Bir kader gibi yaşatılan

Bir kader gibi yaşatılan

Erdal Doğan

Unutturmaz bazı günler, zamanlar kendilerini, her daim yüreğimize batırılıp çıkarılmamış bir hançerin acısını yaşatır.. Yaşatmaya devam etmesi acının süregitmesindendir.. Yaşatır, çünkü; faillerin, bırakın kabullenip yüzleşmeyi ısrarla inkarı çıkmaza girdiğinde; “yeri geldi mi bir daha aynısını yaparız” tehdit sarkacını hoyratlıkla tekrar yeniden savurarak o andan bu ana o vahşeti tüm dehşetiyle sürekli kıldığı için..

Ve aylardan Eylül, bu güzel ayın ilk günü insan ve doğa için tek zafer olan barışın anlamlı kılınması için Dünya Barış Günü’ne adanmıştır! Barış dediğimiz o en zor manalı gerçeğe! Elbette anılması da hatırlatılması da büyük suç olana! Suç büyükse hatırlanmaması, şiddetle bastırılması, unutturulması da müesses nizamcıların da asli görevi olur.. Bu güzel anlamlı günün aynı haftasında ise birden 6-7 Eylül 1955 pogromunun yıldönümü gelip çöküverir tüm somut varlığı ve hayaletiyle göğsümüz üzerine .. Al alabilirsen huzurluca ve güvenle nefes! Baktıkça ve hatırladıkça o dönemin utanç fotoğraflarına..

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast girişimiyle ilgisi olduğu öne sürülerek, 1991 yılında emekliye sevk edilmiş eski Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu, Kıbrıs Harekâtı sırasında “Kıbrıs’ta sivil direnişi örgütlemek için cami yaktıklarını” itirafının hemen ardından 6-7 Eylül pogromu için de; “ 6- 7 Eylül de bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi” diye gururlanarak sormayı da eksik bırakmamıştı.

Bilir elbet bu “milli görevler” için bugüne değin kimse yargılanmamıştır. Ve yine bilir ki kutsal milli devleti devamlılığının esası gereği ne kimseye hesap sorar ne de yüzleşir..

Daha da ötesi sorumlularını rütbenlendirdikçe rütbetlendirir.. O yüzdendir mağdurlarla insani temelde kaderi bağlanmışların acısı hep kanar durur. Kanamakla da kalmaz özenle kanatılır.. Çünkü özenle yasa imkan verilmez, yas hep askıda tutulur yeni pogromlar için..

Hamidiye Alayları’ndan, 24 Nisan 1915’e,1921 Koçgiri,1935 Zilan,1937-38 Dersim ve yakın tarih bölge bölge Alevi katliamlarına, darbelere, Altındağ’da Suriyelilere linçten Konya’da Kürt bir ailenin katliamına, zırhlı panzerlerin sokak devriyelerinde altında can veren Kürt çocukların hepsi ama hepsi “bir kaderi yaşatır gibi yaşatılır” ve bir daha yaşatılmaya cesaret için cezasızlıkla pratiklendirilir..

Çünkü ülkede onlarca yıl varsa yoksa tek biricik mağdur ya devlettir ya da hükümetlerdir. O yüzden hukuk da adalet de hiç halka uğramaz! İşte bu yüzdendir halkın adalete erişimi için bekleyen değil demokratik toplum inşası için çalışan ve talep eden olması önemlidir.