15-16 Haziran 1970’te gerçekleşen Büyük İşçi Direnişi’nde işçilerin “Artık yeter” diyerek direniş başlattığını ifade eden DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, “Bugün işçi sınıfı için bir kez daha ‘artık yeter’ deme zamanıdır” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 15-16 Haziran 1970’te gerçekleşen Büyük İşçi Direnişi’nin 52’nci yıldönümü dolayısıyla birçok kentte açıklama yaptı.
Ankara Ulus Meydanı’nda yapılan açıklamaya, çok sayıda sendika ve dernek temsilcisi katıldı. Açıklamada, “Emek ve demokrasi mücadelesinde 52 yıllık köşe taşı: 15-16 Haziran büyük işçi direnişi” pankartı açılırken, sık sık “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.
Açıklamada konuşan DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, 52 yıl önce Türkiye işçi sınıfı tarihinin yeniden yazıldığını söyledi.
‘DİSK yok edilmek isteniyordu’
15-16 Haziran direnişinin, işçi sınıfının sendikal haklarını ve DİSK’i savunduğunu aktaran Görgün, “O dönemin hükümeti, patronların isteği doğrultusunda DİSK’i yok etmek istiyordu. Böylece işçileri daha ucuza çalıştırmak istiyor, işçi sınıfına kölelik dayatıyorlardı. Ancak hiçbir baskı ile DİSK’i yok edemediler. İşçi sınıfını DİSK’ten koparamadılar. İşte bu nedenle dönemin hükümeti Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’i ortadan kaldırmaya kalkıştı. Tüm tepkilere ve uyarılara rağmen Yasa Meclis’e getirilince DİSK direniş kararı aldı. İki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te on binlerce işçinin iş bırakarak katıldığı genel direniş ve yürüyüşler yapıldı” şeklinde konuştu.
Görgün, direnişte DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in de aralarında olduğu yüzlerce kişinin tutuklandığını, binlerce işçinin işten atıldığını ancak sonunda işçilerin kazandığını vurguladı.
‘Artık yeter deme zamanı’
15-16 Haziran 1970’te işçi sınıfının “Artık yeter!” dediğini ifade eden Görgün, “Bugün işçi sınıfı için bir kez daha ‘artık yeter’ deme zamanıdır. Taleplerimizi omuz omuza yükseltme günüdür. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle bu ülkenin işçileri başta olmak üzere geniş halk kesimleri ağır bedeller ödüyor. Çarşıdaki, pazardaki zamlar ücretlerimizi eritiyor. Ekmeğimiz küçülüyor, faturalarımız kabarıyor. Ancak bu böyle gitmez. Haklarımızı, yaşamlarımızı ve memleketimizi nasıl savunacağımızı tarihimizden biliyoruz. Bundan 52 yıl önce, 15-16 Haziran 1970’te ayağa kalkan işçi sınıfından dersler almamız gerekiyor” diye konuştu.
Sendika ve grev hakkı
Görgün ardından işçilerin taleplerini şu şekilde sıraladı:
- Hayat pahalılığı karşısında işçi sınıfının yaşadığı gelir kaybını telafi etmenin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanım önündeki tüm yasal ve fiili engeller derhal kaldırılmalıdır.
- Başta asgari ücret olmak üzere tüm ücretler ve emekli maaşları artırılmalıdır.
- Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, temel tüketim mal ve hizmetleri vergi ve kesintiden muaf tutulmalıdır. Tüm fiyatları doğrudan etkileyen akaryakıt üzerindeki vergi yükü düşürülmelidir.
- Enflasyon karşısında eriyen ücretler üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Kâr ve faiz gelirlerinin vergilendirildiği, çok kazananın çok vergi verdiği adil bir vergi politikası benimsenmelidir.
- Yoksulluğu yenmek için güvenceli istihdam şarttır. Bugün başta belediyeler olmak üzere birçok iş kolunda çeşitli isimler altında devam eden tüm güvencesiz istihdam biçimlerine son verilmelidir. Kadrolu, güvenceli bir iş herkesin hakkıdır, belediye şirket işçilerine kadro verilmelidir.
‘Emeğin hakları olmadan demokrasi olmaz’
DİSK Çukurova Bölge Temsilciliği, Heykelli Parkı’nda açıklama yaptı. Açıklamada basın metnini okuyan DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Hüseyin Yaşar Gündoğdu, “Büyük işçi direnişin 52’nci yılında bir kez daha tüm işyerlerinden, meydanlardan haykırıyoruz: 15-16 Haziran Direnişi işçi sınıfının verdiği bir demokrasi dersidir. Emeğin hakları olmadan demokrasi, demokrasi olmadan emeğin hakları olmaz” dedi.
DİSK’e bağlı Genel İş Mersin Şubesi de Özgür Çocuk Parkı’nda açıklama yaptı.