Her sene 19 Ocak günü, 16 sene önce tam burada ne olduğunu unutmayan, unutturmayan, adalet talep etmekten vazgeçmeyen bir kalabalık toplanıyor, kentin dört bir yanından geliyorlar, kendileri gibi inatçı ve hâlâ üzgün başkalarıyla karşılaşacaklarından emin… Bu kalabalığın bir mesajı var: 16 sene oldu, Hrant Dink unutulmadı, daha da unutulmaz. Hrant’ın dediği gibi, “unutulmamış geçmiş, geleceğin de teminatıdır.”
Hrant Dink, 16 sene önce vurulduğu yerde, şimdi 23,5 Hafıza Mekanı olan eski Agos gazetesinin önünde anıldı. Bu yılki konuşmayı yönetmen Emin Alper yaptı.
Emin Alper, “Bugün tam 16 sene oldu. Yine içimiz buruk, yine adaletin tam manasıyla tecelli etmediğine inanarak ve o katilleri yaratan karanlığın hiç dağılmadığını, belki de daha da koyulaştığını bilerek, yine burada, onun gövdesinin ebedî olarak sessizce uzanıp kaldığı kaldırımda toplandık.” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
Hrant’ın kanı Mustafa Suphi ve arkadaşlarının bindirildikleri takadan, Sabahattin Ali’nin kırık gözlük camından, Musa Anter’in ak saçlarının arasından, 1915’te Anadolu’nun her karış toprağından, 38’de Dersim dağlarından, 55’te İstanbul’un kırık vitrin camlarından, Maraş’tan ve Sivas’tan sızan kanla buluşacak. Yıllardır bu topraklarda sadece Ermeni, Rum, Kürt ve Alevi olduğu için, azınlık olduğu için katledilen masumların, sadece eşitlik ve kardeşlik istediği için öldürülen aydınların kanı birbirine kavuşuyor ve kendine akacak bir yol arıyor.
Aydınlar, yazarlar, gazeteciler, milletvekilleri ve siyasi partilerden temsilcilerin de katıldığı anmada, saygı duruşunun ardından Hrant Dink’in ‘Su Çatlağını Buldu’ konuşması hep birlikte dinlendi.
Her sene bu kalabalığa yeni yetişen gençlerden birileri ekleniyor, bazıları da eksiliyor. Bu sene de eksilenler; cezaevindekiler, kaybedilen dostlar anıldı: Geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan ‘Hrant’ın Arkadaşları’ndan Aydın Engin, 12 sene önce zorunlu askerlik yaparken öldürülen oğlu Sevag Balıkçı gibi bir 24 Nisan günü, 2022 yılında hayatını kaybeden Garbis Balıkçı anılanlar arasındaydı.
Nisan 2022’den bu yana diğer Gezi direnişi tutukluları ile birlikte cezaevinde olan Hrant’ın Arkadaşları İnisiyatifi’nden Çiğdem Mater’in Bakırköy Cezaevi’nden gönderdiği mesaj, bugün burada olmak isteyip de olamayanların sesiydi: “Sebat Apartmanı’nın önünde, sebatla -ve inatla, 16. kere bir aradasınız. Şu anda orada olan sizler, lütfen yanı başınıza orada olmak isteyip olamayan bizleri, hapistekileri, sürgündekileri, on binleri ekleyin.”
2022 Hrant Dink Ödülü sahibi Afganistanlı kadın hakları savunucusu Shahrazad Akbar ise gönderdiği mesajda Hrant Dink’in mirasını, dayanışma içerisinde mücadele ederek onurlandırmayı öneriyordu:
Dünyanın her yerindeki bütün kadınların insan hakları için mücadele edelim. Afganistan ve İran’daki kadınların direniş seslerini duyuralım; dünyanın dikkatini onların cesur mücadelesine ve taleplerine çekelim.
Emin Alper, ‘Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz’ sloganlarının eşlik ettiği konuşmasını şöyle tamamladı:
Osmanbey kaldırımlarından Hozat’a, Hozat’tan Sasun’a, Sasun’dan Van’a, Diyarbakır’a uzanan kan yolları, ufuklar boyu uzanıp gidiyor. Gün gelecek, bu yolların köşe başlarına anıtlar dikeceğiz. Her bir kurbanın hikâyesini öğrenip, hepsi için ayrı ayrı yas tutacağız. İnsanlığın hikâyesini böyle değiştireceğiz. Çünkü biz Hrant’ın arkadaşlarıyız ve ona bir söz verdik. Bu söz, hep birlikte eşit, insanca ve özgürce yaşama sözü. O sözü bugün kendimize bir kez daha hatırlatmak için buradayız. Hep bir ağızdan ‘Faşizme inat, kardeşimsin Hrant’ demek için buradayız. Yarın nasıl hep bir ağızdan kadın, Alevi, Kürt, gey ye da trans olacaksak, bugün de övünçle, gururla ve inatla hepimiz ‘Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz’ diye haykırmak için buradayız. Tarih yazan kalemleri katillerin elinden almak, kardeşliğin hikâyesini birlikte yazmak için buradayız. O halde bir kez daha, yeniden ve hep bir ağızdan: ‘Faşizme inat, kardeşimsin Hrant.’
Kalabalık geldiği gibi kentin dört yanındaki evlerine dağıldı, fakat Hrant’ın sözü hâlâ kulaklarında: “Unutulmamış geçmiş, geleceğin de teminatıdır.”