14 Mayıs seçimleri yaklaşıyor. Siyasetçiler meydanda toplanan seçmenlere seslenirken, kendi ideolojik hatlarını ve söylem tertibatlarını da gösteriyor. Seçimin son düzlüğüne girerken “kazanma hırsı” ile “hayata bakış açıları” arasındaki mesafe kısalıyor. Kısalan mesafelerden sızan söylem tertibatları partilerin vaatlerini, toplumu okuma rehberlerini, tahayyül sınırlarını açığa çıkarıyor.
“Terör”-Müjde diyalektiği
Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan, seçim mitinglerinin başladığı ilk günden beri beş altı kelime arasında ilişkiler kurarak söylem tertibatını serimlemeye devam ediyor. Erdoğan konuşmalarında iki stratejik hatta yaslanıyor. Biri olumsuzun dile getirilişi üzerinden korkunun örgütlenmesi ve alarmizmin asabiyet olarak tutulmasını hedefliyor. “Terör”, “beka”, “6-8 Ekim”, “Demirtaş”, “Bay Kemal” kelimeleri Erdoğan için yer, siyasal gündem, karşısındaki topluluk fark etmeksizin sürekli bir tekrara tabi tutuluyor. Belli ki, tekrardan siyasal sonuç çıkarılmasıyla ilgili bir beklentinin sonucu olarak bu kelimelere sarılıyor. İkinci söylem stratejik hattı ise olumlunun ifade edilmesi üzerine “yapan iktidar” imajının güçlendirilmesi ve umudun yaratılmasına yaslanıyor. Buradaki kritik kelime “müjde”.
Her konuşma platformunda bu iki söylem hattı sürekli tekrarlar edilerek “yaparsa ben yaparım” mantığının yerleşmesi isteniyor. Neyin yapılacağı sorusunun cevabı bir yandan korkuyu pompalayan devletin bekasının korunması, diğer yandan umut ve sevinci talep eden müjdenin mucizeviliği şeklinde beliriyor.
Tür ve mülteciler: Siyaset ve biyoloji
Seçim yaklaştıkça artan gerilim düzeyi, siyasi öznelerin ideolojik haritasını ortaya koyacak söylemleri de gün yüzüne vuruyor. Daha önce PKK üzerinden “Kürtlerin çocuk sayısı”nı diline dolayan Erdoğan, seçim arifesinde ise Alevileri “tür” olarak adlandırdı. Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ise “mülteci yüküne önlem almazsak büyük kıtlık yaşarız” şeklinde bir ifadeyle kıtlık üzerinden siyasal alan ile biyolojiyi örtüştürdü.
Siyasette ırkçılığın lisanı imha üzerine kuruluysa, dil bilgisinin her yerine biyolojizm sızmıştır. Siyasal alana dahil edilen biyolojik unsurlar, dost-düşman ikileminde düşman kampına yerleştirilenleri “sarf malzemesi” haline getirir.
Seçim atmosferinde gerilim yükseldikçe, bir yandan siyasete biyolojizmin dahil edilmesi diğer taraftan ise Millet İttifakı’nın mülteciler üzerinden aşırı-ulusalcı/faşist enerjiyi üstlenme ve kanalize etme çabaları bu hegemonik blokların ideolojik haritasına ve elbette fikri sınırlarına işaret ediyor. Görünen o ki, “kazanma hırsı” ideolojik haritaların en billur hallerini ortaya koyuyor.
Çözüm 3’üncü Yol
AKP-MHP ittifakı İslami ulusalcı ideolojiyle siyasette tüm limitlerini ortaya koymaya “istikrarlı” şekilde devam ediyor. Millet İttifakı ise CHP ve İYİ Parti özelinde Kemalizmin sosyal demokrat ve aşırı-ulusalcı kutupları arasında salınıyor. Açık ki, her iki öznenin ideolojik haritası da tehlikeli sularda yüzüyor. Seçim kazanmayı ve yönetime gelmeyi, bir tür siyasi etkinliğin doğal parçası olarak görmek yerine varoluşsal bir kurguyla düşünmek, yeri ve zamanıdır dendiğinde ideolojik haritaların içeriklerini yaşamsal hale getirebilir ki, tarih bu trajedilerle doludur.
Bu sebeple, Cumhur İttifakı’nın biyolojizmle derinlemesine ilişkisi ile Millet İttifakı’nın “hassas vatandaş” gerekçesine yaslanarak faşizme doğru kayması toplumsal barış için aynı derecede tehlikelidir. Bu tehlikeyle iktidar eksenli güç istenci arasındaki yakın ilişkiler arasında yeni bir fikre, ideolojik haritaya ve iktidarla kurulan, varoluşsal olmayan ilişki tahayyüllerine ihtiyaç var. Bunun için de Üçüncü Yol’a, Üçüncü Yol ile siyaseti siyaset olarak kabul edip biyolojiden uzak tutarak düşünmeye ihtiyaç var.
Mültecileri, mülteci değil; insan olarak görmenin ve Alevileri eşit yurttaşlık temelinde görmenin yolu, Üçüncü Yol’dur.
Hasan Kılıç kimdir?
Lisans ve yüksek lisans derecelerini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden aldı. Doktora öğrenimine Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi Anabilim Dalında tez aşamasında devam ediyor. Türkiye siyasi tarihi, devlet kuramı ve felsefesi, Kürt Sorunu gibi alanlarda çalışıyor ve yazıyor.