Mukteda es Sadr, Saddam sonrası Irak’ta en etkili politik ve dini figür olarak ortaya çıktı. Aldığı kararlar yaptığı eylemlerle Irak’ta hiç gündemden düşmedi. Tüm kritik dönemlerin baş mimarı oldu. Krizler ülkesi olan Irak’ta 2019 yılından bu yana yaşanan kaos ve krizin en önemli aktörüdür. Radikal kararlar alması, üst perdeden başlayıp alt perdeye inmesi, kararlarındaki gelgitli hali ile bilinir. Çok sıkıştığında da soluğu hep İran’da almıştır.
Sadr Hareketi, Sadr kentinde Mukteda es Sadr’ın babası olan, Ayetullah Muhammed Sadık es Sadr tarafından kurulmuştur. Muhammed Sadık es Sadr, aynı zamanda Saddam rejimine karşı kurulan Şiî Dava Partisi’nin de kurucularındandır. Şiilik ve Arapçılığı birleştiren bir politik hatta sahiptir. Bu anlamda İran Şiiliğine mesafeli durur.
Muhammed Sadık es Sadr, kendisinden sonra hareketin başına büyük oğlu olan Mustafa’yı getirmek ister. Ancak 1999 yılında kendisine ve iki büyük oğluna suikast düzenlendi. Olayda iki oğlu ile birlikte yaşamını yitirdi. Bu olay dini ve politik işlere mesafeli duran Mukteda es Sadr’ın önünü açtı. Hem Muhammed Sadık es Sadr oğlu olması hem de Muhammed Bekir es Sadr’ın damadı olması, hareketin başına geçmesine neden oldu. Bu durum Sadr Hareketi içinde tartışmalara ve ayrışmalara neden oldu.
ABD’nin Irak işgali ve Saddam’ın devrilmesi Mukteda es Sadr’ı, Irak’ın en etkili ve tartışmalı figürü haline getirdi. Saddam sonrası Sadr kentinin yönetimini ele geçirdi ve ABD işgaline karşı mehdi ordusunu kurarak işgale karşı direndi. Bu da tüm Irak’ta Sadr hareketine karşı sempatinin gelişmesini sağladı. Ancak 2004’te Irak Şiîleri için kutsal kent olan Necef’te ABD askerleri ile çatışması ve sonradan ABD ile uzlaşıp Necef’ten çekilmesi büyük tepkilere neden oldu. Yine aynı yıl Irak’lı dini lider Sistani’nin evinin kuşatılması ve Sistani’nin İran’a gitmeye zorlanması Sadr Hareketi’ni tartışmalı hale getirdi.
Malikî ile arsındaki husumet 2008 yılına dayanır. Mart 2008’de Maliki’nin başbakanlığı döneminde Mehdî Ordusu’na karşı Basra’da temizlik hareketi başlatıldı. Basra’da başlayan çatışmalar Irak’ın geneline yayıldı. Bu durum her ne kadar uzlaşma ile sonuçlanmışsa da Sadr Hareketi’nin yenilgisi olarak görüldü. Bundan sonra Sadr İran’a çekildi. İran’da bulunduğu süre boyunca İran Sadr Hareketini kontrolü altına almaya çalıştı. Mukteda es Sadr da, bu doğrultuda adımlar atmaya başlayınca Sadr Hareketi içinde tartışmalara neden oldu. 2011 yılında Irak’a geri döner.
IŞİD’in saldırılarına karşı kendisine bağlı olan Mehdî Ordusunu hareket geçirir ve IŞİD’in etkili olmasından Maliki’yi sorumlu tutar. Maliki’nin yeniden başbakan olmasına karşı çıkar.
2018’de Irak’ta en yüksek oyu alarak parlamentoda sayı çoğunluğunu elinde bulundurur. Abdul Mehdi Hükümetinin kurulmasında ve istifa ettirilip seçim kararı alınmasında başrol oynar.
2021 yılında yapılan seçimlerde hem en yüksek oy oranına ulaştı hem de parlamentoda milletvekili sayısını arttırdı. Seçimlerden sonra diğer Şiileri dışlayarak KDP ve Sünnilerle hükümet kurmak istedi. Ancak başarılı olamadı. Başarılı olamayınca parlamentodan çekilme kararı aldı. Şii Koordinasyonu Çerçevesi hükümeti kurma arayışlarına girdi, başbakan adayını belirledi. Parlamentoyu toplantıya çağırdığı gün Sadr taraftarları parlamentoya işgal etti. Daha sonra bir çok devlet kurumunu çalışamaz hale getirdi.
En son İran’da bulunan Irak’lı dini lider Ayetullah Kazımi El Heriri dini merci görevinden ayrıldığını açıkladı. Sadr Hareketi, Kazımi El Hariri’yi eleştirerek karardan İran’ı sorumlu tuttu. Aynı gün Sadr da siyasetten çekildiğini açıkladı. Sadr’ın siyasetten çekildiğini açıklamasıyla birlikte Bağdat sokakları savaş alanına döndü. Yaşanan çatışmalarda 20 kişi hayatını kaybetti. Herkes iç savaşın gelişeceğini beklerken Sadr Hareketi, taraftarlarını beklenmedik bir şekilde sokaklardan geri çekti.
Şimdi ne olacak? Mevcut ırak krizi derinleşerek devam edeceğe benziyor. Bu kriz devam ettikçe Kazımi Hükümeti devam edecek ve Türkiye devleti bu krizi fırsata çevirmeye çalışacaktır. Bağdat’ta çatışmaların başladığı gün Türkmenler Kerkük’te gövde gösterisi yaptı ve Kürtleri tehdit ettiler. Aynı gün Mahmur, Şengal ve Kifri’de saldırılar gerçekleşti.
Sadr siyaseten çekilir mi? Sadece dini bir lider olarak mı kalır? Bu mümkün degil. Ortadoğu’da din ve politika birbirinden asla ayrılmaz. Ayetullahlar her ne kadar günlük politikaya dahil olmasalar da icra organları üzerinde hep etkili olmuşlardır. Sadr blöf yaptı tutmadı. Şii Koordinasyonu Çerçevesi yeniden hükümeti kurma arayışlarına başladı. Bu da Sadr Hareketi’nin öfkesine ve tepkisine neden oldu. Mukteda es Sadr gelgitli hali ve üst perdeden başlayıp alt perdeye inmesi Irak halkını çileden çıkardı. Kim ne derse desin son bir yılda Mukteda es Sadr aldığı kararlar onu tartışmalı hale getirdi ve prestijini sarstı.