Kulüp Dizisi vesilesiyle Varlık Vergisi ve azınlıklar

Kulüp Dizisi vesilesiyle Varlık Vergisi ve azınlıklar

1942’de yürürlüğe giren Varlık vergisinin üzerinden tam 79 yıl geçti. Kulüp dizisi ile gayrimüslimlerin yaşadıkları zorluklar yeniden gündeme geldi. Bu süreçlerde Yahudilerin neler yaşadığını hukukçu ve Alfemoroz editörü Betsy Penso ile konuştuk.

Röportaj: Ahmet Ayva

Çok yakın zamanda bir dijital platformda yayına giren dizi ile yoğun tartışılan Varlık vergisi, tartışmaların konusu olmayı sürdürüyor. 12 Kasım 1942’de yürürlüğe giren Varlık vergisinin üzerinden tam 79 yıl geçti. Azınlıklara yönelik mecliste kararlaştırılan bu yasa ile birçok azınlığın mal varlıklarına el konuldu, çalışma kamplarında çalıştırıldılar.

Tüm bu süreç Kulüp isimli dizi ile daha fazla görünürlük kazandı. Bu süreçlerde Yahudiler neler yaşadı, varlık vergisi azınlıkları nasıl etkiledi tüm bu süreci hukukçu ve Alfemoroz editörü Betsy Penso ile konuştuk.

Sanırım şu an İsrail’desiniz. Dijital bir platformda yayına giren Klüp dizisi ile gündeme gelen Varlık vergisi Türkiye’de tartışıldığı kadar orada tartışıldı mı? Yankıları nasıl cereyan etti?

İsrail’de Türk dizileri çok çok popüler. Sadece Türk dizisi gösteren kanallar var. Özellikle İstanbullu Gelin dizisi İsrail’de inanılmaz bir fenomen yaratmıştı. Çok fazla konuşuldu ve izlendi. Komedyenler karakterlerin tiplemelerini yaptılar, Özcan Deniz İsrail’e konser vermeye geldi. Purim bayramında insanlar Faruk ve İstanbullu gelin kılığına girdiler. Öyle bir aşk var Türk dizilerine karşı. Üzerine bir de İstanbullu Gelin ile Kulüp’ün yönetmenleri aynı.
Burada henüz dizi Türkiye’deki kadar popüler değil. Ama eminim olacak. Bence burada Türkiyeli bir dizide tartışılan aliya, İsrail’e gitme meselesi daha öne çıkacak.

Antisemtizmin hala kendini var ettiği, kutuplaşmanın çok arttığının tartışıldığı bir zeminde Varlık vergisinin bu kadar fazla tartışılması neyi gösteriyor?

Varlık Vergisi son bir haftadır bu dizi sayesinde tartışılıyor. Üzerinden 80 sene geçmesine rağmen insanlar yeni öğreniyorlar. Bunun üzerine ne kadar gündemde kalır bir muamma. Acaba gerçekten insanlar Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşebilecek mi? Keşke yüzleşebilinse… Bence bu tartışma bize biraz da insanların tarihi okuyarak araştırarak öğrenmek yerine dizilerden öğrenmeyi tercih ettiklerini gösteriyor.

Dizi ile birlikte tekrar gündeme çok sıcak bir şekilde oturan varlık vergisi epeyce tartışılır oldu. Varlık vergisi neydi? Neyi amaçladı? Varlık vergisi için pogromun başka boyutu ile başlangıcıydı diyebilir miyiz?

