‘Sahte doktor’ vakalarındaki artışa denetimsizliğin yol açtığını belirten TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, “Sağlık Bakanlığı’ndan başlayıp hastane idarelerine doğru uzanan bir ihmal zincirinin sonucu bunlar. TTB ve tabip odaları da denetim mekanizmasına dahil edilmeli” ifadelerini kullandı.
Tekirdağ’ın Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde kendisini ‘pratisyen hekim’ olarak tanıtan, sahte diploma ile hastanede yaklaşık bir yıldır görev yapan Ayşe Özkiraz’ın sahte doktor olduğu ortaya çıkmıştı.
Diğer doktorların şüphelenip, şikayette bulunmasıyla gözaltına alındıktan sonra sahte diploma ile hastanede görev yaptığı anlaşılınca çıkarıldığı hakimlikçe 25 Kasım’da tutuklanmıştı.
Tutuklanan Özkiraz’ın ifadesinde, hastalara ameliyattan sonra dikiş attığı ve birçok konuda ailesi ve çevresindekilere yalanlar söylediği anlaşıldı.
Bu süreçte Özkiraz’ın ameliyat masasında fotoğrafı ortaya çıkarken, doktor rolüne ailesine yalan söyleyerek başladığı belirlendi.
Doğum gününde kendisine çelenk gönderen ‘sahte doktor’un evinden çıkan plaket ve kimlik kartlarının yanı sıra hastaneye sunduğu evrakların da gerek telefonda oynama yaparak gerek matbaada bastırarak gerekse de Instagram üzerinden satış yapan yerlerden sipariş vererek hazırladığı öğrenildi.
En son özel bir üniversitenin sağlık bölümü öğrencilerinin yer aldığı WhatsApp grubunda yaptığı yazışmalar ve ses kayıtları ortaya çıkan Özkiraz’ın, “Bu halde 70’inci hastama bakıyorum, bayılacağım” yazdığı da öğrenildi.
‘Sahte doktor’ Özkiraz olayının yankıları sürerken bir skandal daha ortaya çıktı. Erzincan’da beyin kanaması geçiren hastayı özel bir firmaya ait ambulansla Van’dan İstanbul’a nakleden bir sahte doktor da Erzincan’da yakalandı.
Nakledilen hastaya refakat eden ve kendini çocuk doktoru olarak tanıtan Osman Ç., Erzincan’da polisin yol uygulamasında kimlik göstermemesi üzerine gözaltına alındı.
Osman Ç., emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadesinde, “Ben bir hata yaptım, cahillik ettim, pişmanım” diyen Osman Ç., serbest bırakıldı.
TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, son dönemde ortaya çıkan ‘sahte doktor’ vakalarını ve hastanelerdeki çalışma koşullarını Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

‘Sahte doktor’ vakaları denetimsizlikten
Son günlerde diğer mesleklerde olduğu gibi hekimlikte de ‘sahte doktor’ların arttığını ifade eden Ökten, bu sorunların büyük oranda denetimsizlikten kaynaklandığını dile getirdi. Ökten, Tekirdağ’daki olayla ilgili şu ifadeleri kullandı:
Neredeyse bir yıl boyunca acilde çalışmış, ameliyatlara girmiş Ayşe Özkiraz. Bir kişinin hastanede çalışması için bakanlıktan, sağlık müdürlüğüne yazı gitmesi lazım, sağlık müdürlüğünden hastane yönetimine ve hastane müdürüne yazı gitmesi lazım. Bu süreçlerden sonra bu hekimler işe başlayabilir. Ama hastane idaresinin eline böyle bir yazı geçmeden bu kişi gidip işe başlamış ve bir yıla yakın çalışmış. Bu kişinin nasıl işe başladığının sorgulanması gerekir. Bu da yapılmamış. Ciddi bir ihmal var ortada.
