İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun avukatlarında CHP PM üyesi Gökhan Günaydın, son dönemde soruşturmaların hedefi olan İmamoğlu hakkında yeni iddianameler beklendiğini söyledi ve “Kayyum atayamazlar, atamayacaklar yorumu yapılabilecek bir yorum değildir. Yapabilirler” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında ardı ardına soruşturma ve davalar açılmaya devam ediyor.
İmamoğlu’nun, 2019 yılında Fransa’nın Strasburg kentinde düzenlenen kongrede 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesine değinerek siyasi eleştirilerde bulunması üzerine Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından suç duyurusunda bulunulmuştu.
İBB Başkanı İmamoğlu hakkında YSK üyelerine ‘hakaret ettiği’ iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay hapis cezası kararı verilmişti. TCK’nin 53’üncü maddesinden de ceza alan İmamoğlu için ‘siyasi yasak’ süreci başlamıştı.
Yine İmamoğlu hakkında, AKP’li Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı’yla yaşadığı polemiğin ardından soruşturma başlatıldı, kamu davası açılması istendi.
Son olarak dün (11 Ocak) İBB Başkanı İmamoğlu hakkında, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu 2015 yılında, İçişleri Bakanlığı’nın şikayeti üzerine “ihaleye fesat karıştırma” suçlamasıyla yeni bir dava açıldı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davaları ve soruşturmaların hedefinde olmasını İmamoğlu’nun avukatlarından CHP Parti Meclisi üyesi Gökhan Günaydın, Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘İmamoğlu’nun önünü kesmeye yönelik işler yapıyorlar’
İBB Başkanı İmamoğlu’na açılan davalara ‘hukuk davası’ nitelemesinin yapılamayacağını vurgulayan Günaydın, “Bu davalar siyaseten Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek için açılan davalardır” yorumunda bulundu.
Günaydın, İmamoğlu hakkında başlatılan yargı süreçlerini şu şekilde anlattı:
Bu sürece ‘Ordu Davası’ ile başlayabiliriz. Kamu görevlisine hakaret iddiası ile bir dava açılmıştı Ordu’da. Bu dava, para cezası ile sonuçlandı. 22 aya yakın zaman geçti. İstinaf’tan onandı, şu an itibari ile Yargıtay’da. Birincisi bu. İkincisi YSK Davası. O da 14 Aralık’ta sonuçlandı. Türkiye’de İstinaf’ın ve temyiz sürecinin ortalama sonuçlanma süreleri birer yıldan, iki yıl. Nitekim ‘Ordu Davası’nda da bu görülüyor. Ama ‘YSK Davası’nda, YSK başkanı birkaç ayda bunun kesinleşebileceğinin işaretini veriyor. Adeta Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmeye yönelik işler yapıyor. Aynı YSK başkanı, Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olabileceğine ya da olamayacağına ilişkin bir siyasi partinin yazılı sorusuna, ‘Önüme gelebilir ama cevap veremem, bu şekilde bir görüş oluşturamam’ diye cevap veriyor.
‘Yeni iddianameler bekliyoruz’
İmamoğlu hakkında dün açılan davanın içeriğinde hiçbir şey olmadığını belirten Günaydın, “Olayın üzerinden 8 yıl geçtikten sonra bunun iddianamesi yazılıyor ve 15 Haziran’a gün veriliyor” dedi ve bunun arkasından benzer başka davaların da gelebileceğine işaret etti.
Ekrem İmamoğlu’nun hedefe konmasının gerekçelerini şu şekilde sıralaya biliriz; öncelikle Ekrem İmamoğlu’nu siyasi yasaklı hale getirmek istiyorlar. Hapis cezası ile sürekli tehdit ediyorlar, terör soruşturmalarıyla İBB’ye kayyum atamanın ya da İBB’nin meclis içerisinden bir başka başkan seçilmesiyle, görevden almanın yol taşlarını döşüyorlar. İhaleler ve satın almalar üzerinden adeta bir itibar suikastı yapmaya çalışıyorlar. Yani şu dönemde yeni iddianameler de bekliyoruz.
Şu anda Ekrem İmamoğlu hakkında yürüyen terör soruşturmaları var. Terör soruşturmaları sonrasında bir iddianame yazılacak mı yazılmayacak mı göreceğiz. Muhtemelen oralardan da iddianameler gelecek.
