Doğan Durgun
SSCB’nin dağılmasından bu yana, Ukrayna’da olup bitenler ile ilgili, özellikle son bir ayda çok şey yazıldı, çizildi. Bu yüzden kronolojik bir hatırlatma yapmaya niyetim yok. Sadece bazı temel noktalara değinip, dezenformasyonun zirve yaptığı bu dönemde geçmişte yaşanmış ilginç anekdotlara değineceğim. Dünyanın vicdanı rollerine bürünmüş ABD, AB ve bunların örgütlerinin iki yüzlülüklerini hatırlatacağım. Çok geniş bir skala içinde yol yürümektense, maddeleştirip yazmaya çalışacağım. Hazırsanız, işte benim gözümden Rusya-Ukrayna (ABD, AB, NATO) savaşına ait dipnotlar.
Bundan tam 11 yıl önce Libya üzerine yazdığım bir yazıda; “Düne kadar başkentlerinde, Kaddafi’nin çadırına yer açan batı, bu gün Kaddafi’nin diktatörlüğünü keşfetmiş durumda. Toplanmaya başladılar bile. BM, NATO, AB harıl harıl insanlık dersi vermekle meşgul. Irak’a özgürlük götüren dünya, şimdi de Libya’ya demokrasi götürecek. Hazırlıklar başladı… Evet! Kaddafi bir diktatördü. Tek liderdi, söylediğine itiraz edilmezdi. Ve üstelik yıllardır iktidarda. Sorarım size, Berlusconi daha mı demokrat? Obama daha mı insancıl? Erdoğan daha mı samimi? Evrensel anlamda, nerde demokrasi var, söyleyin Allah aşkına. Hangi batılı veya doğulu liderin ailesi imtiyaz içinde değil? Var mı Ernesto Che Guavera’dan başka sadece inançlarına sarılan, çocuklarını dahi sosyal devletin olabilecek imkânlarına terk eden?” demiştim. Batının ikiyüzlü politikasına dikkat çekmeye çalışmıştım. ABD, AB, NATO Libya’da yanlarına yerel güç olarak IŞİD’in ilk nüvesi olan cihatçı grupları almışlardı. Bu gruplar, esir aldıkları insanların başlarını keserlerken, demokrasi havarisi güçler kayıtsızca bu cinayetleri izlemişlerdi. Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesi dâhil. Bunun ışığında:
1.Batılı güçlerin Ukrayna-Rusya savaşında kendilerine biçtiği rolü sorgulayarak, tarihi hatırlayarak yol alırsak daha sağlıklı olacak. Rusya’nın saldırıya giriştiği ilk gün, ABD, AB ve onların silahlı gücü NATO temsilcileri, Ukrayna’ya çok fazla destekte bulunamayacaklarını belirttiler. Ukrayna Başkanı Zelenski de peş peşe yaptığı açıklamalarda “Yalnız bırakıldık” vurgusunun altını çizdi. Bence bu iki tarafında yaptığı açıklamalar koordineliydi, üzerinde çalışılmıştı. Böylece dünya kamuoyuna ‘Yalnız bırakılmış bir halk’ imgesi sunuldu ve doğal olarak bu imge hemen satın alındı. Artık NATO, AB ve ABD’nin uygulamaya koyduğu stratejiler de meşrulaşmış oluyordu. Hatırlarsınız Irak’ta kimyasal silahlar vardı yalanı, Libya’da ise halkını katleden diktatör söylemine sarılıp çocuk, kadın, yaşlı ayırmadan öldüren bir yapılanmadan bahsediyoruz. Şimdi, kısa ve orta vadede kimse NATO’nun dünyayı tamamen egemenliğine almaya çalışan doktrinini tartışmayacak. Tartışmaya başladıklarında belki de çok geç olacak.
