Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi olmayan sonuçlara göre cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması dünya basınında geniş yer buldu.
İngiltere merkezli The Guardian gazetesi, Recep Tayyip Erdoğan’ı 5 yıl daha Cumhurbaşkanı olarak belirleyen seçim sonuçları için “Batı, Erdoğan Türkiye’deki 20 yıllık iktidarını uzatırken korku ile umut arasında kaldı” başlıklı bir yazıya yer verdi.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre gazetenin diplomasi editörü Patrick Wintour, Batı ülkelerinin başkentlerinin, Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası boyunca sessiz kaldığını, dile getirmeden Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarının sürpriz bir şekilde sona ermesini umduğunu, ancak kendisine bir dönem daha görev verildiğini ve Batı’nın korku ile umut arasında kaldığını dile getirdi.
Yine İngiltere merkezli Sky News kanalı, dünya liderlerinin Erdoğan’a tebriklerine yer verdiği ve sonucu açıkladığı haberinde, Türkiye tarihinde ilk kez cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turda sonuçlandığını yazdı.
Financial Times gazetesi de Erdoğan’ın ‘seçim zaferini’ manşetine taşıdı. İkinci tura kalan adayların izlediği politikaları anımsatan gazete, ülkenin ekonomik gidişata ilişkin meselelerle yüzleşeceğini yazdı.
Daily Telegraph gazetesi ise birinci sayfasında, “Erdoğan üçüncü kez kazandı” başlığını attı.
Almanya basını
Almanya’nın kamu yayıncısı Deutsche Welle, seçim sonucunu “Türkiye seçimleri: Tarihi ikinci turdan sonra Erdoğan galip geldi” başlığıyla verdi.
Haberde Erdoğan’ın Beştepe’deki konuşmasından alıntılar yer aldı. Erdoğan’ın cumhuriyetin kurulmasından bu yana Türkiye’nin en uzun süre görev yapan isim olduğu vurgulandı.
ARD, Avrupa ve dünya liderlerinin tebriklerine yer verdi. Haberde Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerin yıllar içinde yapılan en adaletsiz seçim olduğu şeklindeki açıklaması yer aldı.
Erdoğan’ın seçimi ikinci turda kazandığı, 20 yıldır zirvede olduğunun ifade edildiği ZDF’in haberinde de Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine yer verildi. Almanya’daki Türkiyeli seçmenlerin büyük çoğunluğunun Erdoğan’a oy verdiği belirtildi.
Fransa ve İtalya basını
Erdoğan’ın seçimleri kazanması Fransa ve İtalya basınlarında da büyük ilgi gördü.
Fransa merkezli Liberation ve Le Monde gazeteleri ile RFI radyosu, ne ekonomik krizin ne 6 Şubat depremlerinin Erdoğan’ı kazanmaktan alı koymadığı vurgusu yaptı.
France 24, Erdoğan’ın İstanbul’da yaptığı konuşmadan ve Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası açıklamalarından alıntılar yaptığı haberinde dünya liderlerinin tebriklerine de yer verdi.
İtalya’nın kamu yayıncısı Rai da seçim sonuçlarına ve dünya liderlerinin tebriklerine yer verdi. Erdoğan’ın 2028’e kadar cumhurbaşkanı olacağına dikkat çekildi. Kılıçdaroğlu’nun, “adaletsiz seçim” vurgusu ve konuşmasından notlar ayrıca haberleştirildi.
La Republica ise seçim sonuçlarını açıkladığı habere, “Erdoğan yine kazandı: ‘Türkiye’nin yüzyılı’; Ve LGBTİ haklarına saldırıyor” başlığı attı.
İsveç ulusal kanalı SVT’de seçim sonuçları ve kutlamalara yer verildi. Kanalın Türkiye muhabiri Tomas Thoren, ekonomiyi zor bir sürecin beklediğini düşündüğünü söyledi, Erdoğan’ın güçlü liderliği, ülkenin muhafazakar ve dini değerlerini koruma iddiasının ekonomik krize üstün geldiğini vurguladı.
Rusya basını
Rusya’nın kamu haber ajansı TASS, oyların yüzde 99’undan fazlası açıldıktan sonra Erdoğan’ın yüzde 51,9 oy alarak kazandığını başlığa taşıdığı haberinde, muhalefet adayı Kılıçdaroğlu’nun ülkenin kuzeybatısında, İstanbul, İzmir dahil batı kıyılarında ve Antalya dahil güneybatı illerinde desteklendiğini; Kürtlerin yoğun olduğu kentlerde ise yüksek oy almakla birlikte buradaki desteğin 14 Mayıs’taki ilk tur oylamaya kıyasla azaldığını belirtti.
Rusya’da Kremlin yanlısı Izvestia gazetesi, “Erdoğan üçüncü kez Türkiye cumhurbaşkanı olarak kalacak” başlığı attı.
