Mezopotamya Ajansı’nın (MA) Diyarbakır ofisinde gazeteci arkadaşların çalışma ortamına konuk oldum. ‘Yaşını başını almış’ tek gazeteci, benimle aynı yıllarda meslek hayatına başlayan Sedat Yılmaz’dı. O da henüz 40’lı yaşlarında. Zira Kürt basınında gazeteciliğe yaş alarak devam etmek pek mümkün olmuyor çünkü ya tutuklanıyorsunuz ya da aldığınız cezalar nedeniyle sürgüne gitmek zorunda kalıyorsunuz. Sedat’la da tutuklanan gazeteci arkadaşlarımızı ve birlikte çalıştığımız yılları yad ettik. O yıllarda da arkadaşlarımız tutuklanıyor, çalıştığımız Özgür Gündem gazetesinin yayını sürekli durduruluyor, yaptığımız sayfalar son dakika toplatma kararları nedeniyle matbaadan geri dönüyordu.
Sedat halen MA Diyarbakır ofisinin haber şefi olarak gazeteciliğe devam ediyor. Yıllardır birlikte gazetecilik yaptığı arkadaşları cezaevinde olduğu için yükü her zamankinden ağır. Hem onların mirasını sürdürmek için çalışıyor hem de mesleğe yeni başlayan genç gazetecilerle deneyimlerini paylaşıyor.
MA’da çok sıcak bir ortamda gazetecilik üzerine sohbet ediyoruz. Hemen çay ikram ediliyor. Ardından da kimileri haberini yazmaya devam ederken kimileri de marketten alışveriş yapıp yemek yapmaya koyuluyor. Haber yapabilmek için her türlü koşulu kendileri sağlıyor demek abartılı olmaz. Peki hiç zorlanmıyorlar mı? Bu koşullarda gazetecilik yapmak onlara ne hissettiriyor? MA’nın genç gazetecileri Özgür Basın geleneğinde gazetecilik yapmayı Gazete Karınca’ya anlattı.
Genç gazeteciler anlatıyor
Ruken Polat 22 yaşında. Bir yıldır MA’da çalışıyor. Hakkari Yüksekova’da Kürt sorununun içine doğmuş bir genç ve özellikle sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı dönemdeki tanıklıkları onu gazeteci olmak için motive etmiş. İktidar medyasının gerçekleri manipüle ettiğini söyleyen Ruken Polat, “Onların televizyonları, haber kanalları, ajansları her şeyi toz pembe gösteriyor. Sanki kriz, kaos yokmuş gibi. Gerçekler ise bambaşka” diyor. Gazeteciler tutuklanmadan önce baktığı belli bir alan varmış ama şimdi doğan boşluktan dolayı her habere koşturduklarını anlatıyor. Çalışma arkadaşlarının tutuklanması onu korkutmamış aksine hırslandırmış. Polat, “Duygusal olarak zorlansak da gerçekleri yazma azmimiz daha da güçlendi. Şimdi daha çok çalışıyoruz. ‘Kürt basını burada’ mesajını vermek için daha fazla çalışmaya da devam edeceğiz” diyor.
‘Polis sahada bize iğrenerek bakıyor’
Her an baskı altında ve tutuklanma riski ile karşı karşıya gazetecilik yapmanın kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumda, bütün bunları bilerek Kürt basınında çalışmaya başladığını söylüyor. Ruken Polat, sahada birebir polis şiddetiyle karşılaşmış. Takip ettiği bir eylemde polisin kendisini ve diğer gazetecileri darp ettiğini söylüyor. Polat, “Birçok engellemeyle karşı karşıya kalıyoruz. Polisin mobbingine, göz tacizine maruz kalıyoruz. Mikrofonunuzu gördüklerinde yüzlerindeki o iğrenme hissini görebiliyoruz. Aslında onların bizden korktuğunu düşünüyorum. Hakikatleri yazmamızdan korktukları için bize böyle davranıyorlar” diyor.
Ruken Polat, yaratılan korku iklimi nedeniyle de habercilik yaparken zorlandıklarını ifade ediyor. Sokakta mikrofon uzattıkları yurttaşların söyleyecek çok şeyleri olmasına rağmen konuşmak istemediklerini anlatıyor. Bu kadar baskı, engelleme ve zorluğa rağmen hala Kürt basınında gazetecilik yapma ısrarını ise “Hakikat mücadelesi” diye özetliyor. Ruken Polat, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün de kendileri için gazetecilikte ısrar anlamına geldiğini söylüyor.
‘Ağır ama bir o kadar da değerli bir mirası devraldık’
Mahmut Altıntaş MA Kürtçe servisinde çalışıyor. O da 25 yaşında ve 1 buçuk yıldır gazetecilik yapıyor. Gazetecilik mezunu olan Altıntaş daha öğrencilik yıllarında Kürt basınında çalışmaya karar vermiş.
“Yaşadığımız hakikatleri aktarmak için Kürt basınında gazetecilik yapmak istedim” diyen Altıntaş da tıpkı birlikte çalıştığı Ruken Polat gibi meslektaşlarının tutuklanmasının kendisindeki gazetecilik ısrarını pekiştirdiğini söylüyor.
