Simyager Kürtçe rap müziğin genç ve başarılı isimlerinden birisi. Rapçi denildiğinde akla gelen o sıra dışı görüntü ve profilden uzak bir hali tavrı var. Diyarbakır’da yaşıyor ve müziğinde bu kentin atmosferi önemli rol oynamış. Simyager, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nin yakınındaki bir apartman dairesinde doğup büyümüş. Askeri havalimanı da hemen evlerinin arka tarafında düşüyor.
Simyager, “Uçaklar o en şiddetli sesi bizim evin üzerine bırakıyor” diyor. Kentin şarkılarına olan etkisini ise şöyle anlatıyor, “Benim şarkılarımda karanlık atmosfer daha baskın. Evet umudu elden çıkarmıyorum ama daha çok karanlık atmosferde dönüyor. Bence bu tamamen şehrin atmosferinin yansıması.”
Rapçi Simyager müziğini, hayatını ve projelerini Gazete Karınca’ya anlattı.
İsmini sormak istiyorum, neden Simyager?
Müzik yapmaya başladığımda, isim konusunda bazı arayışlarım oldu. İlk önce hayranı olduğum Kürt rapçi Serhado’dan etkilenerek kendi ismimim sonuna bir ek koydum, sonraları sadece kendi ismimi kullandım. İlerleyen zamanlarda Serhado ile bir araya geldik ve onunla da aramızda isim diyalogu oldu. Ben de zaten ismimi değiştirmek istiyordum. O dönem Simyacı kitabından çok etkilenmiştim ve zaten ismimin kaynağı da o kitap oldu. Benim için anlamlı bir isim. Eski simyacılar değersiz madenlerden altın yapmaya çalışıyorlar. Bu ilgimi çekmişti. Ben de sanatsal olarak değersiz şeyleri bir araya toplayarak güzel şeyler ortaya çıkarmaya çalıştığımı iddia ettiğim için ismim Simyager olsun istedim.
Kaç yaşında başladın müziğe?
Net bir tarih veremem ama rap müziği çok küçük yaşlarda dinlemeye başladım. Ağabeyim dinliyordu, ondan etkilendim. O zamanlar ağabeyim benim idolümdü, kendisi de amatör olarak rap müzikle uğraşıyordu. Onu ve onun dinlediği müzikleri dinliyordum ve benim için çok ilgi çekiciydi. Sanıyorum rap müziği 8 yaşımda falan dinlemeye başladım. 2013’ün sonları gibi de ilk şarkımı kaydettim ama Türkçe kaydettim. 2013-2016 arası bir-iki şarkı kaydettim ama yapmadım. Ondan sonra üniversiteye gittim. 2016’dan sonra da şarkı yapmadım. Üniversitede sadece dinleyiciydim.
Neden? Aslında üniversite tam da insanın üretimini tetikleyen bir yer değil mi?
Aslında öyle ama neden yapmadım ben de bilmiyorum. Bir şekilde uzak durdum. Zaten pek sosyal biri de değilimdir. Üniversitenin son senesinde tekrar yazmaya başladım ve o dönem bir şarkı kaydettim. Ondan sonra da buralara kadar geldim.
Çocukken ağabeyinin dinlediği müzikleri dinlediğini söyledin. Kimleri dinliyordunuz?
O dönem rap müziği televizyondan takip ediyorduk. Genelde Türkçe rap dinliyorduk, Ceza vardı, Fuat vardı, Sagopa Kajmer vardı.
Peki Kürtçe rap ile ilk temasın nasıl oldu?
Bir TV kanalında Serhado ile tanıştım. Çok ilginç gelmişti o zaman bana. Birinin Kürtçe dilinde rap müzik yapacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Garip gelmişti ama çok beğenmiştim. Kürtçeyi kamusal alanda duymaya alışık olmadığımız için ve yasaklı olduğu için öyle bir baskı hissetmişim ki üzerimde, Kürtçe rapi ilk duyduğumda “Ya nasıl olur?” diye bir tepki vermişim. Aslında çok absürt böyle bir tepki vermem. Bu da üzerimizdeki baskılardan kaynaklanıyor.
Sonra ‘Ben de Kürtçe rap yapmalıyım’ mı dedin?
