Millet İttifakı büyürken!

Millet İttifakı büyürken!

Yüksel Genç

Bugün muhalefet de yer alan 6 parti “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” olarak neyi öngördüklerini, seçim süreci ve sonrasındaki olası iş birliklerini, önerdikleri sistemin geçiş aşamalarını vs. konuşup, son halini vermek üzere yemekli bir buluşma gerçekleştiriyor. Yemeğin ardından kamuoyu, muhalefetin bu 6 partisinin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ile neyi öngördüğünü ayrıntılıları ile öğrenmeyi umuyor.

Konu etrafında haftalardır kapalı tartışma yürüten bu 6 parti; CHP, İYİ Parti, Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti’den oluşuyor. Dikkatinizi çekmiştir; Parlamento’nun 3. büyük partisi HDP, muhalefetin “yeni Türkiye kurgusu” ve planına dahil değil!

Peki, HDP Cumhur İttifakı’nda mı yer alıyor? Hayır! İktidara mı kazandırıyor? Hayır. Aksine iktidarı kaybettirecek anahtar seçmene sahip. Kaybettirebildiğini 2019 yerel seçimlerinde inkara yer bırakmayacak biçimde herkese gösterdi. Muhalefet mi? Hem de nasıl! Yer yer ülkenin pratik ana muhalefeti rolünü oynamak zorunda kalacak kadar muhalif. Yürürlükteki “Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi”ni mi savunuyor? Hayır! Demokratik bir Türkiye ana mottosu. Peki neden muhalefetin “yeni Türkiye Kurgusunda” oyun dışı? Daha doğrusu orada yer alan %1’lik oy olan partiler kadar bile yeni Türkiye kurgusuna dahil edilmiyor?

Bu sorulara cesurca yanıtı olan var mı? Bu soruların yanıtları bize belki de mevcut 6 partinin kurmayı vaat ettiği “yeni sisteminin” ne denli “yeni” olabileceğinin de yanıtını oluşturacak. Ancak burada bariz bir tekerrür riski var; O da 100 yıllık hatanın tekrarı! Kürdü savaşı kazanmak, eşiği aşmak, rakibi devirmek, sandığı kazanmak için potansiyel güç olarak görüp, kurucu bir unsur olarak görmeyen aklın tekerrürü!

Kimileri diyebilir; Millet İttifakı’na dahil değil, O yüzden davet edilmediler? İyide bu 6 partinin tümü de henüz Millet İttifakı’na dahil değil. Kaldı ki, ülke sistemi yeniden dizayn edilirken aynı seçim ittifakının parçası olmak da gerekmez. Öte yandan Kürdün oyuna talip olurken kimse ittifaka dahil değiller demiyor, hatta “Dışardan destek daha güzel” denerek HDP seçmeni bir tür “gizli sevda”ya davet edilebiliyor!

Gelelim diğer duruma; Millet İttifakı’nı genişletme beklentisi bu 6 parti buluşması ile yeniden canlanmış bulunuyor. Bu partilerin Millet İttifakı’nın parçası olarak seçime girip girmeyeceği meselesi bir süre daha gündemdeki yerini koruyacak gibi görünüyor. Millet İttifakı’nın kurmayları anlaşılan o ki, AKP’de kararsızlaşmış ancak uzun süredir adres belirleyememiş, mütedeyyin ve kimi Kürt seçmen için, özellikle Gelecek ve Deva partilerinin katılımının sorunu çözücü etkisi olduğuna inanıyor. Bu yüzdende haftalardır oydaş grubu %4’lerde seyreden bu partilerle ciddi pazarlıklar yaptıklarına dair haberler basına yansıyor. Hatta ittifakın adının değişimine kadar bir dizi pazarlık yada talepler yansıyor.
İnsan yapılanı izleyince 2+2’nin siyasette hep 4 yapmadığı ne zaman öğrenilecek diye merak ediyor. Elbette muhalefet cenahının seçimlere kimi netliklerle ve güç birliklerini genişleterek girmesinde fayda var; hele hele iktidarıyla muhalefetiyle “Kader seçimi” kertesinde değerlendiriliyor ise gelen seçimleri! Buna itiraz yok. Ama 2+2 siyasette her zaman dört yapmadığı gibi bazen 3, 2,1 bile yapabiliyor.

Şöyle ki; AKP’den kararsızlaşmış, ya da AKP-MHP seçmeni olup yeni adresleri de gözleyen seçmen grubu için ilk başlarda İYİP; DEVA, Gelecek partileri gerçekten birer alternatifti. İYİ Parti ilk kurulduğunda kısmen o çevrelere hitap edebildi ise de hem liderliğe gidebilecek kritik-psikolojik eşiği zorlayamadı hem de CHP’nin ulusalcı kanadından çok daha fazla oy devşirebildi.