Diğer yandan Günaydın, “Yapılan araştırmalarda halkın yüzde 30’unun bu davanın hukuki olabileceğine inandığını, geriye kalan yüzde 70’inin inanmadığını gösteriyor. Cumhur İttifakı’nın oyunun yüzde 50’ye yakın olduğunu düşündüğümüzde demek ki AKP ve MHP’ye oy veren yurttaşların dahi yüzde 20’si bu davaların hukuki olduğuna inanmıyor” dedi.
‘İstanbul’un iki kere kaybedilmesi AKP’nin hazmedebileceği bir durum değil’
Açılan davaların, Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini iki kez AKP’ye karşı kazanmış olmasından kaynaklanabileceğine işaret eden Günaydın, “Bu son derece önemli bir husus. Dolayısıyla bu husus, AKP’nin hazmedebileceği bir durum olamaz” diye konuştu.
Günaydın, şöyle devam etti:
Ayrıca yapılan kamuoyu yoklamalarında Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın karşısındaki en iddialı adaylardan birisi. İBB’ye kayyum atamak, siz istediğiniz kadar seçim kazanın biz buraları size devretmeyeceğiz algısı oluşturacak. Dolayısıyla en kuvvetli rakiplerini tasfiye etmeye çalışıyorlar.
‘İBB her senaryoya hazır’
İBB kadrolarının, Ekrem İmamoğlu döneminde göreve gelenler, iyi ve kötü senaryolar üzerinde çalışmış olduklarını ve alınması gereken önlemleri almış olduklarının altını çizen Günaydın, “Dolayısıyla tüm hukuksuzluklarına hazırız” dedi.
Günaydın, sözlerine şöyle devam etti:
Yaptıkları hukuksuzlukların ellerinde patlaması için gereken her şeyi yapacağız. Ekrem Bey de bunu açıkladı. ‘Gerekirse sokak sokak, mahalle mahalle, kent kent dolaşıp bunu anlatmak görevimdir’ dedi. Bunun üzerine Süleyman Soylu’nun, ‘Kayyum atama aklımızda yoktur’ gibi açıklamaları var. Süleyman Soylu, ‘biz terörist çalışmasın istiyoruz’ gibi açıklamalar yapıyor. Bir buçuk yıldır kendisine ‘bu terörist dediklerinin listesini ver. İnceleyelim, gereğini yapalım’ diyoruz. Ama bunu paylaşmıyor. Bunun üzerinden bir Twitter kampanyası yürütüyor. Bu bir İçişleri Bakanı’nın yapacağı iş olamaz. Süleyman Soylu hakkında da bir suç duyurusunda bulunacağız.
‘Altılı Masa, İmamoğlu’nun yanında’
Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’na sahip çıktığı grup konuşmaları yaptığını hatırlatan Günaydın, “Altılı Masa ilk ortak mitingini, Ekrem İmamoğlu’na yapılanlar karşısında gerçekleştirdi. Dudullu’daki metro açılışına Ahmet Davutoğlu dahil üç lider katıldı. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti değil, bugün Altılı Masa’nın tamamının Ekrem İmamoğlu’na nasıl sahip çıktığını gösteriyor” diye belirtti.
‘Süreç tümüyle siyasal’
İçişleri Bakanlığı’nın, ‘terör soruşturmaları’ kapsamında belediye başkanlarını görevden alma yetkisi olduğunu söyleyen Günaydın, şunları kaydetti:
Terör soruşturmaları kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da birçok belediyeye kayyum atadılar. Bu anayasal idari vesayet yetkisi gibi duruyor. Ama burada bağımsız bir gözlemciyi ikna edecek bir kalitede hukuk normlarının uygulanması gerekir. Bunun yerine bu sürecin tümüyle siyasallaştırılarak uygulandığı konusunda hiçbirimizin tereddütü yok. Dolayısıyla kayyum atayamazlar, atamayacaklar yorumu yapılabilecek bir yorum değildir. Yapabilirler. Ayrıca görevden alma sonrası belediye meclisi içinden de bir kişi seçebilirler. Ama bütün bunlar yaptıklarına pişman olacakları bir süreci açacaktır.