Kesinlikle. Serhado’yu dinledikten sonra zaten şarkılarını ezberlemeye başladım ve küçük arkadaş meclislerinde söylüyordum da. O dönem Ferzad Kemanger Eğitim Destek Evi’ne gidiyordum, bazen orada sahne alıyordum. O zaman da kendi müziğimi yapmak istiyordum ama o dönem büyük ihtimalle beceremeyeceğimden korktuğum için ilk şarkımı Türkçe yaptım. Kendimi Kürtçe ifade edememekten korktum. Zamanla kendimi tanıdıkça yapabileceğime karar verdim ve Kürtçe rap yapmaya başladım. Bugün de Türkçe bir şeyler yapabilirim, beni çok zorlamasa gerek ama tercihim Kürtçe yapmaktan yana.
Türkçe rap yapmayı tercih etmemenin nedeni şu anda kendini Kürtçe daha iyi ifade etmen mi yoksa başkaca sebepleri var mı?
Kesin konuşmak istemiyorum ama en azından bugün için Türkçe yapmam diyebilirim. İleride belki yaparım. Çünkü benim bir dil düşmanlığım yok. Fakat Kürtçe ile ilgili durum ortadayken ben anadilimde üretmek istiyorum. Bana dayatılan bir dilde üretmek istemiyorum. Şu anda İngilizce bilseydim İngilizce müzik yapardım ya da Fransızca bilseydim Fransızca müzik yapardım. Türkçe biliyorum ama Türkçe müzik yapmıyorum. Bunun da çok köklü bir nedeni var bence. Bu bir tepki. Dediğim gibi dile karşı herhangi bir düşmanlığım, herhangi bir antipatim yok. Ama o dilin bize nasıl lanse edildiğinin farkındayım ve buna bu şekilde tepki vermek istiyorum.
Kürtçe rap müzikte üretim çok yeterli düzeyde değil sanki. Katılır mısın buna?
Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Çok büyük bir dinleyici kitlesi olmamasına rağmen Kürtçe rap yapan arkadaşlar çok kaliteli işler yapıyorlar.
İşin kalitesi açısından söylemedim. Üretimin azlığı çokluğu bakımından soruyorum…
Üretim de çok aslında. Ben takip ediyorum. Çıkan her şeyi dinliyorum. Sadece burada değil Kürtlerin yaşadığı her ülkede Kürtçe rap yapılıyor ve çok da güzel işler çıkıyor. Ama bizde rap kültürü henüz oturmadığı için olsa gerek toplumda bu üretimler pek görülmüyor. Bence Kürtçe rapte üretim yapan arkadaşların önü açılsa global piyasaya girebilecek kalitededirler.
Diyarbakır’da rap konserleri oluyor. Geçtiğimiz yıl senin de sahne aldığın bir Kürtçe rap konserine katılmıştım ve çok yoğun bir ilgi vardı. Rap müziğe olan ilgi artıyor değil mi?
Ben Diyarbakır’da 3 kez sahne aldım ve tepkiler de bayağı iyiydi. İnsanlar gitgide soruyorlar, araştırıyorlar, bakıyorlar. Bunu net bir şekilde görüyorum. Rap kültürünün giderek güçlendiğini görmek beni motive ediyor.
Şu anda neler yapıyorsun? Yeni şarkılar var mı yakın gelecekte?
Bugüne kadar düetlerle birlikte yayınlanmış olan 10’a yakın şarkım var. Aslında uzun süredir üzerinde çalıştığım bir albüm vardı. Güzel, anlamlı da bir albümdü. Kendi arkadaşlarımla sözü müzikleri yazdık bitirdik ama demo kayıt bile alamadık. Ben o dönem epey sponsor aradım. Biraz külfetliydi, benim maddi imkanlarımla yapamazdım ama sponsor da bulamadım. Giderek şarkı sayısı düştü. Şu anda tam bir albüm olmasa da yakın zamanda EP olarak paylaşmayı düşünüyorum. Yani 4-5 şarkı olacak.
Üretiyorsun, emek veriyorsun ama sponsor bulamadığın için istediğin albümü yapamıyorsun. Ne hissettiriyor bu sana?
Vallahi üzüyor beni. Sponsor olabilecek olan kişiler “Tamam ben sana yatırım yapacağım da bana ne kazandıracaksın?” diye bakıyor meseleye. Algı bu yani. Ticari bakıyorlar. Belki de ticari bakmayanlarla ben karşılaşmadım. Müziğini dinlemesini istiyorsun, dinlemiyor bile. Böyle anlarda çoğu zaman müzik yapmama kararı alıyorum. Bir gün bırakıp diğer gün yine devam ediyorum. Sürekli bir gel-git yaşıyorum.