Mahmut Altıntaş, Kürt basını üzerindeki baskıların AKP iktidarı ile birlikte başlamadığını ama bu baskıların bugün de devam ettiğini belirtiyor ve “Katledilen, tutuklanan meslektaşlarımız nedeniyle sorumluluğumuz ağır ama bu miras bir o kadar da kıymetli ve biz de bunu sürdürmek için var gücümüzle gazetecilikte ısrar ediyoruz” diyor.
‘Polis haber takibinde doğrudan bizi hedef alıyor’
Mahmut Altıntaş Diyarbakır’da gazetecilik yaparken her fırsatta engellendiklerini söylüyor. Son olarak bir haber takibi sırasında polis elinde kamerası olan Altıntaş’ın yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkmış.
Altıntaş, “Takip ettiğimiz eylemlere müdahale olduğunda gazı ilk önce basına sıkıyorlar, basın kartımızı gösterdiğimizde hakaret ediyorlar, yapılan açıklamayı görüntülemeyelim diye kalkanlarını kaldırıyorlar. Yani haber yapmamızı engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar” diyor.
Bütün bu baskılara rağmen Kürt basınında yer almaktan mutlu olduğunu belirten Mahmut Altıntaş, Özgür Basın geleneğinin her koşulda yoluna devam etmesinin bugüne kadar olduğu gibi şimdi de iktidarı rahatsız ettiğini söylüyor ve “Biz hakikatleri halka ulaştırmaya devam edeceğiz. Başımız dik. Ama bize baş eğdirmeye çalışan iktidarın istediği ‘gazeteciliği’ yapanlar ileride nasıl bir utançla yaşayacak onu merak ediyorum” diyor.
Tutuklu gazetecilerden mesaj var
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü cezaevinde karşılayan gazeteciler de tıpkı dışarıda onların kalemini devralan genç meslektaşları gibi “gazetecilikte ısrar” vurgusu yapıyor. Onların zor koşullarda bize ulaştırdıkları mesajları olduğu gibi paylaşmak istiyorum.
Diren Yurtsever:
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü Özgür Kürt Basın çalışanları olarak cezaevinde karşılıyoruz. Bizler tam da gazetecilik yaptığımız için siyasi talimatlarla hukuksuz bir şekilde tutuklandık. Gazetecilik entelektüel bir çalışma olduğu ve aynı zamanda düşünsel bir üretim de olduğu için dört duvar arasında olsak da tüm faaliyetlerimize burada devam ediyoruz. Yani üretmeye devam ediyoruz. Biat etmeyen gazeteciler olarak 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında gazetecilerin tutuklanmadığı, gazeteciliğin suç sayılmadığı ve gazetecilik yapma koşullarının ortadan kaldırılmadığı bir gelecek için düşünmeye, üretmeye, direnmeye ve mücadeleye devam edeceğiz. İnanıyorum ki bizim mücadelemiz ve direnişimizin yanında gücümüze güç katan dayanışmanın örülmesi ile basın özgürlüğü sağlanacaktır.
Aziz Oruç:
Ben 2 sene önce de maalesef haksız, hukuksuz bir şekilde cezaevindeydim ve o zaman olduğu gibi bugün de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü yine cezaevinde karşılıyorum. Ama ne olursa olsun biz gazeteciler umudumuzu, yarınlara olan özlemimizi, özgürlüğe olan umudumuzu sonuna kadar koruyoruz. Gerçeklerde ısrarımızı ve hakikatleri halka ulaştırma konusundaki dirayetimizi ilk günkü gibi koruyoruz. Bundan sonra da yazarak, çizerek gerçekleri duyurmaya devam edeceğiz. 7 ayı aşkındır tutukluyuz, hala ortada bir iddianame yok. Neden tutuklu olduğumuzu bile bilmiyoruz. Ailelerimizden, çocuklarımızdan uzak esaret altında tutuluyoruz. Bu hukuksuzluğun son bulmasını umuyoruz. Gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde cezaevlerinde değil dışarda işlerinin başında olmasını diliyoruz. Bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Gazeteci arkadaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum ve bu dayanışmayı dışarıdan içeriye kadar büyütmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kalemimizi yerde bırakmaya tüm gazeteci arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Hakan Yalçın:
Özgür Basın, hakikati araştıran ve toplumla bu haberleri objektif olarak paylaşan, mücadele eden bir yapıdır. Bundandır ki Özgür Basın’ı bu kadar çok baskılamaya çalışıyorlar. Faşizmin bu kadar yaygınlaştığı bu dönemde alanlarda en ağır baskı koşullarında mücadele veren bütün Özgür Basın emekçilerine selamlarımızı gönderiyoruz. Bugün medya organlarının yüzde 90’ı iktidar eliyle yönetiliyor. En yeni teknik imkanları sonuna kadar kullanarak kendi iktidarlarını devam ettirmeye çalışanlar Özgür Basın’dan korkuyorlar ve yenildiklerinin farkındalar. Her zaman gerçeklerin peşinden koşacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Özgür Basın’ı sahiplenen kurumlara teşekkürü borç biliyoruz. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.