Varlık Vergisi tam 79 sene önce yürürlüğe giren ve gayrimüslimleri hedef alan keyfi bir vergiydi. Dönmeler, Yahudiler, Ermeniler ve Rumlara yüzde 200’e kadar varan meblağlarda vergi tahakkuk ettirildi. İnsanlar vergiyi ödeyebilmek için ellerinde değerli gördükleri ne vardıysa yok pahasına sattılar. Vergilerini ödeyemeyenler Erzurum Aşkale’deki çalışma kamplarına gönderildiler. Gönderilenlerin bir kısmı zor koşullara dayanamayarak öldü. Geri gelenler bir daha asla eskisi gibi olamadılar. Varlık Vergisiyle gayrimüslimlerin Türkiye’deki varlığına kast edilmişti aslında. Amaç sadece zenginlerin elindekileri almak değildi. Zengine de yoksula da tahakkuk ettirilmişti vergi.
Varlık Vergisi’ne tek boyutlu bir olaymış gibi bakmak kolay değil. Cumhuriyet tarihindeki azınlık politikalarının tamamına bakılmalı. 1934’teki Trakya Pogromu, 20 Kura Askerlik, nüfus mübadeleleri, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül… Bunların hepsi beraber değerlendirilmeli aslında. Gayrimüslimlerin Türkiye’deki varlıkları tüm bu olaylarla azalıyor. Bunlardan kimi pogrom adı verdiğimiz şekilde halkın silahlanarak bir gruba karşı şiddet uygulamasıyla gerçekleşiyor kimi ise doğrudan devlet eliyle gayrimüslimleri zor durumda bırakacak şekilde…

Siz bir hukukçusunuz, varlık vergisi ile mallarına el konulmuş kesimlerin mevcutta bir hukuki mücadelesi var mı? Bu sürece kadar nasıl bir hukuki mücadele yürüttüler? Hangi aşamadalar? Gündemde bir dizi üzerinden bu şekliyle daha fazla tartışılır olması hukuk alanında bir mücadelesinin olacağını gösteriyor mu?

Mevcutta bir mücadele yok. Bildiğim kadarıyla da hiç bir zaman olmadı. Sonuçta ne dönemin CHP’si ne de daha sonra çok partili döneme geçilmesiyle beraber gelen hükümetler bu vergi için özür dahi dilemedi, tam olarak tanımadılar bile. Geçtiğimiz hafta HDP milletvekili Garo Paylan meclis gündemine getirdi konuyu. Bence bir değişiklik olmaz. Bence bir şey olacaksa yine Netflix’e olacak. ‘Cezalandırmaya’ çalışacaklar yine Netflix’i geçmişi hatırlattığı için… Benim cevabım aslında hukuki değil ama daha psikolojik olacak sanırım. Çünkü önemli bir detay var, bir hukuk mücadelesi olabilmesi için mağdur tarafın harekete geçmesi gerek. Türkiye Yahudi cemaati dizide de bahsedildiği gibi hep ‘kayadez’ sebebiyle sessiz kalmış, hak talebinde bulunmamışlardır. Diğer gayrimüslimlerin de çok farklı davrandıklarını sanmıyorum. Tekrar hedef olma korkusu var herkeste. Diğer yandan gerçek anlamda mağdurların yani Varlık Vergisi ödeyen kişilerin torunları ne kadar farkındalar bunun? Dizide gördüğünüz gibi Matilda Raşel’e anlatmadan önce daha çok yeni yaşanmış olmasına rağmen Raşel bunu bilmiyor. Kendi ailesinin bizzat bunu yaşadığını bilmiyor. Büyükler küçükler Türkiye’de yaşamaya devam edebilsinler diye saklamışlar bunları. Mesela ben bilmiyorum babaannemin babası ödemiş mi ödememiş mi, ne kadar vermiş, Aşkale’ye nasıl gönderilmemiş. Çünkü nesiller arası bu aktarım yok. Bunun sebebi yaşanan travma.

Varlık vergisi gayrimüslimler arasında ayrıcalıklı gelir durumu yüksek sınıflara mı uygulandı? Yoksa yoksul tabanı da içine alan bir uygulamaya mı dönüştü?

Varlık Vergisi bütün gayrimüslimleri hedef aldı. Hedef burjuva değildi. Esnaftan, yoksuldan, işçiden de, tacirden de fabrikatörden de ödeyemeyeceği meblağlar istendi. Bu bir sınıfın yıkımı değildi, gayrimüslim azınlığın yıkımıydı.

