‘İnfaz yakma ceza içerisinde cezalandırma yöntemi’

‘İnfaz yakma ceza içerisinde cezalandırma yöntemi’

ÖHD İstanbul Şube Hapishane Komisyonu Eş sözcüsü Avukat Destina Yıldız, tahliyesi gelen tutukluların infaz yakmalarla tahliyesinin engellendiğine dikkat çekerek, “Devletin bir cezalandırma ve intikam alma politikasıdır. Tahliyesi gelen mahpuslar, absürt gerekçelerle tahliye edilmiyor. Ağır hasta tutukluların cezaevinde kalamayacağına dair bir sürü sağlık raporu olmasına rağmen tahliye edilmiyorlar” dedi.

Haber: Yadigar Aygün

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği 10 Aralık 1948 yılından itibaren her 10 Aralık, İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor.

İnsan hakları ihlalleri ile gündeme gelen Türkiye’de ise en büyük ihlal alanlarından biri cezaevleri. Tutuklular en temel haklarını bile kullanamıyor, ağır tecrit politikaları uzun yıllardır sürüyor.

Her geçen gün hak ihlallerinin arttığı cezaevlerinde pandemi gerekçesiyle alınan önlemler yeni hak ihlallerine dönüştü. Ayrıca tutuklular, infazlarının yakılması ile karşı karşıya. Hakkında disiplin cezası bulunan hükümlülerin infazları yakılıyor. Adli Tıp Kurumu raporlarına göre ‘cezaevinde kalamaz’ raporu olan ağır hasta tutuklular tahliye edilmiyor.

1 Ocak 2021’den itibaren uygulamaya başlanan ‘iyi hal’ tespitinde, 6 ayda bir idare ve gözlem kurulunca değerlendirmeye tabi tutulma uygulaması ile birlikte, cezaevlerindeki koşullu salıverme şartları oluşmuş hükümlüler, idare ve gözlem kurulunun keyfi raporlarıyla iyi halli sayılmadığı için koşullu salıverme hakkından faydalanamıyor. Bu kişiler içinde ağır hasta tutsaklarda bulunuyor.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Hapishane Komisyonu Eş sözcüsü Avukat Destina Yıldız ile hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini, tutukluların infazlarının yakılmasını ve hasta tutukluların durumunu konuştuk.

Tahliyeler engelleniyor

Avukat Destina Yıldız, yeni getirilen İnfaz Kanunu ile birlikte tutukluların tahliyesinin engellenmesinin bir hak ihlali olduğunu belirtti.

İdare Gözlem Kararları koşullu salıverilme hakkı mahpusların tahliyelerin, etkileyen bir durum. Bu yeni yasa ile birlikte denetimli serbestlik ve açık cezaevine geçmeyi de engelliyor. Önceden sadece bir disiplin cezası olmaması bir mahpusun iyi halli olması için yeterli kabul ediliyordu. Yeni yönetmelikten sonra kriterler değiştirildi. Mahpusun içeride yaptığı her hareket değerlendirmeye tabi tutuluyor. Mahpuslara, pişman olup olmama konusunu dayatıyorlar. Bir mahpus işlediği suçtan pişmanlık duymuyorsa tahliye edilmesinin önü kapatılmış durumda. İnfaz erteleme, özellikle siyasi mahpuslar ve düşünce suçları açısından mahpuslara dayatılıyor. Bu yeni yönetmeliğe göre bir kadın meşru müdafaa hakkını kullanıp kendisine işkence ve kötü muamele uygulayan, kendi yaşam hakkını ihlal eden eşine karşı uyguladığı meşru savunmadan pişman olması bekleniyor.

‘İntikam alma politikası’

İnfaz yakmaları, ‘Devletin bir cezalandırma ve intikam alma politikasıdır’ diye tanımlayan Yıldız, bunların mantıklı bir açıklaması olmadığını söyledi.

“Tahliyesi gelen bir mahpusu tahliye etmemek absürt bir durum. Devletin intikam alma çabasıdır. İnfaz erteleme ceza içerisinde cezalandırma yöntemi olarak yorumlanabilir. Bizlere gelen İdare Gözlem Kararlarında çok saçma sapan gerekçeler var. Mahpusun içeride su ve elektrik tasarrufu yapmadığı gibi iddialar var. Zaten mahpuslar suyu ve elektriği kotalı uygulanıyor. Bu kotanın üzerine çıkamıyorlar. Buna rağmen mahpusların su tasarrufu veya elektrik tasarrufu yapmadığı iddia ediliyor. Mahpusun sadece hapishane kütüphanesinden okuduğu kitap sayısı dikkate alınıyor. Dışarıdan alıp okuduğu kitaplar dikkate alınmıyor. İdare bunu göz önünde bulundurup mahpusun tahliyesini engelliyor”

