Londra’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle binlerce kadın, “Bir kadın, bir beden, bir şarkı, bir sevgi” sloganı ile yürüdü. Yürüyüşün ana teması; aile içi şiddeti önlemek için yeterli tedbirleri almayan devlet ve kurumlarıydı.
İngiltere’nin başkenti Londra’da her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle feminist örgütlerin organize ettiği “Million Women Rise” yürüyüşü, binlerce kadının katılımıyla düzenlendi.
2007’den bu yana düzenlenen bu yürüyüşe, diğer yıllara göre katılım düşüktü.
Çoğunlukla farklı halklardan kadınların yoğun katılım gösterdiği yürüyüşün amacı, kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılığı haykırmaktı.
Oxford Circus üzerinde bir araya gelen binlerce kadının ortak sloganı ise “Bir kadın, bir beden, bir şarkı, bir sevgi”ydi.
Yürüyüşte, akustik ritim grupları renkli görüntülere sahne oldu.
Şiddet, ayrımcılık ve ülkede son dönemde kadınlara karşı polisin tutumu sloganlar, pankartlar ve dövizlerle protesto edildi.
Bu sloganlardan bazıları;
“Jin jiyan azadî”, “Birlik olursak şiddete son veririz”, “Hemen adalet istiyoruz, kadınların birleşmesi engellenemez”, “Kadın cinayetlerine karşı birleşiyoruz”, “Şiddete savaşa hayır.”
Savaş karşıtı pankartlar da açıldı.
Tüm renkleri, inançları, kimlikleri ve dilleri ile bir araya gelen kadınlar, Trafalgar Meydanı’na doğru yürüyüşte düdük çalıp dans etti.
Kadınlar, “Ne istiyoruz ? Güvenli sokaklar. Ne zaman istiyoruz? Şimdi! Birlik olan kadınlar asla yenilmez” diye haykırdılar.
Ve ayrıca yürüyüş boyunca birlikte mücadele mesajı da verildi.
Kortej halinde coşkuyla gerçekleşen 8 Mart yürüyüşü, Trafalgar Meydanı’nda sona erdi.
Burada yapılan kadın örgütleri çeşitli konuşmalar yaptı.
İran’da Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle gelişen protestoların kadın mücadelesindeki önemine dikkat çekilen konuşmalarda, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın katliamları, emek sömürüsü, kadının ucuz iş gücü ve cinsel obje olarak görülmesine karşı kadın özgürlük mücadelesinin yükseltilmesi yönünde de çağrılar yapıldı.
Kadınları taciz eden polisler
Burada konuşma yapan kadın hakları savunucuları, Londra Emniyet Müdürlüğü’nde polis olarak görev yaparken 20 yıl boyunca 12 kadına en az 49 kez cinsel saldırıda bulunduğunu itiraf eden David Carrick’e işaret etti.
Kendisi de şiddetin bir parçası olan polis, şiddeti önleme konusunda yetersiz kalırken bu konuda koruyucu önlemler almayan hükümet ve var olan kanunları bile uygulamam yargı sistemi de eleştirilerin hedefindeydi.
‘Sokakların güvenliği konusunda endişeliyiz’
Million Women Rise isimli kuruluşun üyesi Michelle Daley, şunları belirtti:
İhmal, travma ve şiddet yoluyla kadın ve kız çocukların ölümlerine ve zarar görmelerine defalarca katkıda bulunan kararlara, politikalara ve uygulamalara karşı olduğumuz için ayaklanıyoruz.
Protestonun organizatörü Femi Otitoju ise, şunları söyledi:
Londra’da sokakların güvenliği konusunda endişeliyiz ve özellikle kadınların geceleri sokakta yürürken kendilerini güvende hissetmelerini istiyoruz.
‘Polisin içinde çürük elmalar yok, ağaç çürümüş’
Kadın hakları savunucusu ve şair Miss Yankey de, İngiltere’de kadına karşı şiddetin parçası olan polisin kesinlikle hesap vermediğini vurgulayarak, binlerce polisle ilgili soruşturmaların devam ettiğini dile getirdi. Yankey, şöyle devam etti:
Onu (Carrick) durdurmak için ellerine birçok fırsat geçti ama yapmadılar. O da kadınlara serbestçe tecavüz etmeye devam etti. Carrick’in istisna olmadığını düşünüyorum. Polisin içinde çürük elmalar yok, ağaç çürümüş. Güçlü bir şekilde inanıyorum ki polis bile bu çürüme karşısında şaşırmıştır.
Eylemler şiddeti uygulayanları adaletin karşısına çıkaramadı
Kadın hakları savunucularının eylemlerinin de, şiddeti uygulayanları adalet karşısına çıkarmaya yetmediğinin altını çizen Yankey, şunlara da vurgu yaptı:
Problemin ne olduğunu biliyorlar. Onlara söylüyoruz. Kadınların bu eylemleri duyulmalarını sağlıyor ancak polisten aktif olarak bunu değiştirmek için bir şey yapmasını beklemiyorum. Tarihten biliyoruz yapmadılar ve yapmayacaklar.