AKP tarafından kamuda çalışan sözleşmelilere kadro verilmesine ilişkin kanun teklifi Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Pazartesi (16 Ocak) günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi beklenen teklife sendikalar tepkili.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik: Bu da diğer adımlar gibi seçime giderken yeniden ve kısmen bir oy devşirme politikası.
Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul : Yasa teklifi ‘amasız, fakatsız, koşulsuz kadro’ talebini karşılamayacak ve adaletsizlikler sürecek.
AKP kamuda sözleşmeli statüsünde çalışan personelin memur kadrosuna alınmasını öngören yasa teklifini 13 Ocak Cuma günü Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) imzasıyla Meclis’e sundu.
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın yasa teklifini meclise sunmadan önce verdiği bilgiye göre; Devlet Memurları Yasası’nın 4-B maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalışanlardan, 28 Kasım 2002’den önce işe başlayan toplam 458 bin 615 sözleşmeli personel, süre koşulu olmaksızın, yasa yürürlüğe girdikten itibaren, 1 aylık başvuru süresinin ardından kadroya alınabilecek.
Ayrıca belediye personeli de bu olanaktan yararlanacak.
Öte yandan yasa teklifine göre 4B’li olan kamu çalışanları, belediye çalışanlarının yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı kurumlarında çalışan sanatçılar, kamu dışı aile sağlığı çalışanları, vekil imam hatip ve müezzin kayyumlar ile vekil, ebe ve hemşireler de düzenlemeden yararlanacak.
Elitaş, teklifin büyük olasılıkla Pazartesi günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüldükten sonra, Genel Kurul gündemine geleceği ve yasalaşacağını söyledi.
Sendikalardan tepki
Ancak meslek örgütleri ve sendikalar yasa teklifinin çerçevesini ve kapsamını eleştiriyor.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul sözleşmeli statüsünde çalışan personelin memur kadrosuna alınmasını öngören yasa teklifini Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Meclise sunulan kanun teklifi köklü çözümler sunmuyor’
Kadroya alınma kanun teklifi içeriğine bakıldığında köklü bir çözüm olmadığını dile getiren KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, şunları ifade etti:
Sadece geçici ve şimdiye kadar özellikle eğitimde, sağlıkta biriken bu sözleşmeli çalışan arkadaşlarımızın daha çok kadroya geçirileceği bir yasa tasarrufu var. Ancak bu yasadan sonra da Mart ayında, Nisan ayında, Haziran ayında işe alınacaklara yeniden sözleşme ile işe alma uygulaması devam ediyor yani sözleşmelilik sistemi ortadan kalkmıyor. Örneğin tayin isteme hakları yine yeniden ertelendi. Özellikle PTT’de uzun süreden beri sözleşmeli kadroda çalışan arkadaşlarımız, dağıtıcılar var onlar kapsam dışı bırakılmış. Doğal olarak eğer bir reform yapılacaksa veya uygulama tamamen ortadan kaldırılacaksa 657 sayılı devlet memurları kanununda daha önce yapmış oldukları sözleşmeli statüsünün ortadan kaldırılması ve kadrolu istihdamın esas alınması gerekiyor.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik
‘AKP döneminde ‘kamuda sözleşmeli çalışma’ temel istihdam biçimi oldu’
2002 yılında kamuda çalışan toplam sözleşmelinin en az 10-15 katı kadar şu anda kamuda sözleşmeli çalışanın olduğunu belirten Mehmet Bozgeyik, bunun AKP döneminde temel bir istihdam biçimi haline geldiğine dikkat çekti:
Uzun süreden beri bizim bu sözleşmeli çalışma biçimin ortadan kaldırılması, güvence ve kadrolu çalışmanın kamuda esas alınmasıyla ilgili taleplerimiz var. Ancak daha bu karşılanmadı. 2023 yılında seçime giderken AKP uzun süreden beri bu tür talepleri hızlıca emek örgütlerinin, meslek örgütlerinin de düşüncesini, görüşünü almadan kendi mutfağında bir hazırlık yaparak hem EYT hem de sözleşmeden kadroya alınma bekleyen birçok yasayı çıkarmaya başladı.
‘Seçimlere giderken oy devşirme politikası’
Meclise sunulan kanun teklifini önemli ancak kapsam dışı bırakılan çalışanlar ve hızlıca yapılmış bir teklif olması nedeniyle eksik ve yetersiz bulduklarını ifade eden Bozgeyik, Kültür Bakanlığı’ndaki sanatçılarının da verdikleri mücadele sonucunda bu teklife eklendiğini vurguladı.