Peki bu durum sadece Yahudileri mi etkiledi? Etkileri gayri-müslimler üzerinde bugün hala sürüyor mu?

Varlık Vergisi tahakkuk ettirilirken nüfus dörde ayrıldı. Müslümanlar M, dönmeler D, gayrimüslimler G ve ecnebiler E olarak cetvele yazılmıştı. Bu vergi Müslümanlara çok düşük oranlarda uygulanırken gayrimüslimlere çok yüksek oranlarda neredeyse yüzde 200 oranında uygulanmıştı. Verginin yüzde 70’i İstanbul’daki mükelleflere tahakkuk ettirilmişti ve bu mükelleflerin yüzde 87’si gayrimüslimdi. Müslümanlara tahakkuk eden ise yüzde 4-5 civarı ufak bir vergiydi.

Bu tartışma nasıl gündemden düşer? Nasıl bir sonuç Yahudiler arasında memnuniyetle karşılanır?

Bu soruyu tüm Yahudiler adına cevaplamam doğru olmaz. Benim nezdimde CHP başta olmak üzere meclisteki tüm partilerin ortak bir açıklama ile özür dilemeleri, Varlık Vergisi ve diğer ayrımcı tüm uygulamaların tarih kitaplarında samimiyetle anlatılması değerli olur. Giden malvarlığı gitmiş. Sadece insanların bunları bilmesi ve Yahudi (veya Rum/Ermeni) denince aklında kötü şeyler canlanmaması, bundan sonra antisemitizm yapmaması benim için yeterli. Ama böyle bir şeyi ancak rüyamda göreceğimi de biliyorum (gülüyor) Belki 100 sene sonra diyelim.

Varlık vergisi sonrası yazınsal ve görsel alanda göze ilk çarpan şeylerden biri de kadınların bulunduğu pozisyon. Kadınlar daha ağır çalışma koşullarına mı zorlandı? Kadınlar üzerinde ne gibi etkileri oldu?

Bu soru kadınlar üzerinden gelince aslında ilk olarak 6-7 Eylül’de kadınların da Beyoğlu’nu nasıl yağmaladığını gösteren görüntüler aklıma geldi. Sonra da Varlık Vergisini ödeyebilmek için eşyalarını satan bir ailenin ucuzdan mal kapatmak isteyen kadın alıcıları. Bu kadınları da hatırlamakta yarar var.
Kadınların iş hayatına atılmasında iki önemli sebep var. Birincisi Aşkale’ye giden erkeklerin yerini doldurmak. Sonuçta tüm para ödenmiş, evler satılmış fakat vergi yine de ödenememiş. Hayatta kalmak için para kazanmak zorundalar. İkincisi ise Aşkale’ye giden olmadıysa dahi elde avuçta bir şey kalmadığı için evin yükünü hafifletmek. Tahminimce kadınlar bu dönemde ağır çalışma koşullarına boyun eğmek zorunda kalmışlardır ancak konuyla ilgili detaylı bilgim maalesef yok.

Bahsetmiş olduğum görüntüler:
https://www.avlaremoz.com/2019/10/02/kadinlarin-6-7-eylulu/
https://www.avlaremoz.com/2020/11/11/11-kasimda-cikan-varlik-vergisi-hala-toplumsal-hafizada-yok/

Betsy Penso Kimdir?

Üsküdar Amerikan Lisesi ve Koç Üniversitesi mezunu, avukat. İstanbul aşığı. Yemeyi içmeyi sever, gezmeye bayılır. Hayatının arka planında Fransızca şansonlar çalar, her hikâyenin içerisinde muhakkak romantik bir bölüm bulmayı başarır. Türkiye’de antisemitizm, azınlıklar, güncel mahkeme kararları hakkında haber hazırlar, görüş yazar. Nereye giderse gitsin kalbi her daim Prinkipo’da. 2 yıl önce master yapmak için İsrail’e taşındı ve hayatını orada devam ettiriyor.