İmralı Tespit Raporu: Temel hakların yok sayıldığı bir mekan

İmralı Tespit Raporu: Temel hakların yok sayıldığı bir mekan

İmralı Cezaevi’nde son 1 yılda yaşanan hak ihlallerine ilişkin rapor açıklayan Asrın Hukuk Bürosu, “İmralı ağırlaştırılmış infaz rejiminin başından bu yana bir işkence rejimi olduğu uluslararası nitelikte karar altına alınmıştır” dedi.

Asrın Hukuk Bürosu, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bulunduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde son bir yılda yaşanan hak ihlali raporunu Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

Toplantıya Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının yanı sıra Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Yönetim Kurulu üyesi Ümit Efe, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Eşbaşkanı avukat Eylem Arzu Kayaoğlu katıldı.

İmralı Cezaevi’nin Şubat 1999’da Öcalan’a özgü inşa edilmiş tek kişilik bir ada cezaevi olduğu belirtilen raporda, İmralı Cezaevi’nde iç hukuk ve uluslararası hukukun devre dışı bırakıldığına vurgu yapıldı.

Özgürlüklerin ihlal edildiği bir mekan

1999’dan bugüne kadar da kişiye özel statü ve uygulamalarla yönetildiğine vurgu yapılan raporda, “Burada tutulan müvekkillerimiz; Sayın Abdullah Öcalan geride kalan 23 yıl boyunca, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ise adada bulundukları 7 yıl boyunca ‘İmralı Tecrit Sistemi’ dediğimiz ağırlaştırılmış infaz rejiminde, olağanüstü tecrit koşullarında tutulmuşlardır. Anayasa’da, uluslararası sözleşmelerde ve yasalarda tanınan; avukatları ile görüşme hakları, aile bireyleri ile görüşme hakları, telefon ile görüşme hakları ve dış dünya ile mektup, faks ve her türlü iletişim araçlarıyla haberleşme hakları ortadan kaldırılmış vaziyettedir. Kısaca kurulduğu günden bugüne İmralı Ada Hapishanesi, temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiği bir mekândır” denildi.

‘Mekanizma işlevsiz’

İmralı’da tutulan müvekkillerinden 25 Mart 2021 tarihinden beri hiç bir şekilde haber alamadıklarının altını çizilen raporda “Bundan dolayı sağlık durumları, tutulma koşulları, pandemi ile ilgili tedbir ve gelişmeler, hukuki durumları ve benzeri diğer boyutlar hakkında herhangi bir bilgiye sahip olunamamıştır. Müvekkillerin maddi ve manevi bütünlüklerinin korunup korunamadığına dair derin kaygılara yol açan haber alamama hali mevcuttur. Özellikle 2016 yılında ilan edilen olağanüstü hal ve sonrasında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler sonucunda oluşturulmaya çalışılan yeni, ancak otoriter ve baskıcı yönetim şekli hukuksal-politik-yönetsel alanlarda birçok değişim yaratmıştır. Bu yönüyle geçmiş dönem gibi 2021 yılı da hukuki güvenliğin ve hukuki öngörülebilirliğin olmadığı, aynı zamanda hukuki denetleme mekanizmalarının işlevsiz olduğu bir yıl olmuştur” ifadelerine yer verildi.

Raporun devamında ise İmralı’da tutulanların mevcut koşullarını ise şöyle özetlendi:

Abdullah Öcalan

  • 15 Şubat 1999 tarihinden beri İmralı Hapishanesi’nde tek kişilik hücrede tutulmaktadır.
  • İlk on yıl boyunca hapishanede tek başına tutulmuştur. Daha sonra ise hafta içi günün 23 saati, hafta sonu 24 saat boyunca yine tek başına tutulmuştur.
  • İlk 12 yıl boyunca avukat ile görüşme hakları haftada bir gün bir saat ile sınırlı tutulmuş ancak bu sınırlı hakları dahi sürekli bir şekilde engellenmiştir.
  • 27 Temmuz 2011 tarihinden bu güne 11 yıl boyunca yalnızca Mayıs-Ağustos 2019 Tarihlerinde 5 avukat görüşü gerçekleştirebilmiştir. Bu beş görüşmenin sonuncusu ise 7 Ağustos 2019 tarihlidir.
  • 2014 yılından bu yana yalnızca 5 aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
  • Son yüz yüze yapılan görüşme 3 Mart 2020 tarihinde kardeşi ile yapabildiği görüşmedir.
  • İlk günden bugüne yalnızca 27 Nisan 2020 ile 25 Mart 2021 tarihlerinde olmak üzere 2 defa telefon ile görüşme gerçekleştirebilmiştir.
  • 25 Mart 2021 tarihli son telefon görüşmesi çok kısa süre içinde yarıda kesilmiş ve görüşmeye devam edilememiştir. O günden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır.

