Son günlerde konser ve festivaller çeşitli gerekçeler gösterilerek Valiliklerce iptal ediliyor. Türkiye’de son 4 ay içerisinde iptal edilen konserler ve festivallere baktığımızda, ülkede insanların heyecanla beklediği, her yıl yapılan önemli festivallerden olan;
Munzur Kültür ve Doğa Festivali (21-24 Temmuz); Munzur Kültür ve Doğa Festivali Tertip Komitesi, Tunceli Valiliği’nin aldığı yasak kararları nedeniyle festivali iptal etti.
Milyon Fest Fethiye; Milyon Fest Fethiye, Muğla Valiliği tarafından iptal edildi.
Zeytinli Rock Festivali (17-21 Ağustos)
Anadolu Fest (12-15 Mayıs)
Eskişehir Valiliği’nin 15 gün süreyle açık alanlardaki etkinlikleri Zonguldak Kozlu Müzik Festivali (28-31 Temmuz)
Kazdağı Ekoloji Festivali (22-26 Temmuz)
Gökçeada Meryem Ana Panayırı (14-16 Ağustos)
Valilik ve Kaymakamlarca Ya ‘terör örgütlerinin eylem hazırlığı içinde bulunması’ ya da “Vatandaşlarımız tarafından yapılan yoğun şikâyet ve yakınmalar göz önüne alınarak, kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru” gibi gerekçeler gösterilerek yasaklanmıştır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da konu ile ilgili olarak “festival adı altında bir dizi sahtekârın gayrikanuni olarak yapmak istediği hiçbir organizasyona devlet izin vermez” açıklaması ile noktayı koymuştur.
Peki, gerçekten neden?
Gayri kanuni sahtekârların bir organizasyonu muydu?
Kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru muydu?
Terör örgütlerinin eylem hazırlığı içinde bulunması mıydı?
Ben güvenlik uzmanı olmadığım için bu iddiaların doğru olup olmadığını bilemem. Ancak her yıl yapılan bu festival ve konserlere anlaşılan bu yıl “gayri kanuni sahtekârlar ve terör örgütleri sızmış.”
Sonra bir bakıyoruz ki;
“Müdafaa-i İslam Hareketi” adlı bir oluşumun sözcüsü Erdem Özveren Twitter hesabından iptal kararlarının kendi girişimleri sayesinde olduğunu, Milyon Fest’i iptal ettirdikleri 14’üncü festival olduğunu, son dört ayda iptal edilen konser ve festivallerin, “Eskişehir Anadolu Fest, Niyazi Koyuncu Pendik konseri, Zonguldak Kozlu Müzik Festivali, Munzur Kültür ve Doğa Festivali, Kazdağı Ekoloji Festivali, Zeytinli Rock Festivali, Gökçeada Meryem Ana Panayırı, ODTÜ Bahar Şenliği, Muş Metin-Kemal Kahraman konseri, Aynur Doğan Bursa ve Kocaeli konserleri, Başkent Kültür Yolu Festivali Mirae konseri, Başkent Kültür Yolu Festivali Ara Malikian konseri, Apolas Lermi Denizli ve Bostancı konserleri, Milyon Fest Fethiye” olduğunu belirtmektedir. Bu kadar açık.
Yasakların gerçek nedeni; İktidar partisinin seçim sattı mahallinde kendi seçmen tabanına ‘milli ve manevi değerlerimize ters’ olan her şeyi yasakladığını, milli ve manevi değerlerimize karşı olan her şeyi yok edeceği mesajını vermektir. İktidar, kendi belirlediği kültürel ve manevi değerler dışında kalan hiçbir kültürel ve manevi olguya yaşam hakkı tanımadığını net bir şekilde ifade etmektedir. Bu yasaklarının gerekçesini de, kendine bağlı olan TV’lerden kırsal alanda yaşayan insanlarımıza gerekli mesajları vermektedir. Mevcut iktidar dini ilkelere dayalı bir kültür atmosferi yaratmak istediğini aleni bir şekilde bu yasaklamalarla göstermektedir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun 2018’de yaptığı bir açıklamada “Siyasi egemenliğiniz bitti, kültürel egemenliğiniz de bitecek…” diyerek, festival ve konserleri yasaklayacaklarının mesajını 2018 de vermiştir.
Yasaklama kararını veren valiler ve kaymakamlar devletin mi?
Muhalefet partilerinin özellikle Kılıçdaroğlu’nun ”Şakşakçılık yapmayın, devletin valisi olun. Devletin” açıklamaları doğru bir açıklama değildir. Devletin valisi diye bir kavram yasal mevzuatımızda yoktur.
Çünkü 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9 maddesinde ‘Vali, ilde devletin ve hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır’ maddesi Valilerin görev ve yetkilerini belirleyen 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunun 9. Maddesi 02/07/2018 tarihinde 703 sayılı KHK’nın 138. Maddesi ile değiştirilerek, “Vali, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır.” İbaresiyle devletin temsilcisi olma ibaresi çıkarılmıştır. Vali, kanun, tüzük, yönetmelik ve Hükümet kararlarının neşir ve ilanını ve uygulanmasını sağlamak ve Bakanlıkların talimat ve emirlerini yürütmekle görevlidir.
Aynı şekilde vali ve kaymakamların atama koşulları da değiştirildi. 5 yıl sigortalı çalışan herkes vali olabilir. 5 yıl kamu görevi yapan her fakülte mezunu Kaymakam olabilir.
Kısacası valilerin 2018 tarihinden sonra devletin valisi olma gibi bir görevi kalmamıştır. Artı valiler Cumhurbaşkanın atadığı ve sadece ona karşı sorumlu olan kamu görevlisidir. Devleti temsil gibi bir statüleri yoktur. Vali olarak görev yapanlar, Cumhurbaşkanının görev süresi sonunda onunla birlikte ayrılmak durumundadır.
Bu durumda valilerin ve kaymakamların festivalleri konserleri neden yasakladıkları daha net olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü onlar devletin valisi değil, Cumhurbaşkanın ve dolayısıyla AKP’nin siyasi temsilcileridir. Muhalefet liderleri bu konuyu incelediklerinde, valileri neden öyle davrandılar diye sorgulamaya gerek duymazlardı.
Yasal düzenleme yeterince açık değil mi?