Bugün ortasından dalmaya çalışacağımız Ukrayna savaşının çok fazla boyutu var. Tarihsel-jeostratejik nedenleri, Ukrayna-Rusya ile sınırlı olmaması, ABD ve Britanya’nın Rusya’ya karşı vekalet savaşı karakterini taşıması, Avrupa’nın emperyalist hırsları şahlanırken ABD’nin vassalı olarak kendisine verilen rolü oynaması, birbirine hasım Çin ve Hindistan, birbirine düşman İran ve Suudi Arabistan’ın Rusya’ya destek çıkan pozisyon alması, NATO üyesi Türkiye’nin zaman zaman Rusya’yı savunarak arabuluculuk rolüne soyunması, neo Nazilerin dizginlerini elinde tuttuğu Kiev’deki yönetimin şimdilik on milyarlarca euro ve dolar mali ve askeri yardımla ihya edilmesinin gelecekteki olası sonuçları, halk ayaklanmalarını tetikleme potansiyeli eşliğinde küresel enerji ve gıda politikalarının tepetaklak olması, nükleer tehditlerin havada uçuşması gibi pek çok veçhesiyle tüm dünyayı etkiliyor ve gerçekten de bir nevi dünya savaşı ya da dünya savaşı prelüdüne dönüşüyor.
Dolayısıyla ortadan dalıp kestirmeden çıkmanın imkansızlığını hesaba katarak en güncel zaman diliminin aynasından bazı yansımalar yakalamaya çalışalım.
Savaşın eylül sonundan beri girdiği daha kritik virajdaki ilk dışbükey ayna ise Kuzey Akım. Donbass, Herson ve Zaporojye’nin Ukrayna’dan kopup Rusya’ya bağlanmasının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın buralara saldırmasının Rusya’ya saldırı sayılacağını söyleyip 21 Eylül’de kısmi seferberlik ilan etti. 26 Eylül’de Rus gazını Baltık Denizi’nin altından Almanya’ya ve dolayısıyla Avrupa’ya taşıyan (Rusya karşıtı yaptırımlar sürecinde kapanan) Kuzey Akım 1 ve (Ukrayna savaşının başlamasıyla açılması rafa kalkan) Kuzey Akım 2 boru hatlarına sabotaj düzenlendi.
Hatları işlemez hale getiren, on milyarlarca euro zarara yol açan ve Avrupa’yı uzun yıllar boyunca enerjiyi çok pahalıya almaya mahkum eden sabotajın ardından, ABD yandaşlığı ve Rusya karşıtlığıyla tanınan Polonya’nın eski savunma ve dışişleri bakanı Radislaw Sikorski, Kuzey Akım patlamalarının fotoğrafı eşliğinde ‘ABD’ye teşekkür eden’ tweet attı. Daha sonra tweet’ini silip Rusya’yı suçladı. Görevdeki Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau da sabotajın gerisinde Rusya’nın bulunduğuna inanmanın ‘makul’ olduğunu savundu. Ama böyle iddialarda bulunma cüretini gösteren başka Batılı politikacı çıkmadı. Hattın geçtiği NATO üyesi Avrupa ülkeleri soruşturma açtı, ama elde ettiği bulguları, vardığı sonuçları açıklayamadı.
Avrupa için hayati önemdeki enerji tedarik hattının havaya uçurulması öylece ortada duruyor, ama kimse çıkıp failleri aramıyor. Hal böyleyken, Rusya’nın 24 Şubat’ta ‘Ukrayna özel operasyonunu’ başlatması öncesi, 7 Şubat’taki ABD Başkanı Joe Biden-Almanya Başbakanı Olaf Scholz ortak basın toplantısı yeniden gündeme düştü. “Rusya (Ukrayna’yı) işgal ederse, yani askerler ve tanklar Ukrayna sınırını geçerse, Kuzey Akım 2 artık ortada kalmaz, sonunu getiririz” diyen Biden’ın, “Bunu tam olarak nasıl yapacaksınız çünkü boru hattı projesi Almanya’nın kontrolünde” sorusunu kıs kıs gülerek “Size söz veriyorum, bunu becereceğiz” diye yanıtladığı video, adeta kamuoyuna açıklanmayan soruşturma sonucu haline geldi.
İşte 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın ABD mandasından başka bir şey olmadığı gerçeğinin üzerindeki perdenin kalktığı bir an. Dipnot olarak, daha önce Ukrayna krizinin savaşa dönüşmesini Minsk anlaşmalarıyla önlemiş olan, anlaşmaların hayata geçmesini sağlayamasa da başbakanlıktan gitmesiyle savaşın başlamasını önleyecek ya da barış için ağırlığını koyacak Avrupa’da başka politikacı olmadığının ortaya çıkmasını sağlayan Angela Merkel’e kulak verelim. Mayıs 2019’da CNN’den Christiane Amanpour’a verdiği röportajda, Merkel, elinden çok çektiği dönemin ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkisi sorulduğunda, sürekli tartışsalar da ortak zemin bulduklarını söyleyip “Her Alman şansölyesi, ABD Başkanı ile ilişkileri pekiştirmekle, ilerletmekle yükümlüdür” demişti. Yani “Almanya Başbakanı’nın birinci görevi ABD’yi memnun etmektir” mesajını vermişti.
