Cezaevlerinde uzun süredir devam eden keyfi ‘infaz yakma’ uygulamalarına dair konuşan Avukat Rengin Ergül, İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla tahliyelerin engellendiğine dikkat çekerek “Temel hukuk ilkeleri ihlal edildi” dedi.
Cezaevlerinde uzun süredir “infaz yakma” olarak tabir edilen, infazlarını tamamlayan hükümlülerin tahliyelerini engelleyen hak ihlalleri yaşanıyor. Tahliyelerin engellenmesi özellikle ağır hasta tutuklular açısından büyük risklere yol açıyor.
Cezaevi personelinden oluşan İdare ve Gözlem Kurulu (İGK) kararlarıyla “pişmanlık” dayatması gibi çeşitli gerekçelerle infaz yakma özellikle siyasi tutuklulara sıkça uygulanıyor.
Çok sık gerçekleşen bir uygulama olması sebebiyle infaz yakmaya dair veri tutmakta aksaklık yaşanıyor.
infaz yakma kararlarına ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından Adalet Bakanlığı ve Meclis’e pek çok kez araştırma ve soru önergeleri sunuldu ancak hepsi reddedildi.
30 yıllık cezasını bitirmesine rağmen tahliye edilmeyen tutuklulardan biri de Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Şermin Demirdağ.
Yerine kayyum atanan ve tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürülen Karayazı Belediyesi Eş Başkanı Melike Göksu, abisi Erol Göksu’ya telefonla ulaşarak, yan koğuşta bulunan arkadaşı Şermin Demirdağ’ın 30 yıllık cezasını tamamladığını ancak 3 ay daha cezaevinde tutulacağını iletti.
Herhangi bir gerekçe olmadığı bilgisini abisi Göksu’ya aktaran Melike Göksu, keyfi olarak sürenin uzatıldığının basın aracılığıyla duyurulmasını istedi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Sekreteri Rengin Ergül de bu uygulamayı ve gerekçelerini Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla tahliyeler engelleniyor

Bu uygulamaların 2020 yılında yürürlüğe giren “Ceza ve İnfaz Kurumlarının Yönetimi ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik” ardından başladığını belirten Avukat Rengin Ergül, şu bilgileri paylaştı:
Türkiye’de bir ceza aldığınızda, size müddetname adında bir belge tebliğ ediliyor. Bu müddetnamede ‘hak ederek tahliye tarihi’ bir de ‘şartlı tahliye tarihi’ şeklinde iki tarih bulunuyor. Aslında şartlı tahliye tarihi gelince tahliye edilmeniz gerekiyor ama İGK diye bir sistem kurdular. Bu kurul, tahliye tarihiniz geldiğinde sizinle görüşüp ‘iyi halli’ olup olmadığınıza karar veriyor. ‘İyi halli değildir’ raporu verildiğinde de tahliyeniz engelleniyor.
Uygulamanın hukuken karşılığı olmadığını ifade eden Ergül, temel yasa mantığına da uygun olmadığını belirtti. İlk başlarda 6 ayda bir yapılan görüşmelerin şu an 3 aylık periyotlarla yapıldığını belirten Ergül, Sincan Cezaevi’nde genel olarak ‘iyi halli’ raporunun verilmediğini söyledi.
Dışarıdan kitap almak gibi ilginç gerekçelerle infaz yakılıyor
ÖHD olarak genelde siyasi tutuklulardan başvuru aldıklarını ve durumlarını takip ettiklerini söyleyen Ergül, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) gelen mektuplara göre adli tutukluların da infazının yakıldığını söyledi.
Görüşme esnasında yapılan pişmanlık dayatmalarının yanı sıra ‘suyu çok kullanıyorsun’ ya da ‘kitap okuyorsun ama cezaevi kütüphanesinden kitap almıyorsun’ gibi gerekçelerle de tutukluların infazının yakıldığına dikkat çeken Ergül, “Maalesef infaz yakmaya dair düzenli bilgi alamıyoruz. Türkiye cezaevlerinde bu mümkün olmuyor. Birbirini tutmayan verilerle karşılaşıyoruz” dedi.
‘Temel hukuk ilkeleri ihlal edildi’
Ergül, “Siyasi tutuklular için devletin tabiri ile ‘terör’ kapsamındaki suçlar için savcının da GİK’e girme yetkisi var ancak her zaman kurul kararı olmuyor. Cezaevinin müdürünün tek başına karar verdiği durumlar da yaşanıyor” dedi ve ekledi: “Tamamen hukuksuz bir durum işletiliyor.”
Bu yönetmeliğe dair, avukatlar olarak idare mahkemesine başvuru yaptıklarını söyleyen Ergül, şu bilgileri aktardı:
Aslında infazda aleyhe yasa geriye yürümüyor. Sadece kişinin lehine olan yasa geriye yürüyebilir. Mesela örgüt suçlarında daha fazla ceza verileceği yasayla düzenlense de geçmişe yürümez. Bundan sonrasını kapsar ama bunu geçmişe de yürüttüler. Temel bir hukuk ilkesini ihlal ettiler. Bu yönden de dava açtık ama reddedildi.
‘İnfaz hakimliği cezaevinin görüşüne göre karar veriyor’
Tutukluya ‘iyi halli’ olmadığı raporu verildi diyelim. İnfaz hakimliğine başvuruyoruz. İnfaz hakimliği de genelde dosya üzerinden karar veriyor. Bir tutuklu şöyle demişti; ‘İnfaz hakimliği, cezaevinin aldığı kararı noter gibi onaylar.’ Buradan genelde olumlu karar alamıyoruz, bir üst mercii olarak ağır cezaya gidiyoruz. Buradan da olumlu sonuç alamazsak Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gidiyoruz.
Dünyadaki şartlı tahliye sistemlerinden örnek veren Ergül, “Uluslararası Ceza Mahkemesi sisteminde ‘iyi halli’ olup olmadığınızı tespit eden 3 yargıçlı bir mekanizma var. Burada tek bir infaz hakimi dosya üzerinden karar veriyor ve kişiyi bilmiyor, görmüyor. Sadece yattığı cezayı ve cezaevinin hazırladığı görüşünü biliyor. Böyle bir sistemde iş iyi işlemiyor tabii ki ama kısmen de olsa aldığımız olumlu kararlar oluyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.