KESK’li kadınlar, 8 Mart’ta “Öfkemizle, isyanımızla kadın dayanışmasını örüyor yaşamı yeniden kuruyoruz” sloganıyla alanlarda olacaklarını duyurdu.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), konfederasyonun genel merkezinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin basın toplantısı düzenledi.
“Öfkemizle, isyanımızla kadın dayanışmasını örüyor yaşamı yeniden kuruyoruz” pankartının yer aldığı toplantıda, basın metnini KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher okudu.
‘Rantı önceleyen kapitalist ataerki sürdürülemez’
Toplantıda, kadınlarının dayanışma ve mücadeleyi örgütledikleri, bir araya gelerek isyanlarını eyleme dönüştürdüğü 8 Mart hazırlıklarının devam ettiği tarihlerde üst üste yaşanan depremlere dikkat çekildi.
Kapitalist ataerkinin rantı önceleyen insanı ve doğayı hiçe sayan politikalarının on binlerce yaşamı sevdiklerinden kopardığını belirten Gevher, “Siyasi iktidarın doğal felaket diyerek kendi sorumluluğunu görmezden gelen tüm sorumluluğu doğaya atan, kader ile açıklayan tutumuna karşı bizler yaşanan kayıpların kapitalizmin doğa ve insan düşmanı politikalarının bir sonucu olduğunu bu haliyle sürdürülebilir olmadığını söylüyoruz” dedi.
‘8 Mart’a öfkeyle giriyoruz’
Depremlerden yaklaşık 16 milyon insanın etkilendiğini, milyonlarca insan evsiz kaldığını ve geriye kalan milyonlarca insanın psikolojik durumlarında ise ağır travmalar bıraktığını belirten Gevher, “Bu yıl, kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olan 8 Mart’a, etkilerinin sürdüğü ve uzun yıllar sürmeye devam edeceği depremin ağırlığıyla, ataerkil kapitalist ülke düzeninin hayatlarımıza her anlamda kast ettiği, yaşamlarımızın iktidar ve sermaye nezdinde hiçbir şey ifade etmediği bilinci ve öfkesiyle giriyoruz” diye vurguladı.
Kadınlar göç, yoksulluk ve salgın hastalıklarla karşı karşıya
Depremin etkilerinin, savaşlarda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar üzerinde daha da ağır yaşandığına dikkat çeken Gevher, sözlerini şöyle sürdürdü:
Başta AKP iktidarının kapitalist politikaları olmak üzere, sermayenin, kentsel rantın, liyakatsizliğin, insan hayatını hiçe sayan imar uygulamalarının sebep olduğu bu büyük yıkımın sonuçları, zaten yoksulluk kıskacında, etnik ve dinsel olarak ayrımcılığa uğrayan, bölgesel eşitsizliğe, savaşa, emek sömürüsüne ve ataerkil şiddete en çok maruz kalan kadınları daha derinden etkiliyor. Enkaza dönen kentlerden sağ kurtulabilen, yakınlarını kaybetmenin ağır travmasını yaşayan kadınlar bir taraftan da güvenlik endişesini yaşamakta, göçe, yoksulluğa, salgın hastalıklara ve şiddet riskine karşı en savunmasız toplumsal kesimi oluşturmakta.
‘İktidar ve kurumları gerici politikalarını uygulamaya koydu’
İktidar, kadınlara ve çocuklara reva gördüğü gerici politikalarını hemen uygulamaya koymaktan geri durmuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı depremzede çocukların evlat edinenle evlenme engeli bulunmadığına dair tecavüz ve istismarı meşrulaştıran fetvalar verirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kimsesiz kalan çocukları yurtlarda ve okullarda adları taciz, tecavüz, istismar ve şiddet ile anılan tarikat ve cemaatlere teslim etmekten utanmıyor.
‘Baskıcı ve çürümüş iktidara karşı mücadelemizi yükselteceğiz’
İktidarın neoliberal politikalarının iş yerlerinde yarattığı güç eşitsizliklerini de artıracağını söyleyen Gevher, Türkiye’nin, kadın işsizlik oranının ve yoksulluğunun en fazla, kadın istihdamının ise en düşük olduğu ülkelerden olduğunu ve depremle birlikte eşitsizliğin daha da derinleşeceğini belirtti.
Yoksulluğun, cinsiyet eşitsizliğiyle birleşmesinin kadınlar açısından yaşamın her alanında güvencesizliği, bakım yükünü, şiddeti arttıracağına vurgu yapan Gevher, bu süreçte daha fazla örgütlenme, mücadele etme ve dayanışma sorumluluğu üstlenmenin gerektiğini belirtti.
Savaşın, yoksulluğun, cinsiyet eşitsizliğinin ve muhafazakar politikaların sonucunda neredeyse her gün bir kadının katledildiği, LGBTİ+ bireylerin her türlü şiddete maruz bırakıldığı, haklarını savunanların cezaevlerinde rehin tutulduğu, kadın emeğinin rekabetçi, güvencesiz, esnek ekonomi politikaları dayatılarak sömürüldüğü, kadınların hukuksal haklarının gasp edildiği, kadını sadece aile ile tanımlayan, onu toplumsal alandan dışlayan gerici- ataerkil politikaların dayatıldığı, kadını güçsüzleştiren ve erkek şiddetine karşı savunmasız bırakmayı amaçlayan bu baskıcı ve çürümüş AKP-MHP iktidar bloğuna karşı kadın mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü veriyoruz.
‘8 Mart’ta tüm illerde alanlardayız’
Deprem bölgesinde KESK Kadın Koordinasyon Çadırları üzerinden çok yönlü çalışma örgütlediklerinin notunu düşen Gevher, 2-5 Mart tarihlerinde Hatay, İskenderun, Adıyaman, Pazarcık/Narlı, İslahiye, Malatya’da kadınlarla dayanışma içinde olacaklarını duyurdu.
Gevher, 8 Mart günü ise KESK’li kadınlar olarak tüm illerde “Öfkemizle, isyanımızla kadın dayanışmasını örüyor yaşamı yeniden kuruyoruz” sloganıyla alanlarda olacaklarını söyledi.