Hamili Yıldırım 

  • İmralı Adasına getirildiği Mayıs 2015 tarihinden bugüne kadar avukatlarıyla tek bir görüşmesine dahi izin verilmemiştir.
  • 7 yıl boyunca yalnızca 2 defa aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
  • Kendisi ile yüz yüze yapılan son görüşme 12 Ağustos 2019 tarihli aile görüşmesidir.
  • 27 Nisan 2020 ile 25 Mart 2021 tarihlerinde olmak üzere yalnızca 2 defa telefon ile görüşme gerçekleştirebilmiştir.
  • 25 Mart 2021 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır.

Ömer Hayri Konar

  • İmralı Ada Hapishanesine getirildiği 16-17 Mart 2015 tarihinden bugüne kadar avukatlarıyla görüşmesine hiçbir zaman izin verilmemiştir.
  • 7 yıl boyunca yalnızca 3 defa aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
  • Kendisi ile yüz yüze yapılan son görüşme 3 Mart 2020 tarihli aile görüşmesidir.
  • İmralı Ada Hapishanesine getirildiği tarihten sonra 27 Nisan 2020 tarihinde de salgın hastalık gerekçesiyle bir defaya mahsus telefon ile görüşme yapmasına olanak tanınmıştır.
  • 25 Mart 2021 tarihli telefon görüşmesine ise içinde tutulduğu koşulları protesto ettiği gerekçesiyle çıkmadığı savcılık tarafından aileye iletilmiştir.
  • 27 Nisan 2020 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır.

Veysi Ateş

  • İmralı Ada Hapishanesine getirildiği 16-17 Mart 2015 tarihinden bugüne kadar avukatlarıyla görüşmesine hiçbir zaman izin verilmemiştir.
  • 7 yıl boyunca yalnızca 3 defa aile görüşü gerçekleştirebilmiştir.
  • Kendisi ile yüz yüze yapılan son görüşme 3 Mart 2020 tarihli aile görüşmesidir.
  • 27 Nisan 2020 tarihinde de salgın hastalık gerekçesiyle bir defaya mahsus telefon ile görüşme yapmasına olanak tanınmıştır.
  • 25 Mart 2021 tarihli telefon görüşmesine ise içinde tutulduğu koşulları protesto ettiği gerekçesiyle çıkmadığı savcılık tarafından aileye iletilmiştir.
  • 27 Nisan 2020 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamamaktadır.

Disiplin cezaları

Raporda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İmralı Cezaevi İdaresi’ne yapılan aile ve avukat görüş başvurularının tamamının sonuçsuz kaldığı ifade edilirken, İmralı Disiplin Kurulu tarafından sürekli olarak Öcalan ve diğer tutuklulara hukuksuz şekilde disiplin cezası uygulandığına dikkat çekildi.

Başvurular sonuçsuz

İmralı’da uygulanan tecride ilişkin başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Türkiye’de birçok başvuru yaptıklarını belirten Öcalan’ın avukatları ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni birçok maddesinin açık ihlaline rağmen bir sonuç alamadıklarının altını çizdiler.

CPT’ye yapılan başvurulara da dikkat çekilen raporda “Ancak 2021 yılı, İmralı Tecrit Sistemi karşısında herhangi bir adım atmayan CPT’nin de işlevsiz ve etkisiz kaldığı bir yıl olmuştur” ifadelerine yer verdi.

Ulusal ve uluslararası hukukun ihlali anlamına gelen İmralı infaz rejimi sisteminden vazgeçilmesi gerektiğinin altı çizilen raporda “Sayın Öcalan’a özgü gelişen ve tüm Türkiye’de işkence niteliğinde uygulanan ağırlaştırılmış infaz rejiminin elbette değişmesi gerekmektedir. Bu kararın gereğinin yerine getirilmesi ancak ağır tecrit koşullarında 23 yılını geride bırakan Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ile mümkündür” denildi.