Araştırmalarımızdan biliyoruz ki AKP’den kopuş halinde olan seçmen için özellikle DEVA partisi ciddi bir beklentiyi yüklenmişti. Ancak kuruluşundan bu yana sergilediği aşırı serinlik, belirsizlik ve talipsizlik bu seçmenin orada konsolide olmasını ketledi. Ve yine araştırmalarımızdan biliyoruz ki CHP; Kürt sorununda çözüm, demokrasi, CHP’nin eski kodlarından sıyrılacağına dair ifadeler kullandıkça, geleneksel bagajlarını boşaltabileceğine dair imalarda bulundukça bu seçmen grubunu çok daha fazla kendine çekebildi. Bu konuda Ağustos-Eylül ayı araştırmalarımız tipik birer örnektir. Seçmen aynı zamanda o sıradaki performansıyla, CHP’nin iktidar partisi olma olasılığını daha güçlü gördü ve yöneldi.

Ama Ekim ayı sonrası hem ittifakın diğer üyesinin söylemleri, hem CHP’nin çözüm partisi olarak pratik politika ve projeler açısından bir şeyler sunamamış olması ve söylem istikrarsızlıkları, üstüne AKP’nin ekonomik kriz ve kısmen Kürt meselesinde daha üst perdeden hareket edebilme becerisini sergilemesi, sorun ve krizleri yönetebilme becerisi ile muhalefeti kendi gündemine hapsedebileceğini göstermesi, CHP ve İYİ Parti’yi yeni adres olarak belirleyebileceğini gösteren hareketli seçmeni yeniden kararsızlar hanesine itti.

Hal vaziyet bu iken Millet İttifakı’nın, genişleyerek kararsız seçmeni hanesine taşıyacağını düşünmesi pek de karşılık bulmayabilir. Aksine çözüm siyaseti ve iktidar olabileceklerine dair inancı pekiştirmeleri seçmen konsolidesinde ana motor! Öyle genişleyerek büyüyelim tezi çok da doğru olmayabilir. Gövdenin genişlemesi boyu uzatmayabilir! Büyürken küçülebilir!

Öte yandan CHP-İYİ Parti öncülüğündeki Millet ittifakının bu partilerle ciddi pazarlıklara açık olarak yürüttüğü müzakerenin bir amacı kuşkusuz %50+1’i bulmak. Ancak saha araştırmalarımıza göre mevcut gidişat bunu sağlayacak gibi görünmüyor!

İnsan sormadan edemiyor; Millet İttifakı mensupları %1 oy dahi almayan partilerle bile ittifak pazarlığı yaparken, onları %51’e taşıyacak, hatta %60’lara taşıyacak sinerjiyi bağrında taşıyan HDP ile, Kürtler ile neden pazarlığa oturmaz? Üstelik 2019 başarısını HDP’nin/Kürtlerin desteğine borçlu iken muhalefet? Üstelik tüm ölçümlere göre Millet İttifakı’nın en güçlü olduğu zaman hala o yerel seçimler süreci iken!

“Ama AKP-MHP kullanır” mı dedi birileri? Geçiniz, AKP Öcalan’a kadar gidecek denli cesur iken nasıl kıyamet kopmuyorsa Millet İttifakı’nın HDP ile açık ilişkisi de kıyamet kopartmaz. Velev ki koparttı, savunacak gücünüz de mi yok? Aksi durum iktidarın yöneliminden çok Millet İttifakı mensuplarının HDP’ye ve Kürtlere dönük güçlü geleneksel bariyerlerinin canlılığını ve meşru görme hallerindeki problemlerin gücünü bize düşündürecektir!

Hülasa, anlaşılan o ki muhalefet de; Kürtleri çantada keklik gören, Kürtleri pazarlık dışı tutmak isteyen, Kürtlere mecbur kalmadan yol alabilmenin koşullarını zorlayan bir akıl hakim.

Bu akıl açık ki; hem Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde, ülkenin düzlüğe çıkmasında, hem de demokratik eşit yurttaşlar olma ihtiyacına ve şansına yanıtlar oluşturmada zayıf kalacaktır, efektif olamayacaktır. Öyle ise olabilecek şu olur; Köklü dönüşüm yerine palyatif tutumları benimseyen, eski alışkanlıkları da kollayan, günü kurtarmaya odaklanan, basit hesaplarla yol alan bir kurucu muhalefet anlayışı ortaya çıkan fırsatları heba eder…