Karar çıkması beklenen Ankara Gezi Davası’nda mahkeme başkanı, bir kısım sanık avukatlarının mazeret bildirmesi nedeniyle ve dosyanın incelenmesi için duruşmayı erteledi.
Ankara’daki Gezi eylemlerine ilişkin 2016’dan bu yana 26 kişi hakkında süren davanın, “örgütü üyeliği” suçundan 25 kişinin beraat etmesi yönünde görüş bildiren ancak 2 yıl sonra savcının sanıklara ceza verilmesi yönünde mütalaasını sunmasının ardından ikinci duruşması Ankara 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savcı, mütalaasındaki değişikliğe gerekçe olarak “sanıkların bilirkişi raporlarında yer alan bilgilere göre pek çok farklı tarihlerde eylemlerin gerçekleştiği Kızılay bölgesinde bulunmalarını” göstermişti.
Duruşma öncesi gerginlik
Duruşma öncesi Ankara Emniyeti, avukatlar ve adliye işlemleri olmayanları adliyeye almayacağını beyan ederek evrak kontrolü yaparken, avukatlar duruma tepki gösterdi. Avukat Murat Yılmaz, uygulamanın kaldırılması adına mahkeme başkanına talimatta bulunmasını talep etti ve “Ankara Emniyeti sorun çıkarmak istiyorsa biz de çıkarırız. Emniyet adliyeyi terörize ediyor” dedi. Avukatlar ayrıca sanıkların hazır bulunmadığı duruşma salonunda çevik kuvvet ekiplerinin sayıca fazla olmasına da tepki gösterdi. Mazeret dilekçelerinin okunmasıyla başlayan duruşma sanık avukatlarının esasa dair savunmalarıyla devam etti.
‘Gezi’ye milyonlar katıldı’
Müvekkillerine yönelik üyelik suçlaması hakkında değerlendirmelerde bulunan avukat Deniz Can Aydın, “81 ilin 79’unda milyonlarca insanın sokağa çıktığı eylemleri birkaç örgütün organize ettiğini iddia etmek nasıl açıklanabilir bilmiyorum. Şiddet eylemi dediğiniz Gezi’ye milyonlar katıldı” diye belirtti.
Gezi yargılamalarında “illegal oluşumların açık alan yapılanması” tartışmalarının sürdüğünü ifade eden Aydın, “Bana buna dair bir yargı kararı sunun. Bir siyasi partinin yasa dışı oluşumu olduğunu düşünüyorsanız kapatın. Anayasaya bir nebze saygınız varsa örgütlenme hakkı denilen bir şey de vardır. Yasa dışı bir durum varsa burada birkaç kişiye ceza vermekle olmaz” diye ifade etti. Aydın, ayrıca terör yargılamasının bir hukuk rejimi olduğunu ve çizilmiş sınırları olduğunu aktararak, iddia makamının sunduğu ek mütalaanın neredeyse Anayasa’dan üstün olduğunu bu nedenle bu yönden sanıklara ceza verilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekti.
‘Örgüt üyeliğinin altı boşaltıldı’
Bütün sanıkların Kızılay’da anayasal haklarını kullanarak protesto gerçekleştirdiklerini kabul ettikleri bilgisini paylaşan Aydın, “Örgüt üyeliği suçu unsurları gezi sürecine uymadığı için gezi sürecinden örgüt üyeliğine dair çeşitli unsurlar üretilmeye çalışılıyor. Örgüt üyeliğinin altı boşaltılmıştı ama bu artık tamamen boşaltıldığı anlamına gelir. Diyelim ki bir takım yasa dışı örgütlerinin sürece dair açıklamalarını ortaya koydunuz. O zaman sanıkların da bu talimat doğrultusunda orda bulunduğunu şüphe gerektirmeksizin kanıtlamanız gerekiyor. İddianamede sanıkların hiyerarşik yapılara bağlı olduğu ya da bu bağlara dair eylemlere katıldığına dair ortada hiçbir delil yok. Bu bağın net bir şekilde ortaya konması gerek ki ceza verilsin” şeklinde konuştu.
