Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, Kara Surları’nın İBB tarafından yapılan restorasyonunda bostanların zarar görmesine tepki gösterdi. Açıklamada, “İstanbul’un bostanları ve surları, birini diğerine tercih etmek zorunda kalmadan beraber korunmalıdır. Surlar, bostanlarıyla yaşasın!” denildi.
Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası’nda, Yedikule Bostanları’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları nedeniyle bostanların zarar görmesine dair bir açıklama yaptı.
Açıklamaya Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi üyeleri, Prof. Dr. Cemal Kafadar, Prof. Dr. Asu Aksoy, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turan katıldı.
Açıklamada, bostanların öncesi ve sonrasına dair fotoğraflar gösterildi. Bostan alanlarında iş makinelerinin çalıştığının altı çizildi ve rulo çim serildiği bilgisi paylaşıldı.
Konuşma yapan Prof. Dr. Cemal Kafadar, ilk olarak 2013 yılında bostanları korumak için bir araya geldiklerini ama yaklaşık 10 yıllık sürede bostanlardaki tahribatın devam ettiğini ifade etti.
Dünya Mirası alanlarından biri olan Kara Surları ve bostanların dünya genelinde nadir görülen peyzaj miraslarından olduğunu vurgulayan Kafadar, “Kara Surları ve bostan birlikteliğinin neden birlikte korunması gerektiğinin önemine tekrar dikkat çekmek istiyoruz” dedi.
‘Yedikule Bostanları bize miras’
Prof. Dr. Asu Aksoy ise girişim adına basın açıklamasını okudu.
Aksoy’un okuduğu açıklamada şunlar öne çıktı:
İstanbul, Kara Surlarının inşa edildiği günden beri bostancılık faaliyetlerine ev sahipliği yapıyor. Üç devlet görmüş bu bostanlar, yüzyıllar boyunca çeşitli idari kararlarla koruma altına alınmış ve surlarla bir bütün olarak gelecek kuşaklara, yani bizlere ve bostancılarına miras bırakılmıştır. Ancak, İstanbul’un çok yakın zamana kadar neredeyse her semtinde karşılaştığımız bostanlarının başına gelen, Kara Surları ile bütünleşik olarak gelişmiş bostanların da başına gelmiştir. Yedikule Bostanları bunlardan biridir.
Bölgedeki bostanların yıkımı 1960’larda hızlanmış, 2000’lerde ise bostanları şehirden tümüyle silecek bir noktaya gelmiştir. Örneğin, 2013’te Yedikule Kapı ve Belgradkapı arasındaki Sur İçi bostanlarının bir kısmı moloza gömülmüştür ve hala da molozun altında yatmaktadır.
‘Restorasyon çalışmalarında bostanlar tahrip ediliyor’
Kara Surları’nda beklenen restorasyonun 2021’de başladığını ifade eden Aksoy, şöyle davam etti:
Bugün, üzülerek belirtmeliyiz ki Yedikule bostanları bir kez daha parça parça yıkılıyor. İBB tarafından restorasyon doğrultusunda geliştirilen projeler arasında ‘Mevlanakapı Karakolu Restorasyonu ve Kara Surları Ziyaretçi Merkezi’, ‘Sulukule Kara Surları Restorasyon Uygulaması’, ‘Silivrikapı Hipojesi’ ve ‘Belgradkapı T15-T19 Arası Kara Surları Uygulaması’ dahil birkaç noktada surların korunması ve güçlendirilmesi için elzem olan çalışmalar yer alıyordu.
Kara Surlarında devam eden çalışmalar ve projelerle ilgili kritik bir noktaya dikkatinizi çekmeliyiz: Mevlanakapı ve Yedikule arasında hayata geçirilmek istenen projeler aynı zamanda bostancıların halihazırda dört mevsim toprağı işlediği Tarihi Yedikule Sur Dışı Bostanları olarak adlandırdığımız alandan geçmektedir. Böylesi bir yanyanalık her şehre nasip olmayacak bir kültürel peyzaj değeri iken bu restorasyon çalışmaları sırasında bostancıların yerlerinden çıkarıldıklarını ve bostanların tahrip edildiklerini görüyoruz.
Restorasyon çalışmaları sırasında, 2021 başından günümüze kadar Silivrikapı – Yedikule Kapı arasında 9 bostan yok edildi. Aralık 2022’de yaptığımız ziyaretlerde, sur restorasyonunun Belgradkapı – Silivrikapı etabında, surların peribolos bölümünde iş makinelerinin bir süredir aralıksız çalıştığını, kepçelerle toprağın derin bir şekilde kazıldığını, zeminin yer yer 3 ila 4 metre aralığında düşürüldüğünü gördük.
Bu çalışmalar için bostancılar bostancılık yaptıkları alandan çıkarıldılar. Daha yeni ekilmiş, toprakta büyümeyi bekleyen kış sebzeleriyle beraber bostanlar alt üst edildi. Yüzlerce yıldır burada yetişen marullar, maydanozlar ve yadigar tohumlar tarihin izlerini taşıyan ve bilimsel araştırmalar için bir arşiv barındıran bostan toprağıyla beraber yerlerinden edildiler.
