Türkiye’ye girişi engellenen Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, “Türkiye’de yaşananların sadece bir gölgesi geçti üstümden. Yaşadığımız kötülüklerin kökü orada” dedi.
Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet yürüten sol görüşlü siyasi parti Bağımsızlık Yolu’nun Genel Sekreter Yardımcısı Münür Rahvancıoğlu, 27 Eylül’de Bağımsızlık Yolu parti heyeti ile Ankara’ya gelmiş, Rahvancıoğlu’nun beraberindeki heyet, Türkiye’ye alınırken, kendisinin Türkiye’ye girişi N-82 tahdit kodu gerekçe gösterilerek girişi engellenmişti.
Rahvancıoğlu, yeniden Kıbrıs’a gönderilmişti.
Rahvancıoğlu, yaşanan olayları ve Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs üzerindeki politikalarını Mezopotamya Haber Ajansı’na değerlendirdi.
N-82 ile ‘Türkiye Düşmanı’ statüsü
Türkiye’nin N-82 kapsamında ülkeye alınmayan isimlerin listesini 2020 yılında oluşturduğunu söyleyen Rahvancıoğlu, bu durumun son Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında AKP-MHP bloğunun aldığı pozisyonla ilgili olduğuna işaret etti.
AKP-MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı’nın karşısında konumlanarak, Kıbrıslıların kendi liderlerini seçme iradesine zarar verdiğini belirten Rahvancıoğlu, şunları ifade etti:
Mevcut Cumhurbaşkanı Tatar’ın seçilmesi için AKP ve MHP’liler, Kıbrıs’ın kuzeyine geldi, köy köy dolaştı. Burada Türkiye kökenli Kıbrıslıların iradesine müdahale ettiler. Bunun dışında yaptıkları açıklamalar, ortaya koydukları tutumla Ersin Tatar’ın tarafında oldular ve Akıncı’dan yana hareket eden herkesi bir ‘Türkiye düşmanı’ statüsüyle damgaladılar. Bu olaylardan sonra N-82 kapsamında Türkiye’ye girişlerle ilgili yasaklar ortaya çıkmaya başladı. Bir dizi insan Türkiye’ye giremedi.
Ankara’ya ziyareti sırasında N-82 tahdit koduyla engellenebileceklerini öngördüklerini dile getiren Rahvancıoğlu, “Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Akıncı’dan yana durduk. Kıbrıslı Türklerin varlık, kimlik ve iradesinin tecelli edebilmesi, bağımsız bir duruşu, farklı görüşleri söyleme iradesi olan, federasyon iradesinden, Kıbrıs’ta bir barıştan, çözümden yana iradeden taviz vermeyen bir Cumhurbaşkanımız olması gerekiyordu” şeklinde konuştu.
“Kıbrıslıların iradesine müdahale ne son Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başladı ne de onunla sona erdi” diyen Rahvancıoğlu, şunları söyledi:
1950’li yıllardan beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti, farklı iktidarlar eliyle Kıbrıslı Türklerin yaşam tarzına, din anlayışına, kültürüne, siyasetine, her türlü farklı varoluş biçimine tahammülsüzlük gösterdi. Kimisi yeterince Türk, kimisi yeterince Müslüman olmamakla suçlandı. Türkiye’ye benzetme çabası, asimilasyon süreci devam etti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bizim açımızdan bir eşiktir. İlk kez bu kadar açık açık, göstere göstere, normalleştire normalleştire bunu yaptılar.
‘Kıbrıs halkının iradesine müdahale’
AKP iktidarının Kıbrıs halkının iradesine yönelik müdahalelerinin devam ettiğini ve bunu Ocak 2022 genel seçimlerinde de gördüklerini aktaran Rahvancıoğlu, şöyle devam etti:
Genel seçimlerde hükümette olan 3 partili koalisyonun 3’ününde de seçim programında var olmayan, seçim sürecinde telaffuz etmedikleri yerel yönetimlerin birleştirilmesi konusu, apar topar AKP’nin talimatıyla bir kısmı geçirildi, bir kısmı geçirilmeye çalışılıyor. Seçimlerin ertelendiği birleştirme yasası var. Birleştirme yasasından sonra belediyelerin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bunlardan ikisi şu anda geçerli. Biri Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) geri döndü, diğeri ise davalık durumdadır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, yerel yönetimler konusu ve külliye meselesi bu günlerde gündemde. Bunun bizim irademize bir müdahale olduğuna yönelik açıklamalarımız var. Sadece bizim değil, buradaki toplumsal muhalefetin her kesiminin kendi yönetimince, meşrebince buna bir karşı çıkışı söz konusu.
‘Türkiye’de yaşananların sadece gölgesi geçti üstümden’
Türkiye’ye girişinin engellenmesinin sürmekte olan faşist politikaların yalnızca bir gölgesi olduğunu belirten Rahvancıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye’de ifade özgürlüğü ve toplumsal muhalefetin kendini ifade etme biçimlerinin neredeyse her türlüsü baskı altına alınmış durumda. Türkiye’de yaşananların sadece bir gölgesi geçti üstümden. Orada toplumsal muhalefet bileşenleri olarak ne tür baskılar yaşadığınızı sadece bu örnek ile anlamamız mümkün değildir. Çünkü ben kapıya geldim, ‘Türkiye’ye almayacaklarını’ söylediler ve aynı gün geri gönderdiler. Kat kat fazlasını Türkiye’de insanlar her gün yaşıyor. Biz biliyoruz ki yaşadığımız kötülüklerin kökü orada. Bu muhafazakâr, neo-liberal, ulusalcı, dinci politikalar orada kurutulmadığı, geriletilmediği ve ekolojik dayatmaların son bulacağı, emeğin kurtulacağı bir Türkiye yaratılmadığı sürece biz de burada bunun yansımalarını yaşamaya devam edeceğiz. O yüzden yürekten bir şekilde dayanışmamızı iletmek istiyorum.
‘Tahribatın onarılabilmesi bir süreç meselesidir’
Kendisi ile beraber gelen heyetin ilk gün Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) ve Halkevleri, ikinci gününde Türkiye Komünist Partisi (TİP) ve Sol Parti, üçüncü gününde de Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Emek Partisi (EMEP) ile görüştüğünü aktaran Rahvancıoğlu, “Amacımız, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de yürümekte olan mücadelelerin nasıl birbiri ile dayanabileceği, deneyim aktarımında bulunabileceğine ilişkin ön görüşmeler yapmaktı” dedi.
‘Türkiye’deki, iktidar ile aynı fikirde olan insanların hamisi olan bir devlet’
N-82 tahdit kodunun bir siyasi baskı aracı ve insan hakları ihlali olduğunu belirten Rahvancıoğlu “Orada oturan bir bürokratın ve parti yetkilisinin talimatıyla hiçbir mahkeme kararı olmadan, hiçbir açıklama yapılmadan, Kıbrıslı Türklerin dünyaya erişiminin engelleniyor olması, keyfi bir insan hakları ihlalidir” dedi.
Rahvancıoğlu, şunları da belirtti:
Eğer Türkiye’deki iktidar ile aynı görüşte değilseniz ve muhalif bir duruşunuz varsa, Türkiye’ye girme imkanınız olmuyor, kısıtlanabiliyor. Türkiye’deki iktidar ile aynı fikirde olan insanların hamisi olan bir devletten bahsediyoruz. Bu da Kıbrıslı Türklerin, dünyanın eşit bir ortağı olarak, federal ve birleşik bir Kıbrıs’ta barış içinde yaşama ve dünya halkları arasına onurlu olarak katılmasının ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir.
HABER MERKEZİ