2.Rus ile Ukraynalılar arasında 2. Dünya Savaşında yaşananlar, bu iki halkı birbirinden uzaklaştırdı. Ukraynalıların bir bölümünün Nazilere hayranlık duyması, onları desteklemesi ile tarihe bir not düşülmüştü. Stepan Bandera bu Nazilerin kontrolündeki milliyetçilerin lideriydi. 1959’da KGB tarafından Münih’te öldürüldü (Aynı şey Balkanlarda Nazileri destekleyen Hırvatlar ile onlara karşı savaşan Sırplar arasında da olmuş, ABD ve NATO bu çelişkileri kullanarak Yugoslavya’yı parçalamıştı.) SSCB’nin varlığı sayesinde iki halk birbirlerine ilişmeden yaşadılar. SSCB’nin dağılması ile ortada kocaman bir coğrafyaya sahip Ukrayna bağımsız olmuştu. Ortak yapılan anlaşmalar ile işler bir süre idare edildi. İlk yarılma 2004 seçimlerinde yaşandı. Rusya yanlısı Yanukoviç, Alman ve Batı yanlısı Yuşçenko’ya karşı seçimi kazandı. Ne var ki Batının desteği ile Kiev’de yapılan eylemler sonucu seçim iptal edildi. Tekrarlanan seçimleri Yuşçenko kazandı. O zamanlar hem askeri hem de ekonomik olarak yeni yeni toparlanan Rusya bunu sineye çekmek zorunda kaldı. 2010’da yapılan seçimleri yine Yanukoviç kazandı. Rakibi Batı tarafından pazarlanan ve sonrasında yolsuzluklar kraliçesi ünvanını alacak olan Timoşenko’ydu. Ukrayna’nın, Rusya’nın dibinde olması, geniş yer altı kaynakları, büyük bir pazar olma özellikleri nedeniyle ABD, AB ve NATO’nun çekim alanında kaldı. Doğal olarak Rus yanlısı bir siyaset isteyen Yanukoviç istenmeyen adam ilan edildi. Bilindiği gibi Euromaidan gösterileri sahneye konuldu. Nazi yanlısı Sağ Sektör ve Azov Taburu olarak bilinen yapılan göstericilere ateş etti, işler çığırından çıktı ve Yanukoviç ülkeyi terk etti. Rusya 2. kez Ukrayna’da batıya yenilmiş oluyordu.
3.Ukrayna’da kurulan yeni hükümet ırkçıların kontrolüne girmişti. Rus azınlığa ciddi saldırlar başlamıştı. Rusça konuşmak tehlikeli bir iş olmuştu. 1 Mayıs 2014 tarihinde Odessa kentinde, resmi bir binada 36 insan, Neo Nazi grupların oteli ateşe vermesi sonucu hayatını kaybetti. Ukrayna resmi güçleri olayları izledi. Kimse yargılanmadı. Rus nüfusun yoğun oldu Odessa, Donetsk, Lugansk gibi kentlerde binlerle ifade edilen Rus öldürüldü. Bunun neticesinde Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri ilan ederek, özerk bir yönetim oluşturdular. Eylül 2014’de Minsk’te bir araya gelen Rus ve Ukrayna heyetleri 12 madde üzerinde anlaştılar. Geçen zamanda Ukrayna hiçbir maddeyi hayata geçirmedi. Hayata geçirmediği gibi, NATO’ya üye olmak için sürekli girişimlerde bulundu.
4.Rusya, yanı başlarında bulunan ve geniş bir coğrafyaya yayılmış Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını, kendi bağımsızlıklarına bir tehdit olarak gördü. 1992’den beri Batı ile yaptıkları görüşme ve anlaşmalarda sürekli NATO’nun Doğu’ya doğru yayılmaması teminatını aldı. Sahadaki pratikler bu sözlerin havada kaldığını Ruslara gösterdi. Putin için Ukrayna son kaleydi. Bir nevi kırmızıçizgiydi.
5.İlk günden beri savaşla ilgili sadece batı medyasından haber akışı alınıyor. Rus tarafının açıklamaları yok sayılıyor. Rus basınına açık bir sansür uygulanıyor. Rus basınında çalışan gazeteciler hedef gösteriliyor. Manipülatif ve propaganda amaçlı görseller haber diye sunuluyor. Savaş oyunlarına ait simülasyonlar, sıcak çatışma görüntüleri diye servis ediliyor. Batıdaki egemen basının Vietnam, Yugoslavya, Romanya, Irak, Libya ve Suriye’deki savaş ve iç ayaklanmalardaki pratiklerini hatırlayınca, haber diye sunulan şeylerin bir akıl süzgecinden geçirilmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.
