45 mültecinin askerler tarafından Meriç Nehri’ne atılmasına ilişkin soruşturmaya, tanık ve askerlerin ifadesi dahi alınmadan takipsizlik verildi.
Yunanistan sınırından Türkiye’ye iade edilen 60 kişilik sığınmacı gruptan 45’inin 24 Ağustos tarihinde askerler tarafından Meriç Nehri’ne atıldığı iddia edilmişti.
Mezopotamya Ajansı’nda konuşan tanıklar, jandarma komutanının emriyle Afgan bir sığınmacının askerlerce silahla vurularak öldürülüp, nehre atıldığını ve beş kişinin suda boğularak yaşamını yitirdiğini anlatmıştı.
Suriyeli mülteciler Abdulkerim El Ali ve Sad El Delli ile ÖHD’li avukatların, Edirne ve Uzunköprü Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları şikayet başvurusunun ardından iki soruşturma açılmıştı. Soruşturmalar hem kayıplar için hem de sığınmacıları nehre atan şüpheliler hakkında “Görevi kötüye kullanmak” ve “işkence” suçlaması ile açılmıştı.
“Görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla açılan soruşturmada, sığınmacılarla birlikte yapılan keşif sonucunda, nehre atıldıkları bölgenin Sığırcılı köyü olduğu belirlendi. Bu bölgede ise 2 Hudut Taburu 2’nci Hudut Bölüğü’nün Saçlımüsellim Karakolu’nun sorumlu olduğu anlaşıldı.
Asker ve komutanların ifadeleri alınmadı
Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Aslan’ın haberine göre sorumlu karakolun anlaşılmasına rağmen savcılıkça yürütülen soruşturmada, asker ve komutanların ifadeleri alınmadı.
Avukatların nehre atılan 6 mağdurun ifadesini içeren dilekçelerden sadece 4 tanesi soruşturma dosyasına konuldu. Soruşturma dosyasında isimleri yer almasına rağmen tanıklardan Mehdi Davudi ve Yusuf Elkellas Elhalebi’nin ifadesi alınmadı.
Mağdurların beyanlarını dikkate almayan savcı, avukatlarca dosyaya sunulan kimi beyanları, ifadeleri alınan El Ali ve El Delli’ye ait gibi ele aldı. Bu hatayla birlikte savcı Abdülkerim El Ali ve El Delli’nin savcılığa verdiği ifade ile avukatların dosyaya sunduğu beyanlarla çeliştiğini ileri sürdü.
Savcılık, “Her ne kadar müştekiler Meriç nehri üzerinden Yunanistan’a geçmeleri için zorlandıklarını beyan etmiş iseler de, müştekilerin soyut iddiasından başka her türlü şüpheden uzak kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden olay hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi.
“İşkence” nedeniyle Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan diğer soruşturmada ise, olayın gerçekleştiği yerin çok uzun bir alanı kapsadığını iddia etti.
Ancak bir önceki soruşturma evrakında olayın gerçekleştiği alanın Sığırcılı köyü olduğu, bu bölgeden ise 2’nci Hudut Taburu 2’nci Hudut Bölüğü’nün Saçlımüsellim Karakolu’nun sorumlu olduğu belirlenmişti.
Bu belirlemeye rağmen, “Söz konusu alana ilişkin birden fazla kolluk karakolunun ve çok sayıda görevli personelin bulunması nedeniyle şüpheli tespitinin bu anlamda imkansız olduğu (…)” iddiasında bulunan savcı, bu nedenle söz konusu kayıp Mohamad Al Ali ve Muhammed İsmail’in kaybettirildiğine dair somut delilin bulunmadığını ileri sürdü.
Savcı, bu soruşturma dosyasında da takipsizlik kararı verdi.