Gıda-İş, MESEM projeleri kapsamında hastane yemekhanelerinden çıkarılan işçiler yerine çocuk işçi çalıştırıldığını belirterek, Eyüp Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “İşten atılan işçilerin boşluğu, öğrencilerle dolduruluyor” denildi. İşten atılan Eyüp Devlet Hastanesi yemekhane işçileri ise “Bize yapılan haksızlık diğer emekçi arkadaşlarımıza yapılmasın” diye konuştu.
İstanbul Eyüp’te bulunan Eyüp Devlet Hastanesi’nde yemekhane işletmesinin firma değiştirmesinin ardından 6 yemekhane personeli hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldı.
Disk Gıda-İş Sendikası, “Sağlık bir bütündür ve ekip işidir, sağlıkçılar arasında ayrım yapılamaz. Hastane yemekhanelerinde çalışan işçiler kadrolu ve güvenceli çalışmak istiyor. Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) uygulamaları adı altında hastane yemekhanelerinde çocuk işçi çalıştırılmasını kabul etmiyoruz” diyerek Eyüp Sultan Devlet Hastanesi önünde bir basın açıklaması düzenledi.
Açıklamaya Gıda-İş Sendikası Genel Sekreteri Olcay Ozak, Disk İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, SES Aksaray Şube Yöneticisi Fadime Dursun ile birlikte işten atılan işçiler ve birçok sendikalı işçi katıldı.
Yemekhane işletmesini alan yeni firmanın Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) –MESEM projesiyle anlaşmalı olduğu için işçileri işten çıkardığı aktarıldı.
Gıda-İş tarafından gerçekleştirilen açıklamada, son birkaç aydır İstanbul Avrupa yakasındaki Devlet hastanelerinde çalışan yemekhane işçilerinin MEB – MESEM projesiyle Bakırköy, Baltalimanı gibi onlarca devlet hastanesinde “proje değişikliği” gerekçesiyle yüzlerce işçinin tazminatları dahi ödenmeden iş akitlerinin fes edildiği bilgisi paylaşıldı.
Ucuz iş gücü olarak görülen öğrenciler
“Okul-Devlet projesi olarak lanse edilen MESEM projesinde devlet güvencesi etiketi kullanılarak işçileri işten atan, haklarını gasp eden bir pratiğe dönüşmüştür” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şu bilgilere yer verildi:
Okul-MESEM projesiyle 14-17 yaşındaki Gastronomi bölümü öğrencileri saat 22:00’ye kadar aşçılık ve garsonluk adı altında kölece bir çalışmaya ve sömürüye tabi tutulmak istenmektedir. Daha önce bu hastanelerde çalışan aşçı, garson vb. elemanlar Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerde yaptığı hizmet alım ihaleleri şartname kurallarına göre asgari ücretin %15 ve %30’un üzerinde bir ücretle çalışırken şimdi asgari ücretle elemanlar aranmakta ve daha kötüsü de asgari ücretin %30 kadarına yani 2500 TL’ye öğrenci çalıştırılmak istenmektedir.
‘MESEM projesiyle birlikte mobbing arttı’
MESEM projesiyle kadrosuz hastanelerdeki yemekhane işçilerinin çalışma şartlarının zorlaştırıldığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Hastanelerdeki bu uygulamayla işçilerin çalışma koşulları ağırlaştırılıyor, mobbing artıyor ve işçiler işten atılarak, yoksulluğa terk ediliyor. Emek sömürüsü arttırılarak, çocuk işçilik yaygınlaştırılıp, meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Biz GIDA İŞ sendikası olarak; MESEM uygulamasının kaldırılmasını, yemekhane işçilerinin kadrolu ve güvenceli çalışmalarını, sendikal örgütlenmenin güvence altına alınmasını, işten çıkarılan 4 işçi arkadaşımızın işlerine geri alınmalarını istiyoruz.
İşten çıkarılma süreçlerini Gazete Karınca’ya değerlendiren yemekhane işçileri Betül Yılmaz ve Dilan Karagöl, “Şu anki çabamız, diğer arkadaşlarımız da bizim gibi haksız yere işten çıkarılmasın diye” dedi.
‘Bize kıdem tazminatı ödememek için dava açtırmaya kalktılar’

2021’de işe başladığını ifade eden Yılmaz, çalışma ortamından çok memnun olduklarını ve yeni firma gelene kadar hiçbir sorun yaşamadıklarını belirterek şunları aktardı:
1 Ocak’ta firma değişiminden sonra sıkıntılar yaşamaya başladık. Önce bizden sigorta girişi yapabilmeleri için eski firmaya kıdem tazminatı davası açmamızı ve bu davayı da kendi önerdikleri avukatlarla açmamızı istediler. Kendi avukatlarına vekalet vermemizi istediler. Ama biz vekaleti kendi avukatlarımıza vermek istedik. Ve avukatımız bize ‘Eğer bu davayı açarsanız tüm haklarınızdan feragat etmiş olursunuz’ dedi. Yani o davayı açsaydık kıdem tazminatı hakkımızdan olmuş olacaktık. Bize kıdem tazminatı ödememek için dava açtırmaya kalktılar. Şirket değiştiğinde haklarda diğer şirkete geçiyormuş, tazminat hakkımızda yeni şirkete geçmiş. Bunu da avukatlarımızdan öğrendik.