Bu durumun halk sağlığı açısından da ciddi bir tehdit olduğunu ifade eden Öktem, “Şöyle ki bir yıl boyunca acilde çalıştığı söyleniyor bu kişinin. Hasta bakmış mı bakmamış mı, kendisine ait bir kaşesi olması lazım. Muhtemelen bu da yoktur ya da sahtedir. Ama diğer hekimlerin kaşelerini kullanmış olabilir. O kaşelerle reçete yazmış olabilir ve bu esnada baktığı hastalara zarar vermiş olabilir. Koyduğu tanıyla, söyledikleriyle veya yazdığı ilaçlarla zarar vermiş olabilir. Bunların geçmişe yönelik olarak da araştırılması gerekir” dedi.
‘Kamu hastanelerinde de TTB’ye üye olma zorunluluğu olmalı’
Ökten, özel hastanelerde bu sahtecilik durumlarının pek olmadığını belirterek, bunun nedenini şöyle açıkladı:
Özel hastaneler önce bir görüşme yapar ve doktorların özel hastanelerde çalışmaları için tabip odalarına üye olmaları gerekir. Tabip odaları da doktorlardan belge ister. Diplomalarını, uzmanlık belgelerini isterler. Tabi ki kendileri sahte diplomalar hazırlayabilirler ama tabip odalarına üye olma zorunlulukları olduğu için ve ciddi bir denetim mekanizmamız olduğu için böyle sorunlarla karşılaşmıyoruz. Kamu hastanelerinde tabip odalarına üye olma zorunlulukları yok ve olmadığı içinde denetleyici mekanizma uygulanmıyor.
TTB’ye karşı yasa değişikliği yapılmak istendiğini hatırlatan Ökten, “Tüm üye olma zorunluluklarını ortadan kaldırmak istiyorlar oysa biz kamu hastanelerinde de üye olma zorunluluklarının da olmasını istiyoruz. Böyle bir imkanımız olsaydı böyle olayların önüne geçebilirdik. Bizim bağımsız bir kurum olarak denetleyici mekanizmamız daha fazla” ifadelerini kullandı.
‘Sağlıkta dönüşümle birlikte hekimler arasındaki ilişkiler de bozuldu’
‘Sahte doktor’ vakalarının denetim eksikliği ve ihmal zincirinin sonuçları olduğunun altını çizen Ökten, “Sağlık bakanlığından başlayıp hastane idarelerine doğru uzanan bir ihmal zincirinin sonucu bunlar” dedi.
Doktor Ökten, illerdeki sağlık ve hastane müdürlükleri ile başhekim ve hastane yöneticilerinin ciddi anlamda sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Uygulanan sağlık politikaları yüzünden tüm doktorlar üç beş dakikada bir hasta baktığı için kafasını önündeki bilgisayardan ve hastadan ayıramıyor. Hekimler kendi aralarında görüşebilecek bir fırsat bile bulamıyor. Sağlıkta dönüşüm projesiyle birlikte performans geldiği için ne kadar hasta bakarsanız o kadar sermaye alırsınız mantığı ne yazık ki hekimler arasındaki ilişkileri de bozuldu.
Hekimlerin hepsinin birbirini tanıması gerekirken şimdi aynı hastanede yandaki polikliniği tanımayan birçok hekim var. Böyle olunca arada ‘sahte doktor’ gibi olayları arttıran bir tablo çıkıyor ortaya. Hastanelerde kimse kimseyi tanımıyor artık. İnsanca bir arada oturulup konuşulacak, paylaşım yapılacak, sohbet edilecek ortam ortadan kalktı. Bu durum şehir hastanelerinde daha kötü durumda. Çok büyük devasa binalarda koşturarak hastalara, polikliniklere, ameliyatlara, servislere yetişme çabasıyla çalışıyor hekimler.
‘TTB ve tabip odaları denetleyici olmalı’
‘Sahte doktor’ vakası gibi durumlarda bağımsız kurumların denetlemesinin daha etkin olacağını vurgulayan Ökten, TTB ve tabip odalarının denetim mekanizmasında yer alması gerektiğini vurguladı.
Ancak iktidarın bunu yapmadığını kaydeden Ökten, “Ama iktidar ya da iktidarla bunu yapmaktansa aksine bize bir denetleyici mekanizma rolü vermektense bizleri kapatmak için uğraşıyorlar. TTB’nin işlevselliğinin azaltılması onları pasivize etmek, onları kapatmaya yönelmek bu insanları cesaretlendirir” dedi.