Katledilmeden tutalım her türlü şiddet yöntemine kadar kadınlara yönelik erkek egemen şiddet, tüm dünyada yaygın.
Kadınlara yönelik şiddete karşı kadınların mücadelesi ise yine tüm dünyada her geçen gün büyüyor.
Son bir haftadır dünyada gündem olan, kadınlar öncülüğündeki protestoların yayıldığı erkek şiddete karşı mücadelenin sembolü Mahsa Amini oldu.
22 yaşındaki Mahsa Amini, İran İslam Cumhuriyeti’nde Molla rejiminin sözde ‘Ahlak Polisleri’ tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı, saçı gözüktüğü gerekçesiyle 14 Eylül’de Tahran’da işkenceyle gözaltına alındı.
Polis karakoluna götürülen Mahsa, aynı gece hastaneye kaldırıldı ve hastanede hayatını kaybetti.
Amini’nin başına aldığı darp nedeniyle beyin kanaması geçirmesi sonucu yaşamını yitirdiği tespit edildi.
22 yaşındaki Mahsa Amini, Molla rejiminin polisleri tarafından işkenceyle katledildi.
***
Mahsa’nın katledilmesinin ardından başta İran’ın Kürdistan Eyaleti olmak üzere kadınlar öncülüğünde başlayan protestolar tüm İran’a yayılırken, dünyanın birçok ülkesinde de Mahsa için eylemler yapılıyor.
Kadınlar, protestolar sırasında başörtülerini yakıp, saçlarını kesiyor.
İran’da protestolarda en az 6 kişinin rejim güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmesi, onlarca kişinin yaralanmasına rağmen protestolar büyüyerek sürüyor.
İran polisleri, özellikle kadın protestoculara çok sert davranırken, üzerlerine araç sürdükleri, ateş açtıkları çok sayıda görüntüyü sosyal medya üzerinden tüm dünya izliyor.
***
Mahsa’nın katledilmesi, birçok yerde olduğu gibi Türkiye’de de protesto ediliyor.
Türkiye’de kadınlar öncülüğünde yapılan protestolara, polisin tavrı İran’ın rejim güçlerinden farklı değil.
Protestoculara müdahale edilirken, gazetecilerin görüntü almasına da izin verilmiyor.
Türkiye’de son yıllarda her türlü demokratik hak arama eylemi polis, asker şiddetiyle engellenirken, kadınlara yönelik şiddetin boyutunu hepimiz biliyoruz.
Yine AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidar yetkililerin özellikle mücadele eden, hak arayan kadınlara yönelik kullandıkları sözleri, İran molla rejiminin yetkilileri dahi kullanmıyor.
Türkiye’deki iktidar, kadına yönelik zihniyetini tek kişinin sözüyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek tüm dünyaya da göstermiş oldu.
***
İktidarın kadına yönelik zihniyeti ile paralel olarak kadına şiddetin en yoğun yaşandığı ülkelerin başında geliyor Türkiye.
Sadece şu verilere bakalım…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2021 yılında 280 kadın Türkiye’de erkekler tarafından katledildi. 217 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş olarak bulundu.
2021 yılında katledilen 280 kadının 33’ü katledilmeden önce polise ya da savcılığa şikayette bulunmuş veya koruma kararı almış.
2020 yılında yine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilere göre, 300 kadın katledilirken, 171 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş olarak bulundu.
2019 yılında katledilen kadınların sayısı ise, 474 olarak kayıtlara geçti.
***
Sadece son 3 yılda kayıtlara geçebilen rakamlara bakarak, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin geldiği boyutu görmek yeterli.
Bu şiddeti meşrulaştıran ve hatta teşvik eden iktidar sahiplerinden yargısına, yargısından Diyanet ve devletin her aparatına yerleşmiş cemaatlerin sözcülerine kadar var olan devlet mekanizması, bu tablonun asıl sorumlusu.
Kadınlara yönelik erkek egemen zihniyetin bu mekanizmasının işlevini kesintisiz olarak sürdürmesi için de bu mekanizma tüm aparatlarıyla çalışıyor.