6.Batı’nın öncesinden Rusya’nın bir işgale girişmesinin şartlarını oluşturduğunu, hatta Rusya’yı buna teşvik ettiğini görmek gerekiyor. İlk günkü ‘Yalnız bırakılmış Ukrayna halkı’ imajı ile Zelenski’den halkını tek başına savunan lider portresi yaratıldı. Batı Rusya’yı tuzağa çekerek, devasa bir ekonomik savaş başlattı. Artık gerçek maskelenmiş, iş çığırından çıkmış durumda. Nazilerin Yahudilere yaptıklarının bir benzerini bugün medeni dünya (!) Ruslara yapmakta. Futboldan, basketbola kadar Rus takımları, bütün spor branşlarından ihraç ediliyor. Yine Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmayacakları belirtiliyor. Yurt dışında okuyan Rus öğrencilerinin vizelerinin yenilenmeyeceği söyleniyor. İsviçre dahi ekonomik boykota ve yaptırımlara katılmış durumda. Nazi Almanya’sına bile böyle yaklaşmamıştı İsviçre. En son örneği ise Almanların Nazi köklerini ele vermesi açısından ibretlik. Münih’in sosyal demokrat belediye başkanı, Münih Orkestrasının Rus Şefi V. Gergiev, Rusya’yı protesto etmediği gerekçesi ile görevden aldı. Bu tür haberleri devamı da gelecek. İş Rus devletinden çok bütün olarak Rus halkına yönelmiş durumda.
7.Batının sicilini genel ve bölgesel savaşlardan biliyoruz. AB, ABD böyle de Rusya melek mi? SSCB dağıldıktan sonra, Ruslar için olabilecek en trajik şeyler yaşandı. ABD bağlantıları olan, alkolik Yeltin tarafından idare edildiler. Ruslar ABD yardımlarına muhtaç kaldı. Kadınları, çocuklarına bakabilmek için komşu ülkelere fuhuş yapmaya gittiler. Sovyet gazileri, ekmek parası için zafer madalyalarını sattı. Rusya’yı mafya yönetme başladı. İnanılmaz bir travmaydı. Putin iktidara geldikten sonra, Rusya’nın yeraltı kaynaklarını da kullanarak ülkeyi düzlüğe çıkardı. Rus halkı bunun kredisini Putin’e fazlasıyla verdi. Ne var ki, seçimle gelin Putin, ülkeye düzlüğe çıkardıkça, karşılığında otoriter bir figüre dönüştü. Muhalefeti bastırdı. Ülkedeki ikinci güç olan Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin bütün bu olan olumsuzluklardan dahli vardı. Özellikle liderleri G. Zyuganov’un Putin’in destekçisi gibi hareket etmesi, ülkenin tam bir Putin ülkesi olmasına neden oldu. Putin zaman zaman, Sovyetler vurgusu, zaman zaman da Çarlık temasını öne çıkararak, halkın duygularını okşadı. Tartışmasız bir lider kültünü yarattı. Ne Putin demokrat ne de Rusya’da solcu bir yönetim var. Ukrayna’daki Donetsk ve Lugansk öz yönetimlerinin ise komünist ağırlıklı olduklarını belirtelim. Putin Rusya’sının, Suriye Efrin’de (Afrin) insan haklarını Kürtler söz konusu olunca nasıl rafa kaldırdığını iyice görmüştük.
8.Ukrayna’da 2004’den beri Nazi sempatizanı yapıların güçlü oldukları biliniyor. Bunların yönlendirmesi ile Ukrayna devletinin oradaki Rus azınlığa yaptıkları da gizlenecek gibi değil. Zelenski’nin Batılı sermaye ve Ukraynalı milyarder oligarklar tarafından desteklendiği de, NATO ve ona bağlı güçlerin programına uyacağı da sır değil. Hatta Kiev Belediye Başkanı Kliçko daha yeni Ukrayna’yı Bandera gibi savunmalıyız dedi. Bütün bunlar, Rusların işgalini haklı gösterecek gerekçeler olamaz. Ruslar daha aktif bir şekilde BM içinde çalışma yürüterek oradaki azınlığın haklarını güvenceye alabilirdi. Putin’in bir amacı Rus azınlığa yardım etmekse, diğer nedeni de tarihsel olarak Rus toprağı olarak gördüğü yerleri Rusya’ya katmaktı. Ortada, Batının desteklediği, faşist unsurları içinden barındıran NATO’cu bir iktidar ile yönetilen Ukrayna ile orayı işgal eden Rusya var. Bu işin asıl kaybedenleri ise siviller.
Taraf tutmaktansa, ilkesel olarak “Savaşa Hayır!” demeliyiz. Çünkü ne dünya şirinler ülkesi ne de Putin bir Gargamel.