Kobani davasının duruşmasında konuşan HDP eski milletvekili Ayla Akat Ata, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve İçişleri Bakanlığı’nın müdahil olma talebinin kabul ret edilmesini isteyerek, “Ben Emniyetin, Jandarmanın, MİT’in, İçişleri Bakanı’nın katılma talebini kabul etmiyorum. Fikriniz ne olursa olsun, önyargılarınızı kırın” dedi.
6-8 Ekim gösterileri gerekçesiyle aralarında HDP eski Eş Genel Başkanları ve HDP yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobani Davası’nın 8’inci duruşması 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Duruşmada söz alan siyasetçi ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata, ilk duruşmadan beri Kobani Davası’nda paramiliter güçlerin açığa çıkması için uğraştıklarını belirterek, “Usul kanunu açıktır. Ben burada talepte bulundum. Siz müştekilere söz verdiniz ama şimdi bize söz hakkı vermediniz” dedi.
‘6-8 Ekim’de devrede olan güçler farklıydı’
Müştekilerin neden burada olduklarını dahi bilmediklerini belirten Akat, şunları dile getirdi:
“‘Zarar veren’ diyorlar. Ben zarar vermedim. Dosyayı incelememişler. Ben de yaralandım. Gaz müdahalesinde etkilendim. Bunlar tutanağa geçmedi. Biz sokaklardaydık. 3 Ağustos’ta IŞİD Şengal’e girdiğinde de biz sokaktaydık. Ama 6-8 Ekim’de devrede olan güçler farklıydı. 6 yıl sonra bizi paylaşılan bir tweetten dolayı tutukladınız. Ek olarak itirafçı beyanları getirdiniz ki, o ilk emniyet ifadesinde dahi sorulmadı. Bu gerekçelerle bizi tutukluyorsanız, bırakın kendimizi ifade edelim.”
‘Kürt sorunu çözülsün’ diye konuştuğum için yargılanıyorum’
Mahkeme heyetinin avukatlara bağırmasını eleştiren Akat, “Ne sizin bağırmanıza gerek var ne de bizim. Hiçbirimizin söz hakkından vazgeçmesi de söz konusu değil. Ben bu dosyada konuştuğum için yargılanıyorum. Belki ‘Kürt sorunu çözülsün’ diye konuştuğum için yargılanıyorum. Konuştuğum için yargılanıyorsam, bırakın konuşmaya devam edeyim, sözümü kesmeyin.”
‘Bize Yaptığı çeşitli konuşmaların da iddianamede yer aldığını hatırlatan Akat, şunları vurguladı:
“Ben Emniyetin, Jandarmanın, MİT’in, İçişleri Bakanı’nın katılma talebini kabul etmiyorum. Fikriniz ne olursa olsun, önyargılarınızı kırın. Bize önyargıyla gelmeyin ki bir daha 6-8 Ekim yaşanmasın. Biz cenaze gömdük. Biz cenazeleri kaldırdık. Biz insanların yaşam hakkını savunmak için mücadele ettik. Bu duruşma seslerin yükseldiği bir duruşma olmasın. Biz seslerin yükselmesini istemiyoruz. Söz isteyince verilsin.”
Akat, müşteki sıfatıyla müdahillik talebinde bulunan kurumların taleplerinin kabul edilmemesini isteyerek, “Bugün burada müdahillik talebinde bulunan kurumlar, bu saldırıları engelleyebilirlerdi” dedi.
Deniz Poyraz duruşmasına katılım çağrısı
Deniz Poyraz duruşmasına avukatlarının yanı sıra kendilerinin de gitmek istediğini, salonda olmak istediklerini belirten Akat, şunları vurguladı:
“Bir genç kadın arkadaşımız öldürüldü ve onun duruşması var. Kendisini öldüren şahsa hiçbir soru sorulmadan, arkasında başka güçler yok denilerek sadece onun adına iddianame hazırlandı. Biz doğal olarak bu dosyanın takipçisi de olacağız.”
Siyaseten çözülemeyen meselelerin yargı konusu yapıldığını dile getiren Akat, “Çözüm sürecinde silahların susması bile çok önemliydi. Böyle bir süreçte yaşamımıza giren şiddet vakalarıdır bunlar. Deniz Poyraz’ı öldürenler 6-8 Ekim’de de devredeydiler” vurgusu yaptı.
Duruşma müşteki sıfatıyla davaya müdahillik talebinde bulunan Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) adına avukat Hasan Ece, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. Ece, şu aşamada söyleyecek bir şeyinin olmadığını söyledi.
‘Mahkemenin dilediği zaman ize söz hakkı vermesini kabul etmiyoruz’
Ardından sabahki oturumda sözü kesilen ve sözleri zapta geçmeyen avukat Ali Bozan söz aldı. Mahkeme salonunda hiç okunmadığı halde 5 klasör evrakın dosyaya geçtiğini de dile getiren Bozan, “Bunların hepsi mahkemenin gerçeğe aykırı hareket ettiğinin göstergesi. Müşteki vekili söz aldıktan sonra söz hakkı isteriz. Mahkemenin dilediği zaman bize söz hakkı vermesini kabul etmiyoruz” dedi.
‘Sorgu aşaması bitmeden müşteki aşamasına geçtiniz’
Ardından kurumların müdahillik talebine dair HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz söz aldı. Yorulmaz, “Görünen o ki bizden sonra ‘tufan’ demeye başladınız. Tüm itiraz ve müdahalelerimizde bize AİHM, İstinaf, AYM’yi işaret ediyorsunuz. Bundan bir an önce vazgeçmeniz lazım. Dava devam ediyor. Henüz esasa bile geçmedik. Ben hukukçu değilim ama bu dava başlayınca yargılamanın nasıl işleyeceğini avukatlarıma sorarak, öğrendim. Ama bir aşama bitmeden diğer aşamaya geçiyorsunuz. Sorgu aşaması bitmeden müşteki aşamasına geçtiniz” ifadelerini kullandı.
‘Üzerimize atılan kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz’
HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu, bir halkın canını malını korumakla görevli olan İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün müşteki olmak istediğini belirterek, “Bunu kabul etmiyoruz. Hem engellemeyecekler hem de müşteki olacaklar, öyle mi? Kesinlikle kabul etmiyoruz. Üzerinizde siyasi baskı olabilir ama yargılamayı burada bitiremezsiniz. Biz hala burada kendimizi savunmak istiyoruz, üzerimize atılı kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz” dedi.
‘Bu iktidar da açık sözlü olsun’
Ardından yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gülten Kışanak söz aldı. Savunma hakkının engellendiğini ifade eden Kışanak, “Ben susma hakkımı kullanmıyorum, siz benim savunma hakkımı gasp ediyorsunuz. Bir ayı daha geride bıraktık. Duruşma periyotları hayatın olağan akışına uygun mu? Hangi zamanda günlük ihtiyaçlarımı gidereceğim ve dosyayı inceleyip savunma yapmaya hazır hissedeceğim. Zamana ihtiyacım var. Ağır bir saldırı ve baskı altındayız. Ağır bir kumpasla karşı karşıyayız. Lütfen açık olun. Biz hayatımız boyunca açık olduk, gizli kapalı bir şey yapmadık. Bu iktidar da açık sözlü olsun” dedi. Duruşma, 27 Aralık’a kadar ertelendi.
HABER MERKEZİ