‘Feshedilen örgütten suçlanıyorlar’
Örgütsel çağrı iddiasına değinen Aydın, “Elimde bir veri olsa cevap verirdim ama veri yok. Varsa talimat ya da çağrı buyurun delili ortaya koyun. Yoksa hükmü esas alınamaz. Müvekkillerim Halkevi üyesidir ancak THKP-C üyesi olmakla suçlanıyorlar. Bu örgüt 1972 yılında faaliyetlerini sonlandırdı. Bu örgütün hala varlığı nasıl iddia edilebilir? Eylemlerini 1972’de sonlandıran örgüt, 1990’lı yıllarda doğan müvekkillerime talimat mı verdi? Örgütün faaliyetlerini sonlandırdığı emniyetin notlarında geçiyor. Burada olay itibariyle tahammülsüz olduğunu farkındayız. Üzerinden 10 yıl geçse de Gezi’ye tahammül edilmesi zorunluluktur. Vereceğiniz karar bu anlamda çok önemli” ifadelerini kullandı.
Aydın son olarak Gezi eylemlerinin Türkiye’nin tarihinde unutulmayacak bir yer edindiğini söyledi.
‘130 bin biber gazı kullanılmış’
Ardından bir kısım sanıklar müdafi avukat Nihat Can Koçak, Gezi eylemlerinin yaklaşık 30 gün tüm Türkiye’de gerçekleştirildiğini belirterek, “Bu eylemlerde 130 bin biber gazı kullanılmış. Şehirlerde neden alınamaz hale gelinmiş. 12 kişi gözünü kaybetmiş. 7 kişi hayatını kaybetmiş” dedi.
‘Böyle bir örgüt yok’
Müvekkillerinin Sosyalist İşçi Hareketi’ne üye olmakla suçlandıklarını söyleyen Koçak, “Böyle bir örgüt yok. Bununla ilgili birçok karar var. Kaldıraç dergisi okuru oldukları için bu örgütle ilişkilendirildiler. Bu kapsamda bu örgütle derneği ilişkilendirilerek ceza almış kimse de yok. Olmayan bir örgütten ceza veremezsiniz” dedi.
Kızılay’da gerçekleşen eylemlerde müvekkillerinin taş atmasının terör faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden Koçak, “Kolluk kuvvetleri öldürmek amaçlı Kızılay’ı ablukaya aldılar ve müvekkillerimin kendiliklerini koruyabilecek tek seçeceği buydu” diye ekledi ve müvekkillerinin üyelik ve propaganda suçlarından beraatini talep etti.
‘Bilgiler neredeyse hepsi aynı’
Esas hakkında verilen mütalaada müvekkilleri hakkında yer alan bilgilerin neredeyse hepsinin aynı olduğuna dikkat çeken avukat Hazal Aktepe, müvekkilleri hakkında mütalaada yer alan “eylemci grupla aktif bir şekilde yer aldığı” ibaresine vurgu yaparken, “Savcı bunu nasıl açıklıyor bilmiyoruz” diye belirtti.
Avukat Murat Yılmaz ise celse arasında geçekleşen mütalaa değişikliğini hatırlattı ve şunları söyledi:
“İddia makamını eleştirirken hakkını vermek lazım. Şimşekleri üstüne çekmek istemeyebildi. Klasik bir iddia makamıyla karşı karşıya değiliz. Biz müvekkillerimizin haklarını savunurken bazen acımasız ve sert olabiliriz. Alınmanıza gerek yok.”
‘Elinizdeki dosya FETÖ’den miras’
Saat 14.00’a kadar ara verilen duruşma, ardından avukat Bülent Teoman Özkan’ın savunmasıyla devam etti.
“Elinizdeki dosya FETÖ’den miras” diyen Özkan, Türkiye’de devletin her dönem, muhaliflere karşı cephe aldığını ifade ederek, şunları belirtti:
“İktidarın talimatı gerekmeksizin ‘devlet aklı’ diye bir şey vardır. Bu dosya da bu yönüyle önümüze gelen bir dosyadır. İkinci gezi dosyasında biz hakimlik kararını beklerken karar açıklanmadan önce Samanyolu TV’deki haberde ‘şu kadar kişi tutuklanacak şu kadar kişi de serbest bırakılacak’ diye bir haber geçti. Sonrasında çıkan kararda sayılar bire bir aynıydı. İşte sizin önünüze konulan dosya bu süreçlerden geçti.”
Ardından kararı açıklamasını beklenen mahkeme heyeti, bazı sanık avukatlarının mazeret bildirmesi ve dosyanın incelenmesi için kararını bir sonraki duruşmada vereceğini belirterek duruşmayı 12 Ekim saat 10.30’a erteledi.