Prof. Dr. Naci Görür, Hatay ve Adana için yaptığı uyarıların ardından “Endişe ettiğimiz yerler Bingöl ile Karlıova arasında. İstanbul’da durum hiç iyi değil. Bütün bilimsel araştırmalar, İstanbul’da zamanın gelmekte olduğunu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bilim Akademisi Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremin ardından uyarılarını sürdürüyor.
Görür, “Bunu ilk kez söylüyorum, bunu bütün Türkiye duysun. Türkiye’de en fazla deprem üreten iki fay var. Biri Kuzey Anadolu fayı, diğeri Doğu Anadolu fayı. Ancak bizim yine de endişe ettiğimiz yerler Bingöl ile Karlıova arasında” dedi.
DHA’ya konuşan Görür, “İstanbul’da durum hiç iyi değil. Nasıl üç gün önce ‘Maraş’tan endişe ediyoruz’ diye yazdıysam aynı şekilde İstanbul’dan da endişe ediyorum. Bilimsel bütün araştırmalar, İstanbul’da zamanın gelmekte olduğunu gösteriyor. Aşağı yukarı 30 sene içerisinde depremin beklendiği söyleniyordu, 23 senesi geçtiğine göre büyük ölçüde yakınlaşmış demek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Görür, “Ancak Maraş depremi beklediğimiz Marmara depreminden daha büyük. İstanbul’da en fazla 7.5 bekliyoruz. İstanbul’da daha küçük deprem beklememize rağmen, İstanbul’da hasar Maraş’tan daha fazla olur” diye ekledi.
‘Binaların çoğu sefer tası gibi çökmüş’
Prof. Dr. Naci Görür, depremle ilgili üç gün önce uyarı yaptığını vurgulayarak, şunları söyledi:
Elazığ depremi olduğu zaman sizlere beyanat verdim. Elazığ depremi Doğu Anadolu fayı üzerinde oldu, o fay uyandı. Daha önce deprem üretmiyordu. Ben, ’21. asırda bir deprem üreterek enerjisini boşaltacak’ dedim.
Doğu Anadolu fayı Elazığ yöresini kırdıktan sonra, Maraş, Çelikhan, Erkenek ve Hatay bölgesi tehdit haline geldi, ‘Bundan sonra ben büyük depremlerin bu yörelerde olacağını düşünüyorum’ dedim. Şimdi bir bölge uzun zaman deprem üretmediği zaman o fay hattında çok büyük ölçüde stres biriktiğini düşünüyoruz. Halkın anlayacağı şekilde söyleyelim, enerji biriktirdiğini düşünüyoruz. Elazığ depremi de olunca, Elazığ depreminde açığa çıkan enerjinin bir kısmı Doğu Anadolu fayının Maraş tarafına transfer edildi.
Zaten Maraş’ta önemli bir enerji birikmişse, bir de siz ekstra bir enerjiyi oraya transfer etmişseniz, Maraş’tan korkmaya başlarız. İşte o korkudan, beklentiden dolayı ‘Maraş’a dikkat edin’ dedim. ‘Deprem hazırlıklarına başlayın, kentsel dönüşümü burada ihmal etmeyin’ diye yazdım, çizdim, söyledim. Maalesef 6 Şubat geldi, 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem oldu. Bu ikinci deprem, ‘tetiklenme’ ile oldu. Oradaki fay sistemleri birbirlerini tetikledi. İlk deprem Ölüdeniz fayında, ikinci deprem Doğu Anadolu fayı üzerinde oldu. Böyle 9 saat arayla iki deprem olması çok ender görülen bir durum. Baktığımız zaman, binaların çoğu sefer tası gibi çökmüş.
‘Hatay ve Adana yöresi daha hassas hale geldi’
Naci Görür, Hatay ve Adana için de uyarılarda bulunarak şöyle konuştu:
Çevredeki faylarda belirli bir stres transferi olabilir. Bu depremlerden sonra Hatay ve Adana yöresinin daha hassas hale geldiğini düşünüyorum. Adana havzasında Doğu Anadolu fay kuşağının devamı gibi düşünülen, orada da irili ufaklı faylar var, Hatay’ın ölü fay kesimlerinde bir stres transferinin olabileceğini, oralara bir yük geldiğini düşünüyorum. Oralarda özenli ve dikkatli olmak lazım ama onun dışında büyük ölçüde Doğu Anadolu fayı enerjisini boşalttı ve azalttı. Tıpkı Kuzey Anadolu fayı gibi. Bundan sonra büyük ölçüde o faylarda bir rahatlama olacaktır.
Uzun dönem büyük depremler meydana gelmeyecektir ama dediğim yerlerde de dikkatli olmamız gerekiyor. Bizim endişe ettiğimiz yerler Bingöl ile Karlıova arasında, Doğu Anadolu fayının en kuzey doğu ucunda bir kesim var. Orada en son deprem 1766 yılında oldu, oradan endişe ediyoruz. Bu Maraş fayından dolayı, Hatay ve Adana havzası kesiminde dikkatli olmamız lazım.
‘Afet Bakanlığı kurulmalı’
Afet Bakanlığı’nın kurulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Naci Görür sözlerine şöyle devam etti:
Önce bir Afet Bakanlığı kurulacak. Bu bakanlık kurulduktan sonra, iyi bir bütçesi olacak, gerekli altyapı ve koordinasyonu yapılacak. Beş yıllık planlar ile deprem kuşaklarından başlanacak ve deprem kuşaklarındaki her kent deprem dirençli kentlere dönüştürülecek. Önce bir mikro bölgeleme çalışması yapılacak. Risk analizi yapılacak ondan sonra zarar azaltma çalışmaları yapılacak.