Deprem bölgelerinde OHAL ilan edilmesini HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, “İktidar beceriksizliğini, toplumsal yaraları sarabilecek kurumsal ciddiyetten uzak beceriksizliğini, OHAL ile kamufle etmeye çalışıyor” şeklinde değerlendirdi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Maraş merkezli depremlerde binlerce insanın hayatını kaybettiği 10 kentte Olağanüstü Hal (OHAL) ilanı kararı aldıklarını duyurdu. Erdoğan’ın bu kararının, yarın Meclis Genel Kurulu’nda oylanması bekleniyor.
Erdoğan, 15 Temmuz 2016’da darbe girişimin ardından 20 Temmuz 2016’da yaptığı OHAL ilanında, “Bu uygulama kesinlikle demokrasiye, hukuka, özgürlüklere karşı değildir. Tam tersine bu değerleri koruma, yükseltme, geliştirme adınadır” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak Olağanüstü Hal döneminde 125 bin 678 kişi kamu görevinden ihraç edildi, belediyelere kayyum atandı, milletvekilleri tutuklandı, binlerce dernek kapatıldı, muhalif basının ekranları kapatıldı.
Erdoğan, depremden 34 saat sonra Deprem Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nde yaptığı açıklamada OHAL’in ilanını duyurdu.
‘48 saatte deprem bölgesine ulaşamayan iktidar’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, konuya ilişkin MA’dan Özgür Paksoy’a konuştu.
Depremin üzerinden yaklaşık iki gün geçmesine rağmen henüz dokunulmayan, arama kurtarma çalışmalarının başlatılmadığı kentler ve ilçeler olduğuna dikkat çeken Temel, şunları söyledi:
Gerçek anlamda bir iktidar çöküşüyle karşı karşıyayız. Bu durum, iktidarın ne kadar liyakatsiz, ne kadar çalışmaya uygun olmayan kadrolarla kurumları doldurduğunu, kurumların ne kadar şekli olduğunu gösterdi. Hastaneler çökmüş, hapishaneler çökmüş, köy yolları çökmüş, insanların barınması, tedavi olması gereken yerler çökmüş. O kadar övündükleri teknik gelişim, mili üretim, SİHA’lar, insansız hava araçları ve savaşa yatırdıkları bütün muazzam teknik gelişim diye tabir ettikleri, son tahlilde Adıyaman’a, Elbistan’a, Malatya’ya 48 saatte ulaşamayan bir iktidar gerçeğini gösteriyor.
Yaşanan felakete karşı çalışmaların toplumsal yapılarla yürütülmesi gerektiği yerde iktidarın yasaklarla kentlere girişleri engellediğini ifade eden Temel, “Tek elden yardım seçeneğiyle, toplumsal dayanışmayı öldüren devletin, çökmüş kurumlarına mecbur bırakan bir politika ile karşı karşıyayız. Nihayetinde bugün Erdoğan’ın açıkladığı gibi, krizi yönetilememesini, iktidarın beceriksizliğini, toplumsal yaraları sarabilecek kurumsal ciddiyetten uzak beceriksizliği, OHAL ile kamufle etmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
‘Kolluğun OHAL ile engelleyici faktöre dönüştürülmesi tehlikelidir’
“OHAL’in ne olduğunu biliyoruz” diyen Temel, sözlerini şöyle sürdürdü:
OHAL, olağanüstü koşullarda iktidara ve yandaşlarına yetki devşirme, olanak yaratmak demektir. Toplumsal muhalefeti sınırlandırma gücünün adıdır OHAL. Olağanüstü hal durumunun ilanı, çökmüş olan kentlerin acılarını sarmaya, yaraları iyileştirmeye dönük bir girişim değil. Allah’ın lütfunun yeni bir aşaması olarak tanımlamak gerekir. OHAL yerine yapılacak şey, bütün toplumsal kesimlere dayanışma olanağı verilmesi, toplumun topluma sahip çıkmasının koşullarının yaratılmasıdır. Kentlerin girişlerinin yasaklanması değil, düzene kavuşturulması, yardım ekiplerinin sivil kurumlardan oluşturulması, ordunun ve diğer kolluk gücünün ise bütün imkan ve olanaklarını yardımı kolaylaştıracak koşulların yaratılmasına harcanması gerekiyor. Kolluğun OHAL ile engelleyici faktöre dönüştürülmesi tehlikelidir.
‘Seçim dönemini de kapsayan OHAL ilanı kabul edilemez’
Temel, deprem felaketini krize çevirdiğini ifade ederek, şunları da söyledi:
Deprem vesilesiyle bile OHAL’i gündemine alması, iktidarın bundan faydalanmayı umduğunu gösteriyor. 2016 yılında OHAL’in, ilan edilmesini gerektiren nedenlerle sınırlı olmak üzere, önlemler almak için ilan edildiği söylenmişti. Ancak OHAL’i gerektiren önlemler dışında temel hak ve özgürlüklerin tamamını rafa kaldırıldı. İfade özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğünden gözaltı sürelerinin uzatılmasına, keyfi tutuklamalardan cezaevi koşullarına kadar çıkardıkları KHK’lerle bütün hakları rafa kaldırdılar. Seçim dönemini de kapsayan OHAL ilanı kabul edilemez. Sonuna kadar karşıyız, bu kararı kabul etmeyeceğimiz, buna karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.