Erdoğan’ın seçimi kazanmasının siyasi olarak ne gibi değişimleri beraberinde getireceği konusuna değinilen, uzmanlarla konuşularak hazırlanmış bir haberde; Cumhurbaşkanı’nın 6 Şubat depremlerinden sonraki restorasyon, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin çözülmesi gibi konulara yöneleceğinin tahmin edildiği yazıldı.
Arap basını
Katar merkezli Al Jazeera’nin internet sitesinde Andrew Wilks imzalı haberde, “İki aylık seçim dönemi, yakın tarihin en sert kampanyalarından birine sahne oldu” denildi:
Erdoğan defalarca – ana Kürt yanlısı partinin sunduğu destek nedeniyle – rakibinin ‘teröristler’ tarafından desteklendiğini ifade ederken, Kılıçdaroğlu Erdoğan’a ‘korkak’ diyerek kampanyayı bitirdi.
Haberde, “Muhalefetin özellikle Suriyelileri ve diğer mültecileri ülkeyi terk etmeye zorlama sözü vermesiyle, kampanya giderek daha milliyetçi bir tona büründü” ifadeleri yer aldı.
Suudi Arabistan merkezli Al Watan gazetesinde yer alan Abdul Wahab Badrakhan’ın yazısında ülkedeki kutuplaşmaya değindi, seçimi kazanan liderin toplumu birleştirme görevi olduğunu belirtti.
Seçim kampanyalarına yansıyan genel tablo, bölünmenin kökenine inmese de, kimlik tartışması artık gizlenmiyor. Atatürk Cumhuriyeti’nin ve modern devletin inşasında belirleyici olan laikliğinin 100. yıl dönümünde, siyaseten İslamcı arka planıyla Erdoğancılık, devletin sivil ve sosyal uyumunu riske atarak, cumhuriyetini kurduğunu öne sürüyor ve onu pekiştirmeyi amaçlıyor.
Kürt meselesinin Türkiye’de hükümetin karşılaşacağı en büyük sorun olabileceğini belirten yazar, “Kürt sorununun çözülememesi, Türkiye’nin varoluş ve güvenlik kaygılarını devam ettirmekle kalmayacak, demokrasisini de şüphe ve sınama içinde tutacaktır” diyor ve yazısını şöyle sonlandırıyor:
Eğer demokrasi bu meseleye içeriden bir çözüm getirmezse ve askeri harekâtlar buna kanlı bir son vermezse, o zaman bölgesel çatışmada bir kart olarak kalacaktır.
İsrail medyası
İsrail merkezli Haaretz gazetesinde Louis Fisherman imzalı yazıda, Türkiye’deki seçmenlerin neredeyse yarısının Erdoğan’ın “liberal olmayan tutumlarına şiddetle karşı çıktığına” dikkat çekildi.
“Kılıçdaroğlu, pek çok kişinin imkansız olduğuna inandığı şeyi yapmayı başardı” diyen Fisherman yazıyı şöyle sürdürdü:
Solcu HDP’yi destekleyen karışık bir Kürt seçmen ekibini Meral Akşener’in İYİ Parti’sini destekleyen katı milliyetçilerle bir araya getirdi. Altılı Masa siyasetiyle küçük bir İslamcı partiyi kendi Kemalist CHP’sine bağlayarak bünyesine kattı. Türkiye siyasetinde ileriye doğru atılmış cesur bir adımdı ama şimdi gördüğümüz gibi, kesinlikle yetersizdi.
“Ekonomideki felaketin, beyin göçünün ve sivil toplum üzerindeki baskının” devam edeceğini söyleyen Fisherman, “Bu seçimler, genç neslin fikirlerini açıkça dile getirebildikleri ve isteklerini özgürce ifade edebildikleri yeni bir Türkiye hayal edebileceği ender bir alandı. Bu nesil gitmiyor ve değişim gelecek. Sadece daha zamanı var” ifadelerine yer verdi.
İsrail merkezli Jerusalem Post gazetesi internet sitesinde “İsrail Erdoğan’a saygı ve şüphe duymalı” başlıklı bir editoryal yazıya yer verdi.
Erdoğan’ın görevde kaldığı süre, “bir liderin bir demokrasiye hükmetmesi için olağanüstü uzun bir süre” olarak tanımlanan yazıda, “Dünya Erdoğan’dan ne bekleyebileceğini bilmeli. Fakat bilmiyor, çünkü Erdoğan’ın ne yapacağı değişkenlik gösteriyor” denildi.
Erdoğan’ın “değişken” doğasının, İsrail ile olan ilişkilerinde kendisini açıkça gösterdiği kaydedilen yazıda, “görev süresinin ilk günlerinde İsrail’e karşı soğuk ama alenen düşmanca olmayan” bir tavırdan, iktidarda geçirdiği süre ilerledikçe “düşmanca ve hatta antisemitik bir pozisyona, bugün ise daha pragmatik bir yaklaşıma” kaydığı kaydedildi.
Erdoğan’ın İsrail’e yaklaşmasının nedenleri, kötüye giden ekonomiyi düzeltme, bölgedeki yalnızlığından kurtulma ve Biden yönetimiyle ilişkileri yumuşatma olarak sıralandı.