Türkiye’nin ormanlarının, derelerinin ve dağlarının yandaş şirketlere peşkeş çekildiğini söyleyen ekolojistler, Muğla, Dersim ve Erzincan’da yaşanan ekolojik yıkıma “Otel olmayan yerden duman çıkmaz” sözleriyle tepki gösterdi.
İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği (DEDEF) ve Yeşil Sol Parti İzmir İl Örgütü, son haftalarda Muğla, Dersim ve Erzincan’da yaşananlara ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. “Marmaris’te yakılan, Dersim’de kesilen ormanlar, İliç’te zehirlenen sular senin geleceğindir haramilere dur de” pankartı açılan açıklamada sık sık “Havama suyuma toprağıma dokunma”, “İklimi değil sistemi değiştir” ve “Fırat altından değerlidir” sloganları atıldı. Açıklamaya sivil toplum örgütleri siyasi parti temsilcileri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Serpil Kemalbay ve çok sayıda yurttaş katıldı.
‘Bildik cümlelerle halkın yaralarını saracaklarını söylemeye devam ettiler’
Basın metnini Yeşiller Sol Parti İzmir İl Eş Sözcüsü Hüseyin Çağlar okudu. Orman yangınları, su taşkınları, seller ve madenlerde meydana gelen felaketlerle daha fazla karşılaşılmaya başlandığı söyleyen Çağlar, şunları söyledi:
“Bir kez daha gördük ki, önceki yıllarda yaşananlardan hiçbir şey değişmemiş. Dereler yine taştı, evler, işyerleri sular altında kaldı. İktidar yetkilileri yine bildik cümlelerle halkın yaralarını saracaklarını söylemeye devam ettiler. Yine bilindiği üzere geçtiğimiz hafta Marmaris ilçesi Amazon koyunda başlayan ve aralıksız beş gün devam eden yangın, yetersiz önlemler ve gecikmiş müdahaleler nedeniyle 4 bin 500 hektarlık kızılçam ormanının yok olmasına neden oldu.”
‘Bir yandan orman yangınları diğer yandan ağaç kesimleri’
Yaşanan yangın olayının rant projelerinden bağımsız düşünülemeyeceğini dile getiren Çağlar, şöyle devam etti:
“Geçmiş dönemde yaşanan ekolojik yıkımlar ve ranta dayalı projelerden biliyoruz ki, bu olay sıradan adli bir olay olarak görülmemelidir. Olayın derinlemesine araştırılması, yangını çıkaran kişinin bağlantılarının soruşturulması gerekirken her zaman olduğu gibi soruşturma 24 saat bile geçmeden tamamlanmış ve yangını çıkardığı ileri sürülen kişi tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Son yıllarda yaşananlar bize bir şey öğretti. Otel olmayan yerden duman çıkmaz. Ülkenin ormanları bir yandan çıkan/çıkarılan yangınlarla diğer yandan Siirt, Bingöl ve Şırnak başta olmak üzere güvenlik güçlerinin kontrolünde özellikle iktidara yakın firma ve kişilere ihale edilen ormanlık alanlardaki ağaç kesimleri ile yok ediliyor.”
Dersim’de ağaç kesimi
Dersim’in Hozat ilçesi Boydaş (Samosi) köyünde, son 1 haftadır yoğun ağaç kesimi yaşandığını vurgulayan Çağlar, şunlara da dikkat çekti:
“Bahse konu bölgeler maden ruhsatı verilen maden sahalarıdır. Ekolojimiz ve doğal yaşamımızın önemli bir parçası olan ormanların kıyımının adı, batıda sabotaj bölgede ise güvenlik önlemidir. Bize göre ise altında yatan gerçek sebep, uluslararası sermaye destekli çeteleşmiş bir avuç haraminin daha fazla kar hırsıdır. Yapılan araştırmalar, ülke topraklarının büyük bir bölümünün madencilik faaliyetlerine ayrıldığını ortaya koymaktadır. Özellikle son yıllarda on binlerce hektar orman alanı ruhsatlandırıldı. Ormanların ortalama yüzde 58’i, tarım alanlarının yüzde 60’ı madenlere ruhsatlanmış durumda.”
Erzincan’daki altın madeni
İktidarın kolluk güçlerinin de desteği ile yandaş şirketlerin Türkiye’nin dağlarına, ormanlarına, derelerine ve yaşam alanlarına saldırdığını belirten Çağlar, şunları söyledi:
“Maden şirketleri suların kirlenmesine ve zehirlenmesine de neden olmaktadır. Bunun son örneğini geçen hafta Erzincan İliç’te yaşadık. Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold şirketine ait altın madeninde siyanürü taşıyan boru patladı. Çöpler madenini işleten Anagold şirketi yetkililerince yalanlanan ilk felaket madenin içindeki pasa dağında heyelan sonucunda mebranın yırtılması ile oluşan siyanür sızıntısı ile siyanür solüsyon ve sülfirik asit toprağa karışmıştı. Yakılan ormanlar, kesilen ağaçlar, zehirlenen sular bizim geleceğimizdir. Geleceğimize sahip çıkacağız.”