Bizde, 6 aylık kıdem tazminatımızı yatırıp bizi işe almalarını talep ettik. Kabul etmediler bunu. Tabi yine dava açmamızı talep ettiler. Kabul etmedik. Maaşlar ve altı aylık tazminatlarımız yattıktan sonra ayın 23’üne kadar bizi sigortasız çalıştırıp oyaladılar ve apar topar dekontlar üzerinden bizim girişlerimizi yaptılar. Ayın 25’inde de biz üretim yaparken hiçbir gerekçe sunmadan bizi işten çıkardılar.
İşten çıkarılmalarının gerekçelerini öğrenmek istediklerini söyleyen Yılmaz, haklı bir gerekçe sunamadıklarını ifade ederek “Biz dolaba etlerimizi koyuyoruz ama bizim gözümüz arkada kalıyor. Gözümüzün arkada kalmaması gerekiyor” dediklerini dile getirdi.
‘Asıl sorun yemekhanede kullanılan ürünler’
Yılmaz, asıl nedenin, yemekhanede kullanılan ürünlere onay vermemelerinden, yönetimle iletişim kurmalarından kaynaklandığını belirterek, “Kötü gıdalar ve tarihi geçmiş ürünler kullanıyorlardı. Bunu eleştirdiğimiz için azarlanıyorduk. ‘Evine ekmek götürmek istiyorsan kendi parana bakacaksın’ demeye başladılar ilk günden, hastaneden kimse ile iletişim kurmamıza izin vermiyorlardı” diye konuştu.
Yılmaz, yeni firmanın kendilerini sürekli azarladığını belirterek, şunları aktardı:
Firma yetkilisine arkadaşlarımız işten çıktığında, ‘Ne oluyor, sıra bize mi gelecek?’ diye sorduğum için yetkili, ‘Benden özür dileyeceksin yoksa senin çıkışını vereceğim’ dedi. Avukatın anlattıklarını anlattığımda, ‘Ben bu kızla çalışmam, gerekirse hastanede yemek çıkarmam’ gibi söylemlerde bulundu. Sürekli azarlanıyorduk. İlk günden beri mobbing yaptılar bize.
İşten çıkarıldıktan sonra hastane yönetimi ile de görüştüklerini ifade eden Yılmaz, “Firma bizi tekrar işe almayacağını, kendi personelleriyle ve MESEM projesindeki öğrencilerle çalışacaklarını, kalan çalışanlar için de herhangi bir garanti vermediklerini hastane yönetimine söylemişler” dedi.
‘Mobbing süreciyle birlikte işten çıkarıldık’

Karagöl ise, her günkü gibi işe geldiklerini ve hiçbir gerekçe sunulmadan işten çıkarıldığını ifade etti.
Karagöl, sürekli mobbinge uğradıklarını aktararak, “Bizi sürekli depolardan uzak tutmaya çalışıyorlardı” dedi.
Karagöl, şu ifadeleri kullandı:
Eskiden depo sorumlusu bendim. Ama yeni firma ilk günden görev yerimi değişti. Gıdaların bulunduğu alana giremez oldum. Hastanede çalışan herhangi biri ile konuşmama izin verilmiyordu, her konuşmamda uyarı alıyor ve ‘Konuşursan kendi ayağına sıkarsın’ söylemlerine maruz kalıyordum. Neden korkuyorlardı ki? Mutfaktaki işleyiş düzen, kullanılan ürünlere dair bilgiler vermemizden korkuyorlardı galiba. Basın açıklaması duyurusu için yemekhaneye girmemize izin verilmedi ve bana ‘Yemeklere zehir katmayacağınızı nerden bilelim!’ denildi. Böyle bir mobbing süreci sonunda işten çıkarıldık.
“Sigortamızı Ocak 23’de yaptıklarını ifade etmişlerdi ama sigorta girişimizi ayın 1’inde olarak gösterdiler ve 25’inde iş çıkışımızı verip sigortamızı 26’sında sonlandırdılar” diye konuşan Yılmaz ve Karagöl, “Dava açacağız, süreci takip edeceğiz. Bize yapılan diğer emekçi arkadaşlarımıza yapılmasın” dedi.