Diyarbakır’da yaşıyorsun. Burada yaşamak nasıl bir şey? Senin üretimlerinde nasıl bir katkısı var?
Ben eski cezaevinin orada oturuyorum. Orada doğdum büyüdüm ve askeri havaalanı da hemen evimizin arkasında.
Eski derken Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nden mi bahsediyorsun?
Evet. Hemen onun yanında oturuyoruz. Benim ailem o döneme de şahitlik etmiş hatta. İşte böyle bir yerde doğup büyüdüm ve gece gündüz hatta günün her saatinde savaş uçakları kalkıp iniyor üzerimizden. Uçaklar o en şiddetli sesi bizim evin üzerine bırakıyor, bizim mahalleye bırakıyor. Bazen duymuyorum. Gerçekten bazen o büyük gürültüyü duymadığım oluyor. O kadar işlemiş yani. Bazen şehir dışından arkadaşlarım geliyor. Bizde kaldıkları zaman “Siz burada nasıl yaşıyorsunuz?” diye soruyorlar ve ben o zaman artık o sesi duymadığımı fark ediyorum. Benim şarkılarımda karanlık atmosfer daha baskın. Evet umudu elden çıkarmıyorum ama daha çok karanlık atmosferde dönüyor. Bence bu tamamen şehrin atmosferinin yansıması. Yani karşılaştıklarımız, yaşadıklarımız, ailelerimizin yaşadıkları, komşularımızın yaşadıkları… Ben çok büyük biri değilim, 26 yaşındayım ama bu şehirde sadece kendi gördüklerimi, yaşadıklarımı anlatırsam büyük ihtimalle bir film ya da roman çıkarırız. Ben müziklerimde bu karanlık tarafı ele almak istiyorum ve bunu şarkılarımla paylaştığımda da o karanlığa biraz ışık tuttuğunu düşünüyorum.
Doğup büyüdüğün yer ve şahit olduğun olaylar şarkı sözlerine de yansıyor. Hep bir özgürlük vurgusu var mesela. Çok gençsin ve belki şarkılarında aşktan ya da başkaca güzel şeylerden söz etmek isterdin. Hiç böyle düşünürken buluyor musun kendini?
Benim üretimlerimde işin aşk boyutu da oluyor, eğlence boyutu da oluyor. Kısım kısım yansıttığımı düşünüyorum. Bir şarkının teması tamamen aşk ile ilgili olmasa da bazı bölümlerinde oraya da dönüyorum. Bence içinde bulunduğumuz koşullar ve içimizdeki o özgürlük hasreti aşkı da kapsıyor zaten. Bizim aşkımız da o özgürlük mücadelesinden bağımsız değil. Nasıl düşünürsen öyle seviyorsun.
Diyarbakır’da genç nüfusta madde bağımlılığı çok ciddi boyutta. Sen burada yaşayan bir genç olarak bu konuda ne düşünüyorsun?
Sadece Kürt illerinde değil Türkiye’nin genelinde yaşanan bir sorun bu ama buradaki durum biraz farklı. Burada bir yapı tarafından madde bağımlılığı alanları bilerek açılıyor. O yapı gençleri çok yoruyor, kimliğine saldırıyor, varlığına saldırıyor ve sonra da böyle bir alan açıyor. Yani bir eliyle dövüyor, bir eliyle veriyor. Benim çevremde de var. Benim yaşadığım yerde de madde bağımlılığı ciddi boyutta. Çok kötü bir durum bu ve değmek isterim böyle insanlara. O kişinin hayatında tek bir şey de olsa değiştirmek isterim. Kötü hayatından bir şeyi iyileştirmek isterim.
Diyarbakır’da madde bağımlılığı dışında gençlerin ne gibi problemleri var peki?
En büyük sorunlardan birisi de gelecek kaygısı. Ekonomik sorunlardan kaynaklı herkes Avrupa’ya gitmeye çalışıyor. Artık etrafımdaki bütün diyaloglar bu şekilde. Herkes kendini Avrupa’ya atmaya çalışıyor.
Bir anda fırlayan ev kiraları ve artan pahalılıkla birlikte birçok genç için üniversite de hayal oldu değil mi?