Bozgeyik, şöyle devam etti:
Daha önce 4C’den 4B’liye geçirilen sözleşmeli arkadaşlarımızın özellikle unvanları verilmedi. 4Cli mühendis kadroya geçirildi ama bunların var olan kadroları ortadan kaldırıyor. Kadrosuz bir şekilde başka kurumlara atandı. Yine sözleşmeli çalışmış olduğu süreler kadro ve derecelerine sayılmadı. PTT, diğer kurumlarda, yerel yönetimlerde ve benzeri alanlarda çalışan, eskiden, 4C’den, 4B’ye geçen arkadaşlarımızın da mevcut durumları devam ediyor. Bu da diğer adımlar gibi seçime giderken yeniden ve kısmen bir oy devşirme politikası.
Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul ise kamu hizmetlerinin üretiminde sözleşmeli istihdam biçiminin ortadan kaldırılmadığını, gelecekte kamuda tüm personel alımlarının 3+1 sistemi ile sözleşmeli personel alımına dönüştürülmesinin planlandığını belirtti.
Ayrıca Nejla Kurul, “amasız, fakatsız, koşulsuz kadro” talebinin karşılanmadığını ve adaletsizliklerin süreceğine söyleyerek, şunları ifade etti:
Şunu açıkça belirtmeliyiz ki 8 milyona yaklaşan işsizler sorununu kamu istihdamı ile çözmek amacında olan, emekçilerin yeterlikleri/niteliklerini esas alan, siyasal kayırmacılığa son veren ve güvenceli istihdamı sağlayan emek ve meslek örgütleriyle tartışılarak hazırlanmış bir yasa teklifi ile karşı karşıya değiliz. Bu teklif yine son derece karar alma mekanizmalarıyla demokratik olmayan, emekçilerin belli kesimlerini dışlayıcı ve keyfidir. Dolayısıyla yeni işe başlayacak tüm kamu emekçileri 4 yıl boyunca eşit işe eşit ücret, iş güvencesi, tayin hakkı başta olmak üzere mali, sosyal, özlük haklardan mahrum kalmaya devam edecek, kadro ve tayin hakkı kazanma bakımdan amirlerinin insafına bırakılacaktır.
‘Teklif karışık bir biçimde hazırlanmış’
Yasa teklifinin karmaşık bir biçimde hazırlandığını; “Milli Eğitim, Sağlık bakanlıkları ve Diyanet İlleri Başkanlığı’nda üç yılını tamamlayan sözleşmeli personele memur kadrosuna geçiş hakkı verilmiştir” denilip teklifte durumun tanımlandığını ifade eden Kurul, MEB’de üç yıldan az çalışan sözleşmeli personelin kadroya geçirilip geçirilmeyeceği konusunun ise açık biçimde ifade edilmediğine dikkat çekti.
Araştırma görevlileri açık biçimde kapsam dışı bırakılmış
Kurul, sözlerine şöyle devam etti:
Yasa teklifinde açık biçimde dışarıda bırakılan personel 50d’li güvencesiz araştırma görevlileridir. Teklifte geçen ifade “yükseköğretim kurumlarının araştırma-geliştirme projelerinde proje süreleriyle sınırlı olarak çalışanlar hariç” ibaresi düşülerek güvencesizliğin her halini yaşayan genç akademisyenler teklifin dışında bırakılmıştır. Araştırma görevlilerinin istihdam biçimi, hâlihazırdaki mevzuatta 33/a olarak belirtilmiş, ancak siyasi iktidar kayırmacı ve kadrolaşmacı amacı nedeniyle araştırma görevlilerini güvencesizliğin cisimleşmiş hali olan 50/d ile sağlamıştır.
‘Kamuda siyasal kayırmacılığın önünü açacaktır’
Siyasal iktidarın yasa teklifindeki dışlayıcı yaklaşımının koşulsuz kadro için mücadele eden sözleşmelilerde hayal kırıklığı yarattığına vurgu yapan Nejla Kurul, sözlerini şöyle noktaladı:
Seçim döneminden seçimlere plansız, programsız ve demokratik olmayan yöntemlerle istihdam politikalarının belirlenmesi kamu hizmetlerinin niteliğini düşürecek, kamuda siyasal kayırmacılığın önünü açacaktır. Bizler liyakati esas alan, mülakat gibi öznel seçme süreçlerinin olmadığı, başta üniversite mezunu işsizler olmak üzere işsizlik sorununun kamu eliyle çözümüne odaklanmış kapsayıcı emek gücü politikasının çok daha ilerletici bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.