Metal Kolektif’te bir araya gelen onlarca kadın ürettikleri sanat eserleri ile topluma ayna tutmayı amaçlıyor. Musa Anter ve 49’lar davasını işleyen platform, o atmosferi yaratarak sanatseverlerde empati duyusu oluşturmaya çalışıyor.
Her biri farklı bir meslekte çalışan ve farklı sanat dalıyla ilgilenen onlarca kadın, adına Metal Kolektif dedikleri platformda bir araya gelerek, toplumsal sorunlara sanatla dikkat çekiyor.
2018 tarihinden bu yana çeşitli atölye çalışmaları yapan kadınlar resim, heykel gibi eserlerle yaşadıkları topluma ayna tutuyor.
Metal Kolektif, bu kez 1992 yılında Diyarbakır’da katledilen Musa Anter’in yaşamını konu alan bir sergi açtı. 16 Ekim’de Amed Şehir Tiyatrosu’nda düzenlenen sergi 26 Ekim tarihine kadar devam edecek.
Sergide, kadınların resmettiği kadın temalı tablolar, heykeller ve çocukların çamurdan yaptığı figürler yer alıyor.
Sergi alanında ayrıca 1959 yılında başlayan 1960’da devam eden olayların ardından Musa Anter’inde aralarında bulunduğu “49’lar Olayı/Davası” olarak tarihe geçen 49 aydının tutuklanmasını konu alan eserler de yer alıyor.
Metal Kolektif üyesi Hediye Yaşar, çalışmalarını Mezopotamya Ajansı’ndan Eylem Akdağ ve Ceylan Şahinli’ye anlattı.
‘İnsanları sorgu alanına çekmek istiyoruz’
Hemşire olan ve plastik sanatlarla da ilgilenen Hediye Yaşar, kolektifin bir birim veya topluluk değil fikir olduğunu, farklı meslek gruplarından bir araya gelen kadınlardan oluştuğunu söyledi. Yaşar, kollektif hakkında şu değerlendirmede bulundu:
Hiçbirimiz sanat akademilerinden mezun değiliz. Farklı meslek gruplarındanız ve böyle bir işe başladık. Bazen bir üyemiz bazense 30 üyemiz olabiliyor. Genel fikrimiz şu; sanatı ifade alanı olarak kullanmak ve aslında insanları biraz da sorgu alanına çekmek. Hepimizi toplum olarak rahatsız eden şeyler var. Ve bu rahatsızlığımızı en iyi sanatla ifade edebiliriz. Uzun süre sessiz çığlıklarımız oldu, sessizliğimiz yine çığlık halinde ama daha çok kişiye ulaşsın istiyoruz.
Tamamen deneme yanılma yöntemleriyle yeni eserler ortaya çıkardıklarını anlatan Yaşar, eserlerinde keten bezi, cam elyaf, polyester, demir profiller, alçı ve daha pek çok malzeme kullandıklarını belirtti.
49’ları empati yoluyla aktarıyorlar
Bu sergiyi de Musa Anter’in 100’üncü yaşına ithafen yaptıklarını kaydeden Yaşar, 49’ların yaşadıklarını anlatan karanlık bir oda yaptığını ve o atmosferi empati yoluyla aktarmak istediğini belirtti. Yaşar, sözlerine şöyle devam etti:
49’ları biliyorsunuz. Mehmet Emin Batu kanlar içinde ölü bulundu. Mahkemeye çıkıldığı zaman geriye 49 kişi kaldığı için olay 49’lar Davası olarak tarihe geçti. Sergimizde 49’lar Davası anlatan bir karanlık oda var. İçinde 49 tane nesnel yapı var. Canlı olarak girdiğiniz odada aslında bir ölüsünüz. Çıktıktan sonra orada kötü bir koku var, ekşi elma kokusu, gürültü, uğultu ve size bakan 49 tane size nesne var. Biz içeride olan kişiler miyiz? Yoksa dışarıda bu çarkın içerisinde dönen kişiler miyiz? Olayların neresindeyiz? Ve daha iyi bir biz için ne yapabiliriz diye sorgulamak istiyoruz.