İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasak kararını değerlendiren Nesrin Nas: Bundan sonraki süreç Altılı Masa’nın seçmen karşısında ortak bir irade koyup koymayacaklarına bağlı. Bugünkü birliktelik bu karara bir tepkisellik mi yoksa bu gerçekten Altılı Masa’nın geleceğe ilişkin artık çok daha kararlı adım atacağının bir başlangıç noktası mı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle açılan davada 14 Aralık’ta karar çıktı. İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve ‘siyasi yasak’ kararı verildi.
Duruşmaya katılmayan İmamoğlu, kararla ilgili olarak ‘Benim için yok hükmündedir’ yorumunu yaptı ve “Bizim 2023 ideallerimiz var. Milletimizi aydınlık günlere taşımak adına 2023 yılında seçimlerde bu ülkenin üstüne çökmeye çalışan zihniyeti hep birlikte göndereceğiz. İstanbul’da başardık, Türkiye’de başaracağız” ifadelerini kullandı.
Çıkan kararın ardından başlayan tartışmaları ve Altılı Masa’nın bundan sonraki tutumunu siyasetçi, ekonomist ve yazar Nesrin Nas, Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Bundan sonraki süreci Altılı Masa’nın tavrı belirleyecek’
İBB Başkanı İmamoğlu’nun davasından çıkan sonuca dair, bundan sonra ne olacağının çeşitli açılardan ele alınabileceğini ifade eden Nas, “Altılı Masa’nın bugün vereceği mesajlara ve bundan sonra bugünkü gibi bir arada, seçmen karşısında ortak bir irade koyup koymayacaklarına bağlı bundan sonraki süreç. Bugünkü birliktelik bu karara bir tepkisellik mi yoksa bu gerçekten Altılı Masa’nın geleceğe ilişkin artık çok daha kararlı adım atacağının bir başlangıç noktası mı?” yorumunda bulundu.
Nas, yargının bugüne kadar verdiği kararlar ve hareket ettiği saiklerle yine hareket ettiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
Erdoğan’ın ‘bütün bunları yapıyorum çünkü yapabiliyorum, beni tutacak, bağlayacak hiçbir güç karşımda yok’ özgüveniyle hareket ettiğinin göstergesi bu karar. Ve böylece rakip eleme stratejisini artık yürürlüğe koyduğunu anlıyoruz. Daha önce Kürt siyasetçilerle başladı. Ve bu stratejisine Kürt siyasetçilerle başladığında biz bugünlere geleceğimizi biliyorduk. Bunu da defalarca ben ve benim gibi düşünen arkadaşlar ifade etti ve söyledi. Ama muhalefet bunu kulak ardı etti. Yani kendilerine bu elin uzanamayacağını düşündü. Umarım muhalefet şunu anlamıştır: Erdoğan’ın elini uzatamayacağı hiç kimse, hiçbir şey, hiçbir kanun, hiçbir kural ve hiçbir ahlaki değer yok. Altılı Masa’nın artık bunu iyice anlaması ve kavraması gerekiyor.
‘Altılı Masa, Emek ve Özgürlük İttifakı’na el uzatmalı’
Altılı Masa’nın bundan sonraki süreçleri de hızlandırması gerektiğini vurgulayan Nas, “Bu hızlandırma aday açıklamadan tutun artık seçmene seçimleri nasıl kazanacaklarını söylemeye kadar ve aynı zamanda Emek ve Özgürlük İttifakı’nın dün onlara uzattığı eli uzatmaya kadar gitmeli” dedi ve ekledi:
Altılı Masa’nın içinde, biz bunu kendi aramızda görüyoruz, Kürtler de zaten kime oy verecek yaklaşımıyla ele almamalı. Eğer ki bu hatayı yapmaya devam ederlerse seçmen büyük bir düş kırıklığıyla bu masadan ayrılır. Bundan sonrası tamamen Altılı Masa içindeki anlaşmaya kaldı.