‘Surlar, bostanlarıyla yaşasın’
Katılımcı bir süreç işlemediği üzgün ve kızgın oldukları vurgulanan açıklamada, “Sur-bostan birlikteliği için yıllardır mücadele verenler, yani bostancılar, akademisyenler, Tarihi Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi gibi toplumsal hareketler sürece dahil edilmiyor” denildi.
Aksoy, açıklamayı şu şekilde sonlandırdı:
Kara Surlarının restore edilerek bu kültür mirasına sahip çıkılması hepimizi sevindiriyor. Hiçbirimiz restorasyona karşı değiliz. Ancak, hep vurguladığımız gibi: İstanbul’un bostanları ve surları, birini diğerine tercih etmek zorunda kalmadan beraber korunmalıdır. Surlar, bostanlarıyla yaşasın!
Açıklamanın sonunda, ‘Surlar, bostanlarıyla yaşasın’ sloganı ile 14 Ocak Cumartesi günü saat 14:00’da Yedikule Bostanlarında tarihçi Prof. Dr.Cemal Kafadar ile açık ders yapılacağı bilgisi paylaşıldı.
İBB’nin projelerini ve bostanlardaki kazı ve çimlendirme çalışmalarını Yedikule Bostanları Girişimi’nden İnanç Kıran ve Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turan Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Kurul kararlarına itirazımızı sürdürüyoruz’
Yedikule Bostanları’na dair geliştirilen projelerin kurul onaylarıyla gerçekleştirildiğini ve bu projelerin hayata geçirilmesinde kurulların önünde hiçbir engel olmadığını belirten Kıran şunları ifade etti:
Kurul kararlarına itirazlarımızı sürdürüyoruz ama itirazlar bir üst kurulda değerlendiriliyor. Şu an yıkımların olduğu alanlarda bir proje var mı yok mu herhangi bir cevap alamıyoruz. Ki bunun müze denetiminde yapılıp yapılmaması mevzusu da var. Buna dair de bir cevap bekliyoruz. Bilgiler ve deşifrelerle beraber sorularımız ilgili kurumlara ilettik ve cevap gelmesini bekliyoruz.
Bostanlarda iş makineleriyle çalışmalar yapıldığını ve kepçelerle kazıldığını söyleyen Kıran, “Bu alana dair İBB’nin de nasıl bir proje geliştirildiğini bilmiyoruz. Sadece T15 – T19 burçları arası Kara Surları uygulama projesi var. Belgrad Kara Surları ile ilgili projenin kurula sunulduğunu öğrendik. Bunu da sorduk ama henüz kuruldan da bir cevap alamadık” diye konuştu.
‘Rulo çimlerle toprağın monokültürünü bozuyorlar’
Ziraat Mühendisleri Odası’ndan Gökhan Turan, sulamanın çok zor olduğu bir iklimde yaşadığımızı vurgulayarak, “Toprağın monokültürünü bozuyorlar” dedi.
Turan şunları kaydetti:
Ortalama altı dönümlük arazinin içerisine ne ekebiliriz? Mesela 30 bin adet marul ortalama çıkacaktır. Domates ekmeye kalkarsak ortalama 20 tondan bahsedebiliriz, lahana ekersek 20 bin adetten bahsediyoruz. Bunlar az rakamlar değil. Bunları başka bir yerden getirmeye kalkarsak, hepsini bir defa da getiremeyeceğimiz için parça parça getirmek zorunda kalırız. Her bir getirdiğimizin karbon adımını hesaplamamız gerekiyor. Bunların doğaya vermiş olduğu zararı hesaplamamız gerekiyor.
Tarlaların ve bahçelerin derin sürüldüğünü belirten Turan, bostanlarda makine kullanılamayacağını ve bostancıların 20 ile 30 cm derinliği kullandıklarını vurgulayarak şöyle devam etti:
O toprağın yapısı rulo çimle bozulmamalı. Bu alanlara konulan çimler monokültürü bozar, verimliliği azaltır. Bu ülkede yıllarca pancar, mısır bunlar hep monokültür olarak ekildi. Çim de bir monokültürdür ve bunun dönüşü olmaz. Çim alanların hiçbiri toprak alan olarak dönüştürülemez. Moda Bostanı’nı yıllardan beri ehlileştirmeye çalışıyoruz ve ehlileştiremediğimiz için belediye kutuların içinde toprak getiriyor. Bu sebeple Yedikule Bostanına çim döşenmesi kabul edilemez.
‘Sosyal belediyecilik anlayışı bekliyoruz’
Bostanların korunmasına dair daha önceki yönetime de aynı şeyleri söylediklerini ifade eden Turan, şöyle devam etti:
Sosyal belediyecilik adına gelinen bir noktada yapılmaması gereken bir şey yapılıyor. Kendi kent konseylerinde dahi alınan kararları elemine edebiliyorlar.
60’lı yıllardan beri göz koyulan bir alan Yedikule Bostanları. Anadolu Yakasındaki bostanları bitirdiler. Birkaç tanesini ancak kurtarabildik. Yeşil alan ve insanların beslenme alanı değerlendirilemiyor. Tarım politikalarımız aynı. İktidarlar ‘biz dışardan ürünleri alırız, tarım alanlarını inşaat alanlarına çeviririz’ diyor. Aynı şeyleri burada sosyal belediyecilik yapan kurumdan beklemiyorum ben. Süreci bizimle, bostancı ile yürütmek gerekiyor.