Bunun bir mağduru da benim. Ben elektrik elektronik mühendisliği bitirdim ama işsizim. Yüksek lisans kaydımı yaptırdım ve gittiğim şehirde yükselen kiralardan dolayı ev bulamağım için tekrar buraya döndüm.
Müziğin dışında bir iş yapıyor musun? Nasıl geçiniyorsun?
Bir özel okulda sözleşmeli olarak öğretmenlik yapıyordum. Bu dönem gitmedim, istifa ettim. Şu anda yüksek lisans bursum var. Onun dışında bazen küçük mühendislik işleri oluyor. Ailemle yaşıyorum, pek dışarı çıkan harcama yapan birisi de değilim ve bir şekilde geçiniyorum.
Yapmak istediğin tek şey müzik ama değil mi?
Bu benim ailemle savaşımdır. Bunun üzerine çok kavga ediyoruz, tartışıyoruz. Onlar benim hobi olarak müzik yapmamı asıl iş olarak ise mühendislik yapmamı istiyorlar. Ama ben müzik yapmak istiyorum. Çünkü mesela ben öğretmenlik yaptığım zamanlarda müzikal anlamda hiçbir şey yapamıyordum. Çok güzel bir deneyimdi ama müzikal anlamda sıfırdım. Dinleyemiyordum dahi. Bütün enerjimi sömürüyordu. İstiyorum ki müzisyen kimliğimle bir şeyler yapayım ve ekmeğimi de buradan çıkarayım.
Sen enstrüman da çalıyorsun değil mi?
Bağlama ve gitar çalıyorum. Kendi altyapılarımda enstrümanla canlı kayıt yapıp yayınlamayı çok isterim ama şu an öyle bir imkanım yok. İleride onun da olabileceğini düşünüyorum. Sadece saz çalıp türkü söyleyip değil de şarkının altyapı müziğinin bir bölümünde bana saz da eşlik etsin isterim. Melodi olarak, bir duygu olarak.
Çocukluğunda Serhado’nun büyük hayranı olduğunu söyledin ve sonra onunla düet yaptın. Nasıl bir şeydi bu senin için?
Serhado ile ilk mesajlaştığımızda benim 2-3 şarkım vardı. O da beni dinlemiş. Ben ona mesaj yazdım ve mesajımı gördükten sonra bana yazmaya başladı. Ben heyecanla gelecek mesajı bekliyordum ama o yazdıkça yazıyordu ve ben giderek heyecanlanmaya ve gerilmeye başladım. Yazdığı süre uzadıkça da galiba reddedecek ama beni kırmadan anlatmaya çalışıyor diye düşündüm. Ama sonra mesaj geldi ve Serhado bana “Sen nerelerdeydin?” diye soruyordu. Beni beğendiğini söylüyordu. Aşırı mutlu oldum. Ondan sonra telefonda görüştük bir kere. O Avrupa’da zaten. İlk düetimizi onun albümünde yaptık. Çok güzel bir deneyimdi benim için. Ölmeden yapılacaklar listesinden bir şeyin daha üstünü çizdim.
Serhado dışında etkilendiğin rapçiler kimler peki?
Türkçe rapte Ezhel’i beğenirim. Duruşunu da beğendiğim biridir. Bir de Kiliseler ve Liseler. Amerika’dan da; Kendrick Lamar, Nas, Eminem, Vinnie Paz, Immortal Technique.
Seçim yaklaşıyor. Sen de bir Kürt genci olarak oy kullanacaksın. Bu seçimden beklentin ne?
Ciddi bir değişim olmayacaksa da en azından bazı şeylerin biraz daha düzelebileceğine inancım var. Şartların biraz daha iyileşebileceğine inanıyorum. Mevcut iktidar gittiğinde yerine gelecek olanlardan da gerçekten pek bir şey beklemiyorum. Sadece Kürtler olarak kendi lehimize şartları biraz daha düzeltebiliriz diye düşünüyorum. Köklü bir çözümü görmeye bence ne benim ömrüm yetecek ne senin ömrün yetecek ne de belki ilerde olacak çocuklarımızın. Ben bir Kürt genci olarak yaşadıklarımızın duygusal olarak bir telafisinin olmadığını düşünüyorum. Bir gün barış olsa bile bütün bu yapılanları duygusal tarafımla hiç affedemeyeceğim.