‘Ekrem İmamoğlu’nun Türkiye siyasetindeki önemi arttı’
Ekrem İmamoğlu aday gösterilip göstermeyeceğine dair değerlendirmelerde bulunan Nas, şunları kaydetti:
Aday gösterilir mi gösterilmez mi, bundan sonra bir King (Kral) mi, King Maker (iktidarı belirleyecek kişi) mı oldu bütün bunları zaman gösterecek. Altılı Masa, İmamoğlu’nu aday olarak gösterip nihai karar merci olarak Yargıtay’ı belirlemez diye düşünüyorum. Ama Ekrem İmamoğlu Türkiye siyasetinin çok önemli bir aktörüydü ve geleceğinde vardı, ama bundan sonra bu önemi daha çok arttı. Kendisi başkan adayı olmasa bile kim başkan adayı olursa olsun ona vereceği destek o kişinin kazanmasına neden olacaktır.
‘Türkiye, hukuki olarak öngörülemez bir ülke’
Nas, İstinaf ve Yargıtay’dan ne kadar sürede karar çıkacağına dair bir öngörüde bulunmanın zor olduğunu belirterek, “Çünkü artık hukuki olarak öngörülemez bir ülke Türkiye. Adalet mekanizmasının gerçekten bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalıştığını savunamıyoruz. Bunu da her olayda her konuda gösteriyorlar. Artık yargı mekanizması iktidarın bir aparatına dönüşmüş durumda” ifadelerini kullandı.
Nas sözlerine şu şekilde devam etti:
Geçmişte Selahattin Demirtaş ile Sırrı Süreyya Önder ile ilgili nasıl 3 ayda bütün süreç bitirildiyse İmamoğlu için de aynı şekilde çok hızlı hareket edilebilir. Ya da Ekrem İmamoğlu aday gösterilise seçimlerden bir ay öncesine Yargıtay kararı devreye alınıp muhalefet adaysız bırakılabilir. Uzun süredir her şeyin mümkün olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle tahminde ve öngörüde bulunmak mümkün değil. Ekonominin çöküşünde, ahlakın çöküşünde, mafyanın yükselmesinin arkasında bu belirsizliğin yarattığı şiddet yatıyor.
Altılı Masa’nın bundan sonraki süreçte adımlarını atarken Anayasa’ya, hukuki süreçlere uyulacağını varsayarak hareket etmemesi gerektiğini vurgulayan Nas, şunları kaydetti:
Altılı Masa’nın olağan dışı bir yönetim ve rejimde olduğunu bilerek adım atması gerekiyor. Bugüne kadar Altılı Masa’nın bunu çok iyi kavradığını çok düşünmüyorum. Ortaya koydukları ekonomi programlarına bakınca AK Parti dönemi normalden bir sapma dönemiydi ve bu sapma düzeltilecek. Mesele böyle bir şey değil. Farklı bir rejim inşa edildi ve bu rejim ancak hukukun dışına çıkılarak tahküm edilebiliyor. AK Parti de bunu yapıyor zaten. Bir Anayasa var ama kendi yaptığı Anayasa’ya uymayan bir tavır var. Kendi yaptığı yasaları sadece muhalefet için var kabul eden bir iktidar söz konusu.
‘Yargıdan çıkan sonuç Altılı Masa için bir uyandırma görevi görmeli’
Nas, İmamoğlu Davası’ndan çıkan kararın Altılı Masa için bir “uyandırma görevi” görmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bu sonucun, o masanın etrafındakilerin tıkanmışlarını üzerlerinden atacakları bir şey oluşturmasını umut ediyorum. Ama bunu önümüzdeki bize günler gösterecek. Bugün seçmenin karşısına el ele tutuşup çıkabilirler ama yarın bir hafta sonra bu olayın harareti geçtikten sonra eski hallerine dönebilirler” dedi.
Nas, Altılı Masa’nın vermesi gereken en önemli kararın Emek ve Özgürlük İttifakı ile nasıl ilişki kuracaklarını belirlemeleri olduğunu vurgulayarak, “Buna bir cevap vermek durumundalar. Bu cevabı bulamazlarsa ve bugüne kadar yaptıkları gibi yapmaya devam ederlerse Altılı Masa’nın geleceğine umut besleyemem” diye belirtti.