Gezi davasında çıkan karara tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “1908’de istibdada karşı koyan ruh neyse Gezi de odur” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 6 muhalefet partisi liderinin geçtiğimiz gün gerçekleştirdiği buluşmaya değinen Akşener, “Siyasette durduğumuz yerler farklı. Vaatlerimiz farklı. Gündem karşısında aldığımız tavırlar farklı. Hatta çoğu zaman söylemlerimiz de farklı. Ama tüm farklılıklarımıza rağmen Türkiye için ortak görüşlerimiz var” dedi.
‘Fikir birliğine sahibiz’
Birçok konuda fikir birliğine sahip olduklarını söyleyen Akşener, şunları dile getirdi:
Mesela; bu ucube sistemin Türkiye’yi taşıyamaz olduğu konusunda fikir birliğine sahibiz. Mesela; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in esasları hakkında fikir birliğine sahibiz. Mesela; rantı, yolsuzlukları, hırsızlıkları engellemek için Siyasi Ahlak Yasası çıkarılması konusunda fikir birliğine sahibiz.
Mesela; Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda fikir birliğine sahibiz. Mesela; Siyasetteki nefret dilinin sonlandırılıp istişare kültürünün tesis edilmesi konusunda fikir birliğine sahibiz.
Mesela; demokrasinin işletilmesi, Türkiye’nin bir hukuk devleti olması ve kuvvetler ayrılığının tesis edilmesi konularında fikir birliğine sahibiz.
‘İstibdadın içindeyiz’
Gezi parkı davasında çıkan karara da değinen Akşener, “Aradan geçen 9 yılın sonunda geldiğimiz noktada bugün milletimizin her bir ferdinin çeşitli bahaneler ve keyfi kararlarla düşman ve hain ilan edildiği; siyasetin, farklılıkların ve her türlü düşüncenin bir fare tuzağına hapsedildiği; millet ve memleket soyulurken, garibanın kuru ekmeğe mahkum edildiği; adına da Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen bir istibdadın içindeyiz” diye konuştu.
Yargı trajedisi
Akşener, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
Nitekim dün, “Saray Tiyatroları” eliyle galası yapılan Osman Kavala davası, toplum vicdanına ve millet varlığına hançer vuran binlerce yargı trajedisinden sadece bir tanesidir. Yasama ve yürütmenin yanında yargı yetkisinin de saraydaki şımarıkların nargile masalarına çerez edildiğinin bir başka önemli kanıtıdır.
Bugün meselemiz Osman Kavala değildir. Çünkü Osman Kavala, mevcut yasalarla zaten aklanmış, mahkeme bile bunu kabul etmiştir. Bugün meselemiz; milletimizin her bir ferdinin kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır.
Bugün meselemiz istibdat karşısında hürriyet için dik durabilme meselesidir. Çünkü, 1908’de istibdada karşı koyan ruh neyse Gezi de odur. 31 Mart’ta meşrutiyeti yıkmaya kalkışan darbecilerin karşısında duran irade neyse Gezi de odur.
‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’
Topçu Kışlası hayallerine kapılanların karşısında dimdik duran çapulcuları da olacak. Her devirde bizi bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahlarımız olacak. İşte o nedenle buradan bir kez daha ilan ediyorum: Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!