Bu virajda Kuzey Akım’a bağlanan iki gelişme daha yaşandı. 2014’te Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasının sembolü olan Kırım’daki Kerç Köprüsü’ne 8 Ekim’de patlayıcı dolu TIR’la sabotaj düzenlendi. Bugüne dek Ukrayna’nın askeri altyapısını imhaya odaklanan Rusya, misilleme olarak tam da kış başını gösterirken ilk kez Ukrayna’nın enerji altyapısını vurmaya başladı.
Moskova, Kırım Köprüsü sabotajdan Ukrayna Savunma Bakanlığı’na bağlı Ana İstihbarat Müdürlüğü’nün sorumlu olduğunu söyleyip bunun akıl hocasının Britanya olduğuna işaret etti. Kiev’in resmi yalanlamasına rağmen, eski ABD büyükelçisi gibi davranan iki Rus komedyen tarafından işletilen Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, sabotajın arkasında Kiev’in olduğunu kabul etti.
Putin’in 27 Ekim’deki Valday konuşmasında Batı’ya bir kez daha meramını anlatmaya çalışması ve görüşmelere kapı açmasına rağmen, 29 Ekim’de Karadeniz’deki tahıl koridorunu koruyan Rusya’nın Karadeniz Filosu gemileri ile Kırım’daki Sivastopol üs noktasının iç ve dış liman bölgesinde bulunan sivil gemilere insansız hava araçları ve deniz araçlarıyla saldırılar düzenlendi.
Rusya Savunma Bakanlığı, saldırıların ‘Ukrayna’nın Nikolayev Bölgesi’nin Oçakov kentindeki Britanya uzmanlarının işi olduğu’ suçlamasında bulundu. Takip eden “Britanya Donanması’nın temsilcileri, 26 Eylül’de Baltık Denizi’nde Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarına yönelik terör saldırısının planlanması, desteklenmesi ve gerçekleştirilmesinde de yer aldı” açıklamasını, bütün Britanya haber kanallarında son dakika olarak duyurdu. Bu da başlıbaşına bir konu olan tahıl anlaşmasından Rusya’nın gidip geri gelişine yol açtı.
Ukrayna savaşının baş körükleyicilerinden olup Britanya Dışişleri Bakanı iken parti lideri seçilmek suretiyle Başbakan olan, ama 20 Ekim’de istifa ederek ülke tarihine en kısa sürelisi olarak geçen Liz Truss’ın telefonunun Ruslar tarafından hacklendiği iddiasına dair soruşturmanın altından ise yapbozun eksik parçası çıktı.
30 Ekim’de internet girişimcisi ve siyasi aktivist Kim Dotcom, “Ruslar, Britanya’nın ABD ile ortaklaşa Kuzey Akım boru hatlarını havaya uçurduğunu nereden biliyor” diye sorup yanıtladı: “Çünkü Liz Truss, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a boru hattının patlamasından bir dakika sonra ve kimsenin haberi olmadan önce ‘işlem tamam’ mesajını göndermek için iPhone’unu kullandı.” Truss’ın asıl istifa sebebinin bütçe fiyaskosu değil de bunun açıklanması ihtimali olduğu iddialar arasında.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın tepkisi, “Beni ilgilendiren, bu bilgiyi kimin ve nasıl elde ettiği değil, Londra’nın şu soruya vereceği yanıt: Britanya Başbakanı Liz Truss, Kuzey Akım patlatıldıktan hemen sonra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a ‘İşlem tamam’ mesajı attı mı, atmadı mı” oldu. Ardından Rusya Dış İstihbarat Servisi, SVR, Direktörü Sergey Narışkin, Truss’ın Blinken’a Kuzey Akım sabotajı için “İşlem tamam” mesajı attığına dair elinde ‘dolaylı kanıt olduğunu’ söyledi.
Bu da sadece kısa vadeli değil, uzun vadeli olarak da Avrupa’nın lokomotifi Almanya’nın enerji kıtlığı çekmesi, bunun sonucunda sanayileşsizleşmesi, dolayısıyla işsizler ordusuna dönüşme riskine girmesi ki, yaklaşık 90 yıl önce bu süreç Nazilerin yükselişi ve 2. Dünya Savaşı’nı beraberinde getirmişti.
İşte Batı cephesinin hali pür melali…