Cizre’de sokağa çıkma yasağı sırasında eşi ve kayınbiraderini kaybeden Güler Tunç, AYM’nin yaşam hakkının ihlal edilmediğine dair kararına, “Karar katliamların bir parçası. Öfkemizi artırdı” sözleriyle tepki gösterdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında katledilenlerin yaşam hakkının ihlal edildiğine dair başvuruyu dün karara bağladı.
AYM, “Güvenlik kuvvetlerin güç kullanımı sonucunda ölüm olayının meydana gelmesi ve bu ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiğine” dair yapılan başvuruyu “kabul edilemez” buldu. Kararda, yaşam hakkı ihlalinin olmadığı ileri sürüldü.
Tunç, yaşananları hatırlattı
Sokağa çıkma yasağı sürecinde eşi Orhan Tunç ve kayınbiraderi Mehmet Tunç’u mahsur kaldıkları evlerin bodrumlarında kaybeden Güler Tunç, son kararla birlikte “yaralarının bir kez daha deşildiğini” söyledi. 2015-2016 sürecinde ilan edilen iki yasakta 288 insanın hayatını kaybettiğini anımsatan Tunç, “O süreçte birçok sivil yurttaş katledildi. İnsanlar evlerinin içinde, yanında, seccade üzerinde keskin nişancılar tarafından hedef alınarak katledildi. O süreçte 3 tane ‘vahşet bodrumu’ vardı. Bu bodrumlarda Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Berjin Demirkaya, Mehmet Yavuzel’in de olduğu 177 kişi katledildi” diye kaydetti.

Mezopotamya Ajansı’na yaptığı konuşmada Cizre’de “insanlığın katledildiğini” ve cenazelerin günlerce sokaklarda kaldığını ifade eden Tunç, “Vahşet bodrumlarında daha katliamlar yaşanmadan önce Orhan Tunç için babası ile birlikte AİHM’e başvuruda bulunduk. Yaralı olan sivil insanların dışarıya çıkabilmesi için insani koridor açılmasını talep ettik. Fakat ne Şırnak Valisi, ne İçişleri Bakanı Efkan Ala, ne de dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu bu talebimize cevap vermedi. AİHM de buna cevap vermedi. Yasakların bitmesine yakın bir süreçte bu talebimize cevap geldi. Yaralıların çıkarılabilmesi için koridor açılacağı söylendi. Açılan koridordan kimse geçemiyordu çünkü sivillere yönelik saldırı vardı” diye konuştu.
‘AYM zaten AKP-MHP’ye bağlıdır’
AYM’nin verdiği kararın ülkede adalet olmadığının göstergesi olduğuna dikkati çeken Tunç, “AYM zaten AKP-MHP’ye bağlıdır. Eğer AKP-MHP’ye bağlı olmasaydı Roboski, Suruç, Cizre’de yapılan katliamlarda hukuka uygun bir karar verirdi. AYM, kanun ve yasaları gözetmesi gerekiyordu fakat Türkiye’de böyle bir şey yok. Bugün hukuk ve adaleti yürütenler AKP-MHP’dir. AYM’de çıkan bütün kararlar öncesinde Erdoğan ve Devlet Bahçeli tarafından belirleniyor. AYM bağımsız değildir. Eğer bağımsız olsaydı bu karar çıkmazdı. AKP-MHP’ye bağlı olduğu için yaşatılan katliamları reddediyor. Bunu Roboski davasında da gördük. ‘Yanlışlık oldu’ dediler. Yarın bir gün Cizre için de ‘yanlışlıkla yaptık’ diyecekler” ifadelerini kullandı.
‘Şaşırtıcı olmadı’
AYM’ye daha önce de benzer başvuruda bulunduklarını ve başvurularının reddedildiğini anımsatan Tunç, “AYM, Cizre’de katledilenlerin yaşam hakkı ihlali olmadığını söyledi. Cizre’de yaşanan vahşet ve katliam sanki hiç olmamış gibi cevap verdi. Bu karar şaşırtıcı olmadı. Bu devlette adalet ve hukuk yok. Eğer adalet olsaydı o katliamlar yaşanmazdı” sözleriyle karara tepki gösterdi.
AYM’nin gerekçeli kararını açıklamasının ardından yeniden AİHM’e başvuracaklarını aktaran Tunç, yasak sürecinde hayatını kaybedenler için adalet mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.