Sağlık raporu olmasına rağmen tahliye edilmiyorlar

Avukat Yıldız, ağır hasta tutukluların ‘cezaevinde kalamaz’ raporları olmasına rağmen tahliye edilmediğinin altını şu sözlerle çizdi:

Mehmet Emin Özkan, çok yaşlı bir hasta mahpus. Cezaevinde kalamayacağına dair bir sürü sağlık raporu var. Buna rağmen tahliye edilmiyor olmasının hukuken vicdanen bir açıklaması yok. Yine Aysel Tuğluk, aynı şekilde cezaevinde kalamaz raporları olmasına rağmen tahliye edilmiyor. ATK, son dönemde daha siyasi kararlar veriyor. Hapishanede kalamayacak insanlara bile hapishanelerde kalabilir raporu veriyor. ATK, siyasi iktidardan çekinceleri olabiliyor. Oldu ki hapishanede kalamaz raporu alsanız bu seferde siyasi suçlarda terörle mücadeleye yazı yazılıyor. ATK’dan rapor alsanız bile Terörle Mücadele, bunu engellemeye çalışıyor. Mahpuslara verilen cezalar yetersiz bulunuyor. Mehmet Emin Özkan’ın yıllardır yaşadığı işkenceyi yetersiz bulunuyor ve daha fazla cezalandırmaya çalışıyor. Hasta mahpuslar ölümün eşiğine geldiğinde tahliye ediliyor. Öleceğinden emin oldukları için tahliye edilen mahpuslar var. Tahliye edildikten çok kısa süre sonra dışarıda hayatını kaybeden mahpuslar var.

‘İnfaz Kanunu’nda değişiklik yapılmalı’

Avukat Yıldız, İnfaz Kanunu’nda değişiklik yapılması gerektiğini vurgulayarak hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine karşı toplumun duyarlı olması gerektiğini söyledi.

Yıldız, “İnsanların hapishanelere karşı daha duyarlı olması gerekiyor. Özellikle yaşadığımız ülke hepimiz için potansiyel bir yer hapishane. En ufak bir düşünce açıklamasında bile kendimizi hapishanede bulabiliyoruz. Dışarıdan bir tepki gelmediği zaman hapishanedekiler tek başına bunun mücadelesini vermiyorlar. Açlık grevi ve ölümlerle sonuçlanıyor. Bunların yaşanmaması için dışarıdaki insanların daha duyarlı olması gerekiyor. Kamuoyunun tepkisini ortaya koyabilmesi lazım. İnfaz ertelemeler ile ilgili olarak yasal değişikliklerin sağlanması gerekiyor. İnsanlar hapishanelere karşı daha duyarlı olabilmeli, ses çıkarabilmeli ve mücadele edilmelidir” diye konuştu.

Bin 605 hasta tutuklu

İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre hapishanelerde 10 Haziran 2020 tarihi itibariyle 604’ü ağır olmak üzere toplam bin 605 hasta mahpus bulunmaktadır.

TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin tespitlerine göre en az 9 mahpus Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

İHD’nin 2021 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarındaki verilerine göre Türkiye’nin çeşitli hapishanelerinde 17 tutuklu yaşamını yitirdi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre hasta tutukluların tedaviye erişememesi işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında değerlendiriliyor.

İnsan hakları dernekleri ve insan hakları savunucularına göre, Türkiye’de ağır hasta tutukluların durumu gün geçtikçe kötüye gidiyor.

Tuğluk ve Özkan

Bu tutuklulardan ikisi de Aysel Tuğluk ve Mehmet Emin Özkan.

Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) yönelik operasyon kapsamında 2016 yılının Aralık ayında tutuklanan eski milletvekili Aysel Tuğluk, hastalığı nedeniyle hayatını tek başına idame ettiremiyor.

Avukatları durumunun kötüye gittiğini belirtirken, geçtiğimiz Eylül ayında İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK), Tuğluk hakkında “Cezaevi şartlarında infazına devam ettirebilir” kararı verdi.

83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan ise henüz ispat edilmemiş bir suç nedeniyle 26 yıldır cezaevinde tutuluyor. Özkan, cezaevinde çok sayıda hastalığa yakalandı, 5 kez kalp krizi geçirdi, 4 kez anjiyo oldu.

10’dan fazla hastalığı bulunan ve kendi ihtiyaçlarını gideremeyen Özkan’ın 2015 yılında yüzde 87 oranında ağır hasta olduğu ve cezaevinde kalamayacağı yönünde verilen rapor 2019’da yapılan bir başka kontrolde kaldırıldı.

Geçtiğimiz aylarda Özkan’ın hastanede yatağa da kelepçelendiği ve tedavisinin bu şekilde yapıldığı ortaya çıkmıştı. Yapılan tüm girişimlere rağmen tahliye edilmeyen ve Covid-19’a yakalanan ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan durumunun ağırlaşması üzerine hastaneye kaldırıldı.