Tespit ve sonuçlar

Raporun sonuç bölümünde ise tespit ve sonuçları ise şu şekilde sıralandı:

  • Türkiye’nin egemenlik sınırları içerisinde, Marmara Denizi’nde bulunan İmralı Cezaevi, işkence yasağına, temel hak ve özgürlüklere, evrensel ilke ve kurallar ile demokratik değerlere aykırı olarak İmralı Tecrit Sistemi ile yönetilmektedir. Sayın Abdullah Öcalan 23 yıldır bugün en ağırını yaşadığı işkence koşullarına maruz bırakılmaktadır. Konar, Aktaş ve Yıldırım da bu sisteme dahil edilerek İmralı Ada Hapishanesinde bulundukları 7 yıl boyunca işkence ve insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılmışlardır.
  •  Öcalan ve diğer müvekkillerimizden haber alamadığımız 2021 yılı tecridin en ağır boyuta ulaştığı bir yıl olmuştur. Kendilerinden 25 Mart 2021 tarihinden bugüne kadar hiçbir şekilde haber alınamamış, dış dünya ile olan tüm bağları koparılmıştır.
  • Aile ve avukatlarının bütün başvuruları sonuçsuz bırakılmış ve hiçbir ziyarete izin verilmemiştir. Aynı şekilde telefon ve mektup ile ulaşma imkânı da bırakılmamıştır.
  • 2021 yılı boyunca; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. Maddesinde düzenlenen işkence yasağı, 6. Maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, 8. Maddesinde düzenlenen aile ve özel hayata saygı ile haberleşme hakkı, 13. Maddesinde düzenlenen etkili başvuru yolu ile hak ve özgürlüklerin amaç dışı kısıtlanmasını yasaklayan 18. Maddesi ihlal edilmiştir.
  • İmralı Tecrit Sisteminin uygulayıcıları tarafından negatif ve pozitif bütün yükümlülükler ihlal edilerek suç işlenmiştir.
  • 23 yılını geride bırakan İmralı sürecinde tüm ülkede yaşanan deneyimler şunu çok iyi göstermiştir ki; ne zaman Kürt meselesine yaklaşım konusunda güvenlik politikaları ön plana çıkarılmışsa İmralı Ada Hapishanesi’nde uygulanan tecrit de bu politikalara paralel bir şekilde derinleştirilmiştir. Özellikle son 6-7 yıl bunun en ağır dönemi olmuştur.
  • Aynı şekilde İmralı’da tecridin ağırlaştırılması, Türkiye’de hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına yol açmaktadır. Bugün de ülkenin içinde bulunduğu koşullar ile İmralı’daki mutlak tecrit/haber alamama hali neden-sonuç ilişkisi içinde gelişmektedir. Bir yandan İmralı’da mutlak haber alamama durumu söz konusu olup, her türlü temas engellenirken, ülke de sosyal, kültürel, siyasal, hukuksal, ekonomik vb. çoklu boyutlarda kriz ve bunalım halini yaşamaktadır.
  • Böylece; Anayasa, AİHS ve diğer hukuksal bağıtların yok sayıldığı İmralı Tecrit Sistemi, Türkiye’de hukuk ve demokrasi dışı bir yaşamın inşa edilmesine neden olmaktadır.
  • Öcalan’ın toplum ile diyalog kurabildiği zamanlar ise bütün Türkiye halklarına umut veren, nefes aldıran zamanlar olmuştur.
  • Öcalan, Kürt Meselesinde demokratik, anayasal ve barışçıl bir çözümden yana olduğunu her seferinde deklare etmiştir. 23 yıllık İmralı sürecinde de diyalog ve çözüm karşıtı güçlere karşı, göz ardı edilemeyecek bir barış ve yaşatma siyasetini inşa ederek tarihsel rolünü oynamıştır. Sayın Öcalan’ın öngördüğü onurlu barış, tüm çözüm karşıtı güçlere rağmen, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacak, Ortadoğu’nun daha yaşanılır bir coğrafya olmasını sağlayacaktır.
  • Siyasal, sosyal ve hukuksal tüm parametreler Sayın Öcalan ve diğer Müvekkiller ile derhal aile ve avukat ziyaretlerinin önünün açılmasını, kendilerinden haber alınmasının, özgürlük ve güvenlik koşullarının sağlanmasını ve Kürt meselesinde diyalog ve müzakere siyasetine geçilmesini dayatmaktadır.