İngiltere ve Galler Barosu: Cumartesi Anneleri’nin eylemine müdahale cezalandırma amacı taşıyor

İngiltere ve Galler Barosu: Cumartesi Anneleri’nin eylemine müdahale cezalandırma amacı taşıyor

Cumartesi Anneleri yargılandığı davaya görüş bildiren İngiltere ve Galler Barosu, polis müdahalesinin amacının eylemi düzenleyenlerin sesini kısmak ve cezalandırma amacı taşıdığını belirtti.

Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle 25 Ağustos 2018 tarihinde eylemlerinin 700’üncü haftasında toplandıkları Galatasaray Meydanı’nda polis müdahalesi ile gözaltına alınan Cumartesi Anneleri hakkında “İzinsiz toplantı ve gösteri yapmak” suçlamasıyla açılan davanın 3’üncü duruşması yarın görülecek.

Çağlayan’da bulunan İstanbul 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde 46 kişinin yargılandığı duruşma öncesi, İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi ve Küresel İfade Özgürlüğü Kampanyası, davaya ilişkin “Uluslararası İnsan Hakları ve Protesto Hakkına dair Uzman Görüşü” sundu.

AİHS ve AİHM hatırlatması

25 sayfalık görüşte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) toplantı ve gösteri hakkını düzenleyen maddelere işaret edildi. Cumartesi Anneleri’nin yaptığı eylemin kamuya açık ve barışçıl olduğu ifade edilen görüşte, polisin yaptığı müdahalenin eylemi düzenleyen kişileri susturmak, cesaretlerini kırmak ve cezalandırma amacı taşıdığı kaydedildi.

‘Kabul edilemez’

Barışçıl toplantıya katılanların cezai yaptırma tabi tutulmasının kabul edilemez olduğu ifade edilen görüşte, bu toplantılara dönük orantısız ve sert yaptırımların uygulamasının doğru olmadığı belirtildi. Türkiye’nin uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmediğinin vurgulandığı görüşte, “700. hafta protestosunun AİHS’nin 11. maddesinin (ve ICCPR’nin 21. maddesinin) koruması altında olup olmadığı, bir başka deyişle sanıkların barışçıl toplanma haklarını kullanıp kullanmadıklarıdır. Bizim görüşümüze göre, bunun böyle olduğunu gösteren bariz işaretler vardır” denildi.

‘Siyasi söylem hakkı daha güçlü korunmalı’

Cumartesi Annelerinin 700’üncü haftaya kadar düzenledikleri hiçbir eylemde, şiddete teşvik etme niyetinde olmadıklarının kaydedildiği görüşte, “Oturma eyleminin amacının, Türk yetkililerin zorla kaybettirilme hadiselerine dahil oldukları iddialarına ve ayrıca yetkililerin kaybedilen kişilerin akıbetlerine dair bilgi sağlamamaları ve sorumlulara hesap sormamalarına dikkat çekmek ve bunları protesto etmek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 700. hafta gösterisinin mesajının doğası gereği ‘siyasi’ olduğu sonucuna varmak için yeterli sebep bulunduğu görülmektedir. Yukarıda bahsedildiği üzere, siyasi söylem daha güçlü korumaya tabidir” diye ifadelerine yer verildi.

‘Kaymakamlığın yasak kararı araştırılmalı’

Eylemi yasaklayan Kaymakamlık kararına işaret edilen görüşte, bu kararın hukuka uygun olup olmadığının mahkeme tarafından araştırılması istendi. Görüşte, “Bir müdahale, yalnızca uygulanabilir sözleşme hükümlerinde açıkça sıralanmış meşru amaçlardan birini (veya daha fazlasını) taşıması durumunda hukuka uygun olacaktır. Mevcut davada gözlemlenen müdahalelerin bu şartı sağlayıp sağlamadığını sorgulamak için pek çok gerekçe mevcuttur” diye kaydedildi.

‘Kamu düzenine tehdit yok’

Cumartesi Annelerinin düzenlediği eylemin kamu düzenine yönelik herhangi bir tehlike veya bir şiddet tehdidi oluşturduğuna dair hiçbir kanıt olmadığının altı çizildiği görüşte, “Bu da yakın bir ciddi şiddet tehdidine ilişkin açık delil şartının karşılanmamış olduğunu göstermektedir” diye belirtildi. Görüşte ayrıca eylem nedeniyle rahatsızlığını sanal medya üzerinden dile getiren bir kullanıcı nedeniyle müdahale edilmesinin kabul edilmez olduğunu kaydedildi. Eyleme müdahale etmeye bunun gerekçe olarak sunulamayacağının belirtildiği görüşte, “Toplantının mesajının tartışmalı ve hatta başkalarını rencide edici nitelikte olabileceği gerekçesiyle toplanma hakkına müdahale edilmesi meşru değildir” diye aktarıldı.

IŞİD bahanesi sorunlu

Eylemin yasaklanmasına Kaymakamlık tarafından “Olası DAİŞ saldırısının engellenmesi” gerekçesinin yasaklamaya gerekçe olunmayacağının belirtildiği görüşte, “Bu davada, sanıklar, söz konusu bilginin Kaymakamlık Kararı’ndan iki yıl üç ay kadar daha eski tarihli olduğunu belirtmişlerdir. Bu da doğal olarak, bunun toplanmayı yasaklamak için bir bahane olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda soru işaretleri uyandırmaktadır” ifadelerine yer verildi.

AİHS’in iki maddesine aykırı 

Davanın eylemi düzenleyen kişilerin toplantı ve gösteri hakkına müdahale olduğunun vurgulandığı görüşte, bu müdahalenin AİHS’in 11 ve 18’inci maddelerine aykırı olduğuna dikkat çekildi. Görüşte, “Herhangi bir müdahale demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı olmalıdır. Mevcut en az kısıtlayıcı araçları kullanmalıdır. Bu davada, gereklilik ve orantılılık koşullarının karşılanıp karşılanmadığı konusunda ciddi şüpheler bulunduğunu düşünüyoruz” ifadeleri üzerinde duruldu.

Görüşte, ayrıca polisin plastik mermi ve biber gazını gelişi güzel kullanmasının hukuka aykırı olduğu tespiti paylaşıldı.

HABER MERKEZİ