konferansın ilk gününe çok yoğun bir katılım ve yüksek ilgi vardı:
500 kişilik salon tamamen dolarken, merdivenlerde dahi yer kalmadı. Hatta birçok HDP’li vekil merdivenlerde oturdu.
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar kısa konuşmalarından;
Cumhuriyetin, kuruluşundan bu yana tekçi anlayışı esas aldığını söyleyen Sancar, “Hedef Demokratik Cumhuriyet, özgür vatan, eşit yurttaşlık ve toplum sözleşmesidir” vurgusu yaptı.
“Ne mevcut rejim ne restorasyon çıkış olabilir. Tek çıkış yeni demokratik özgür bir başlangıçtır. Bunun için de hepimizin birlikte düşünmeye, üretmeye ve yürümeye ihtiyacı vardır. Büyük bir demokrasi birlikteliğini, Demokratik Cumhuriyet ortak hedefiyle mutlaka gerçekleştirecek iradeyi, bu toplumun en geniş kesimlerinde ortaya çıkarmaktır.”
Mithat Sancar ayrıca, “İktidara kaybettirmek önemlidir ama kazanmadan kaybettirmek krizleri sadece erteler” diye belirtti.
Buldan da “Kürt sorununun çözümsüzlüğü Cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engeldir” vurgusu yaptı.
Bu konferansı yeni bir başlangıç olarak ele aldıklarını söyleyen Buldan, tematik çalışmalarla bu çalışmayı sürdüreceklerini söyledi.
“Önümüzdeki süreçte Demokratik Cumhuriyet konferanslarını daha geniş katılımlarla tematik buluşmalar olarak sürdürmeye devam edeceğiz. Bu anlamda konferansın sonuçları bundan sonraki çalışmalarımıza da önemli bir ışık tutacaktır.”
Akademisyen Süreyya Karacabey’in moderatörlüğünü yaptığı günün ilk oturumuna rahatsızlığı bulunan Ahmet Türk online olarak katıldı.
Diğer konuşmacılar ise Murat Belge, Necmiye Alpay, Oya Baydar, Rıza Türmen ve Sırrı Süreyya Önder’di. Cumhuriyetin ilk yüzyılının muhasebesinin yapıldığı oturumda özellikle ‘halkların ortak değerleri’ne dikkat çekildi.
Rıza Türmen’in ‘halkın oluşturacağı ikinci bir Meclis’in kurulması’ önerisi katılımcıların dikkatini çekerken, sözlerine özeleştiriyle başlayan Sırrı Süreyya Önder program kapsamında LGBTİ+’lara yer verilmemesini eleştirdi. Eleştirisi salonda yoğun destek gördü.
Önder’in, Altılı Masa’nın güçlendirilmiş parlamenter sistemine ilişkin “Zayıfından ne gördük ki güçlendirilmişten ne göreceğiz” yorumu ve Abdullah Öcalan’a dair sözleri de salonda büyük alkış aldı.
Verilen arada konferansa dair konuştuğumuz HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, tartışmaların verimliği geçtiğini vurguladı:
“Sadece HDP’lilerin değil, HDP dışında en geniş kesimle bu meseleyi özgürce tartışıp belirli başlıkları üretmeye çalışıyoruz.”
Katılımın ve ilginin çok yüksek olduğunun altını çizen Beştaş, “Biz kendimizi şöyle tanımlıyoruz: HDP varsa umut vardır. Mutlaka yollar açılır” diye vurguladı.
Verilen aranın ardından Demokratik Cumhuriyet Konferansı, “Cumhuriyet’in kuruluş dinamikleri” başlıklı ikinci oturumuyla devam etti.
Ayşegül Devecioğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği oturumda, konferansa online olarak katılan Hamit Bozarslan, Kürtlerin Cumhuriyetin kuruluşundaki durumuna tarihsel olarak baktı. Ardından konuşan Tanıl Bora ise “Demokratik bir milliyetçilik – Neden olamadı?” başlığında bir konuşma gerçekleştirdi.
‘Türklük Sözleşemesi’nin yazarı Barış Ünlü de “Cumhuriyet bir sözleşme miydi?” sorusu üzerinden bir konuşma yaptı ve ‘sömürge’ kavramına değindi.
Akademisyen Süreyya Karacabey, Demokratik Cumhuriyet Konferansı’nı Gazete Karınca’ya değerlendirdi:
“Hepimiz huzurlu, eşit yurttaşlık altında, savaş tehdidi olmadan yaşayacağımız günleri istiyoruz. Bunda bir aşırılık yok, marjinallik yok, marjinal şu anki yönetim biçimimizde.”
Zerrin Kurtoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen günün üçüncü oturumunda Özgür Öztürk ve Ayhan Yalçınkaya ile birlikte konuşan feminist Hülya Osmanağaoğlu’nun “eşit temsiliyet” için yaptığı “İki erkek konuşmacının konuştuğu süre kadar kadın konuşmacının söz hakkı” olması yönündeki önerisi salondaki kadınlardan büyük alkış topladı.